ANTALYA - İstanbul Sözleşmesi her ne kadar uygulanmamış olsa da feshedilmiş olmasının yargı süreçlerinde eksikliğini gösterdiğini belirten Avukat Müjde Tozbey, yargının sebebiyet verdiği kadın düşmanlığı kadını güçsüzleştirmekte, savunmasız hale getirmekte ancak buna karşı bir araya gelip birlikte mücadele ettiklerinde sonuç alınabileceğini dile getirdi.

JINNEWS'ten Melike Aydın'nın haberine göre; Türkiye’nin 11 Mayıs 2011’de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi 20 Mart’ta gece yarısı cumhurbaşkanının tek taraflı kararıyla feshedilmesinin ardından 30 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylece Türkiye 1 Temmuz’da sözleşmeden resmen çekilmiş oldu. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Av. Müjde Tozbey yeni yargı döneminde sözleşmenin gereğince uygulanmamış olsa bile feshedilmiş olmasının yargı süreçlerinde hissedildiğini belirterek “İnsanlar haklarına sahip çıktıkça İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanun gibi kazanımlar arttı. Ancak bu mücadele daimi olmalı ki, kazanımlarımızdan geri düşmeyelim” dedi.

Derneğin sözleşmenin feshine karşı iptal davası devam ediyor

İstanbul Sözleşmesi her ne kadar uygulanmamış olsa da feshedilmiş olmasının yargı süreçlerinde eksikliğini gösterdiğini dile getiren Müjde, sözleşmenin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının hukuka aykırı olduğunu ve dernek olarak iptal davası açtıklarını belirtti. Müjde, “Elbette bu bir mücadele, zira var olan yasal düzenlemeler açısından da siyasi hesaplaşmalar içerisinde bir adım ileri atıp iki adım geriye düşebiliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edildiği yıl kadın mücadelesi için çok büyük bir kazanım oldu. Ancak bu düzen kadınları göstermelik metinlerle korumadığından verildiği gibi haklarımız elimizden alındı” diye belirtti.

Cezasızlık ortamının hâkim olacağı algısına kapılmak doğru değil

Sözleşmenin ortadan kaldırılmasıyla cezasızlık ortamının hakim olacağı şeklindeki algıya sahip olunmaması gerektiğinin altını çizen Müjde, şiddet faillerinin algılarının ise böyle olmadığını belirterek, “İstinaf itirazı sırasında avukatları savunmalarını İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve oldukça fazla tartışılan cinsel suçlarda somut delil düzenlemesi üzerine yapmışlardı. Meslektaşlarımızı hedef almak istemem asla, ancak bu haklı bir savunma. İçinde yaşadığımız düzen tüm gericiliğiyle istismarcıların, kadına şiddet uygulayanların yanında olmaya devam ediyor. Onlara böyle savunmalar için zemin hazırlıyor. Maalesef sözleşmeden sonra değişmeyen sonuç yargıda bu oldu” şeklinde ifade etti.

Sözleşmede önemsenen şiddete ilişkin veriler hiç tutulmadı

İstanbul Sözleşmesi Mevzuatında kadınlara ve diğer dezavantajlı gruplara yönelik hak ihlallerine yönelik düzenlemelerin uygulanmadığı gibi daha birçok eksikliğin varlığına değinen Müjde, “Bu bağlamda, İstanbul Sözleşmesi’nde çok önemsenen kadınlara yönelik şiddet konusunda veri, istatistik toplamak ve sistemli araştırma yapmak gibi sorumlulara görev yükleyen, yaptırımı bulunan hususlar bulunuyordu. Ancak hiçbiri uygulanmadı. Israrla Türkiye’de kaç kadının öldürüldüğü, kaçının kadın cinayeti (femicide) olduğu bilgisi dahi devlet yetkilileri tarafından kamuoyu ile paylaşılmadı, siz düşünün. Hâlbuki karakollarda, soruşturma dosyalarında kadına yönelik şiddet dosyaları ayrımı yapılmış, çok kolay bir şekilde istatistik tutulabilirdi” dedi.

Kadınlar karakollardan geri çevrilmeye devam ediyor

İstanbul Sözleşmesi’nde kadınların ve şiddet mağduru diğer grupların hızlıca başvurabileceği mekanizmaların kurulması, işler hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Müjde, “Sözleşmeyi imzalayan ülkelerin her yerinde hızlıca suç ihbarlarında bulunup koruma kararı verilmesi öngörülmüştü. Oysaki şimdiki süreçte önceden olduğu gibi kadınlar karakollardan geri çevriliyorlar, hem de sözleşmede öngörülen hâkim kararına gerek duyulmaksızın verilebilen uzaklaştırma kararlarını vermekten imtina ediyorlar. Daha da kötüsü önceden her karakolda şiddet ihbarı yapılabiliyordu. Şimdi sadece bu alanda çalışan karakol görevlendirmeleri yapıldı. Bunlar da şehrin ücra köşelerinde yaşayan kadınlara ve çocuklara oldukça uzak yerler.  Hal böyle olunca şiddeti ihbar etmek zorlaştı. Düşünün bu görevli kolluklar dahi şikayeti raporlamadan mağdurları eli boş gönderebiliyor. Daha dün böyle bir ihbar aldık müvekkilimizden” dedi.

