Türkiye’de erken seçimin ilan edilmesinden bu yana, seçimle ilgili gelişmeler Arap basınında geniş bir şekilde yer buldu. Seçim kampanyalarından anketlere, beklentilerden muhtemel senaryolara kadar 24 Haziran seçimleri son dönemde Arap basının önemli gündem maddelerinden biriydi.

Arap gazetelerinde uzun süredir çıkan yorumlara bakıldığında, genel beklentinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kazanması yönünde. Akp’nin meclis çoğunluğunu kaybetme ihtimalinin çok sık yer aldığı basında, muhalefetin Erdoğan’a karşı birleşme ve tek aday çıkarma konusundaki başarısızlığı da en fazla dikkat çekilen konulardan oldu.

Seçim haftasına girilmesiyle beraber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koalisyon arayışına gidilebileceğine dair açıklamaları ve Kürt seçmenin tercihini nasıl kullanacağına dair yorumlar oldukça dikkat çekti. Kürt seçmenle ilgili hakim görüş, “seçimde kilit rol oynayacağı” şeklinde.

‘Erdoğan, endişesini gizleyemiyor’
Londra merkezli BAE gazetesi El Arab, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koalisyonu gündeme getirmesini, “Erdoğan endişesini gizleyemiyor” şeklinde yorumladı:

“Partisinin parlamentoda çoğunluğu sağlamada başarısız olması durumunda, koalisyon arayışına gidebileceği yönünde açıklama yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde hayal kırıklığı yaratacak sonuçlar çıkabileceğine dair endişesini gizleyemiyor. Ayrıca kendi tabanını, mecliste çoğunluğun kaybedilmesini kabul etmeye hazırlıyor.

2013 baharında zor kullanarak bastırılan hükümet karşıtı gösterilerden bu yana Erdoğan, Türkiye’de büyük eleştirilerle karşı karşıya kalıyor. Muhalifleri onun otoriter rejim kurma eğilimine karşı çıkıyor.”

‘Kürtlerin oyu belirleyici olacak’
Suudi El Hayat Gazetesi yazarı Hurşit Dalay, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda Kürlerin oylarının temel belirleyici olabileceğini yazdı:

“Eğer birinci turda hiçbir adayın kazanmak için gerekli çoğunluğu elde edemeyeceği yönündeki beklentiler doğru çıkarsa, ikinci turda başkanlığı kimin kazanacağının belirlenmesinde Kürtlerin oyu temel belirleyici olabilir. Sadece bu da değil. Parlamentoda ülkeyi yönetecek çoğunluğu da belirleyebilir. Pazar günkü seçimlerde, seçim yarışına girecek partilerin oluşturduğu ittifakların haritasının belirlenmesinden sonra, Kürtlerin bu ittifakların dışında durması dikkat çekti.

Gelinen noktada Kürtlerin oyunu alma düşüncesi özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri için halen diri. Öyle görünüyor ki, adaylar da Kürtlerin oyunun önemini idrak etmiş durumda. Bu yüzden cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresinden, Erdoğan’ın seçimlerden sonra Kürt sorununu çözmek için geniş çaplı bir planı olduğu ve OHAL’in kaldırılacağı yönünde sesler yükselmeye başladı. Yıldızı parlamaya devam eden Muharrem İnce de, kazanması durumunda yardımcılarından birinin Kürt olacağı konusunda vaatte bulundu. Daha önce de hapishanede Demirtaş’ı ziyaret etti. Bunun yanı sıra, CHP’nin, barajı aşması için HDP’ye oy verilmesi için yönlendirmede bulunduğu ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda Kürtlerin İnce’ye oy vereceği konuşuluyor.”

‘Gözler, Kürt oylarına çevrilmiş durumda’
Lübnan Annahar gazetesine göre de Kürt oyları seçimlerde kilit bir rol oynayacak:

“Seçimlerin yapılacağı tarih olan 24 Haziran yaklaştıkça, gözler Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu illere çevrilmiş durumda. Ki bu illerin seçimlerdeki kazananın belirlenmesinde belirleyici rolünün olması bekleniyor.

Yayınlanan son anketlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi’nden oluşan Cumhur ittifakı’nın seçimleri kazanmak için ellerinde büyük fırsat olsa da, ittifakların oy oranları birbirine yakın olacak. Bu da oyların yüzde 18’ine tekabül eden Kürt oylarının önemli rol oynayacağı anlamına geliyor.”