Hukuksuzluk normalleşmemeli

Yasal düzenlemelere uyunanın değil, uymamanın norm haline geldiğini ifade eden Müjde, “ Bırakın küçük çocukların haklarını, yetişkin bireylerin bile hakları için her daim mücadele etmesi gereken bir düzende yaşıyoruz. Çocuk haklarını korumak, onların yaşadıkları mağduriyeti ortaya çıkarıp cezalandırılmalarını sağlamak için elbirliğiyle yargının tüm unsurlarının çalışması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Şiddet veri tabanı oluşturulmalı

Düzenli olarak idari veri toplamak, bunları kurumlar arası karşılaştırılabilir, ulaşılabilir hale getirmek ve şiddetin kime karşı kim tarafından nerede uygulandığı gibi bilgileri içeren güvenilir bir ulusal veri tabanı oluşturmak gerektiğini belirten Müjde, “Bu veri bankasının devamlı güncellenmesi ve erişime açık olması lazım. Ülkemizin bu konuda yeterli bir konumda olduğumuzu söylemek çok zor” diye belirtti.

İptal davasının Danıştay’dan döndüğü süredeki uygulamalar hukuka aykırı

Sözleşmenin fesihini içeren cumhurbaşkanlığı kararına karşı Anayasaya aykırılık iddialarına dikkat çeken Müjde, “Sözleşme şu anda resmi olarak yürürlükte değil. Ancak her şey bitmiş de değil. Danıştay, Cumhurbaşkanlığı kararını iptal ederse sözleşme tekrar yürürlüğe girecek. Birçok hukukçunun aksine aradan geçen zamandaki yanlış uygulamaların da temel hak ve özgürlüklere ilişkin olmaları sebebiyle hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum” şeklinde ifade etti.  

Fesih kararı AYM veya AİHM’ye taşınabilir

Cumhurbaşkanlığı iptal kararının Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşınmasının da mümkün olduğunu dile getiren Müjde, “İdari mercilerin Cumhurbaşkanı tarafından ortadan kaldırılması hukuka uygun olmadığı şüphesi varsa sırf bu sebeple dahi Anayasa Mahkemesi'ne anasaya aykırılık iddiası ile başvurması mümkün. Kabul edilmediği takdirde AİHM’e gidilmesi ve buradan dediğiniz gibi bir baskının doğması gündeme gelebilir” dedi.

Kadın düşmanı politikalara karşı kadınlar ve dostları var

Bu süreçlerin aynı zamanda politik olduğunu ifade eden Müjde, “Bu politikanın kaynağını ortaçağdan alan, tarikat ve cemaatlerin başını çektiği kadın düşmanı, cumhuriyet düşmanı, laiklik karşıtı, gerici bir tavırdır.  Ülkemizde yargının sebebiyet verdiği kadın düşmanlığı kadını güçsüzleştirmekte, savunmasız hale getirmekte. Eşanlamlı olarak mevcut feodal yapının korunmasını sağlamakta ve erkeğin gücünü pekiştirmekte. Zaten bahsettiğimiz düşmanlık gücünü tam da buradan alıyor. Bahsettiğimiz bu gerici tavra karşı güçlü durabilecek, karşı çıkabilecek odakların bu düzende idari mercilerde olmadığını düşünüyorum. O güç anca biz direnen kadınlar ve dostlarında mevcut” dedi.  

‘Kazanımlardan geri düşmemek için mücadele daim olmalı’

Sözleşmenin uygulandığı dönemde de kadın cinayetlerinin çok yüksek olduğunun ve hakların uygulanmayınca etkisinin olmadığını belirten Müjde, “Yasal düzlemde mücadele elbette ki çok değerli ancak biz insanların bir araya gelip birlikte mücadele ettiklerinde sonuç alabildiğimizi görüyoruz. İnsanlar haklarına sahip çıktıkça İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanun gibi kazanımlar arttı. Ancak bu mücadele daimi olmalı ki, kazanımlarımızdan geri düşmeyelim” diye belirtti.

‘6284’ün işlevsel kullanımını sağlamak da bize düşüyor’

Sözleşme’nin Temmuz ayına kadar geçerli olmasına rağmen kadınların talep ettikleri koruma kararlarının hükümsüz kalması gibi bir anlayışın topluma yayıldığını belirten Müjde, “Bu anlayışı değiştirmek için yalnızca İstanbul Sözleşmes’ine sahip çıkmak değil, hukukun uygulatılabilmesi için mücadele edilmesi gerekiyor. Şu anda 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi hakkında kanunumuz mevcut, elbette uygulamasında çok büyük sıkıntılar var. Yine de bu kazanıma sonuna kadar sahip çıkaracağız” diye ifade etti.

Müjde son olarak ajansımızın yeni yaşını kutlayarak “Hep beraber omuz omuza mücadelemizin sürmesi dileğiyle…” dedi. 

Editör: Haber Merkezi