‘Seçmen için Münbiç değil, ekonomi önemli’
Middle East Online yazarı Muhammed Kavvas, Münbiç konusunda uzlaşmaya varılmasının seçimler için bir koz olarak görüldüğünü, “ancak seçmenin ruh halinin Münbiç’te ne olup bittiğiyle değil, ekonomik gidişata bağlı olduğu” şeklinde bir değerlendirmede bulundu:

“Washington Erdoğan’a çok önemli bir seçim kozu verdi. Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD’li mevkidaşı Pompeo, Münbiç konusunda uzlaştı. Erdoğan bunu Türkiye’nin Suriye’deki seçenekleri açısından büyük bir zafer olarak nitelendirdi. Ayrıca bu, seçim kampanyası süresince pazarlanacak istisnai bir fırsattır.

Ancak Türkiye’deki seçim sürecini takip edenler çok iyi görecektir ki, Türk seçmenin ruh hali, yerel ekonomik göstergelerle bağlantılıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni iktidara taşıyan bu göstergeler, Erdoğancılığın düşüş sebebi de olabilir.”

‘Erdoğan kazanırsa Türkiye daha etkili olacak’

Katar El Şark gazetesi yazarı Abdullah El Amadi, Katar olarak Türkiye’deki seçimlere diğer Arap ülkelerinden daha farklı baktıklarını ifade ettiği yazısında, seçimleri Erdoğan’ın kazanması durumunda, bunun Türkiyeyi bölgede farklı bir noktaya taşıyacağının savundu:

“Bizim Katar’da Türkiye’deki seçimlere bakışımız açık söylemek gerekirse diğer bütün Arap dünyasından farklıdır. Biz Türkiye’nin almış olduğu tutum ve tavırları takdir ediyoruz. Özellikle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Katar devletinin en zor döneminde, hem hükumetin hem de halkın yanında duruşu. Bu dönem Körfez ülkelerinin ve onları destekleyen Mısır’daki askeri rejimin Katar’ın bekasını tehdit eden komplosuna karşı Erdoğan ilk andan itibaren Katar’ın yanında durdu.

Seçimlerde Erdoğan’ın kazanması -ki rakipleri arasında en fazla şansı olan da o- Türkiye devletine farklı bir özellik katacak. Onu bölgede ve diğer coğrafyalarda en etkili ülkeler listesine taşıyacak. Ülkelerin başına geçecek en uygun kişiyi seçmenin de Türkler için zor olacağını zannetmiyorum. Benim buradaki şahsi düşüncem, birçokları önümüzdeki dönemde Türkiye için en uygun olanın Erdoğan olduğu konusunda da farklı düşünmüyor.”

‘Erdoğan gerçeklikten koptu’

Lübnanlı yazar İlyas Harfuş, Suudi Şark’ül Evsat gazetesindeki yazısında, seçime giden süreçte Erdoğan’ın gerçeklikten uzaklaştığı ve gerçeği görmeyen bir yönetimin coşkusuna kapıldığı düşüncesinde:

“Pazar günü, Türklerin cumhurbaşkanlarına olan güvenlerini test edecekleri gün. Şüphesiz Erdoğan, bu testin, kamuoyu yoklamalarında göründüğü gibi zor olacağını beklemiyordu. Türkiye’yi 15 yıldır yöneten Erdoğan, şüphesiz halkından kendisine daha fazla sadakat ve bağlılık bekliyordu. İşte bu yüzden, başka adayların kendisine rakip olmasını sağlayan demokratik sürecin sıkıştığını düşünüyor. Belki de kendine bu soruları soruyor: Bunlar nereden çıktı? Hangi hakla bana karşı aday oluyorlar? Türkiye’nin Osmanlı dönemindeki ihtişamına dönmesini ben sağladım, köprüler inşa ettim, gökdelenler yaptım, bölgedeki her krizde sesimi yükselttim.

İşte gerçeği göremeyen bir yönetimin coşkusu. Erdoğan etrafında olup biten gerçeklikten koptu. Bundan dolayı, seçimlerin normal tarihinden bir buçuk sene önce yapılmasına karar vermesiyle, hiç beklemediği zor bir çekişmeyle karşı karşıya kaldı.

Bu seçimlerin ayırt edici bir başka özelliği, Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu’nun Erdoğan’ın karşısında durması. Normalde Karamollaoğlu’nun, bir zamanlar Erdoğan’ın manevi babası Erbakan’ın bıraktığı Türkiye’deki İslamcı tabanın varisi olması gerekiyordu.” | Duvar
Editör: Haber Merkezi