Avukat Şenay Tavuz'un tanıklığını okursanız, kadın katliamını bitirmesi mümkün olmayan koşulları da anlarsınız.
***
Duruşma tanıklığı yapmanızı tavsiye ederim size.....çünkü sadece gazete okumak ve sosyal medyada anlatılanları görmek yetmez bu yakıcı sorunu tam olarak kavrayabilmek için. bugün Karşıyaka'da ağır ceza salonunda kendi dosyamdan bir önceki dosyanın duruşmasına tanık oldum.

mahkeme heyetine seslenerek şikayetçi olan
kadına avukat isteyip istemediğini niye sormuyorsunuz diye avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. keşke fotoğraf çekme iznimiz olsaydı da o duruşmanın fotoğrafını size gösterebilseydim.

heyette savcı dahil üç genç erkek ve bir kadın yargıç. sanık erkeği savunan iki erkek müdafii. şikayetçi ise gencecik başı örtülü bir kadın ve tek başına müşteki masasında, yalnız .....

suç ne olabilir anladınız hemen değil mi? boşanmak istediği için eşi tarafından her türlü eziyet ve psikolojik işkenceye maruz bırakılan bu kadın vazgeçmemiş boşanmak isteğinden. genç kadın henüz hayatta,ancak heyete şöyle sesleniyor "ölmek istemiyorum ben , bu adam yalan söylüyor ben ona saldırmadım sadece kendimi korudum, beni öldürmesin diye barışma talebini kabul etmiş gibi yapmak zorunda kaldım. ben silahlardan anlamam ama bu adam beni köşeye sıkıştırdı ve aylardır söylediği şeyi yapmak yani benim kafama kurşun sıkmak için silahını kafama denk getirmeye çalıştı,direndim,yere düştük,silah patladı, arkasından silahın kabzasından patır patır kurşunlar yere düştü , dükkandan çıkmış olan müşteriler silah sesini duyunca geri geldiler, bu sefer silahı onlara doğrulttu, benim yüzümden onlar ölmesin diye barıştığımızı söyledim ,onlar çıkınca adam silahı kenara koydu, yere düşen kurşunları topladı ve un çuvallarının arkasındaki karanlık yere attı, sonra bana dönerek eğer polise gider de şikayetçi olursan yarım bıraktığım bu işi tamamlar seni öldürürüm dedi ve dükkandan çıktı....silah seslerini duyanlar polisi aramışlar polis geldi, bu adam yalan söylüyor asıl çocuklarımı aylarca bana göstermeyen kendisi, sonrasında da getirip sokağa bıraktı ikisini de.....şikayetçiyim çünkü bu adam evlendiğimiz günden bu yana benim duygularımı ve her şeyimi sömürdü,ben onunla barışmayacağım,cezalandırılmasını istiyorum "dedi.

Aslında bu genç kadın nasıl hayatta kalmayı başardığını anlatırken sesi titriyordu bir yandan,sanık ise mağdur bir baba rolüne bürünmüş, yasalardaki tüm indirimlerden yararlanma hesabı içinde ifadesini alladı pulladı....madem barışmak için gittin neden yanında silah vardı diye soran mahkeme başkanına verdiği yanıt ise bir hayli ilginçti. efendim kan davalı olduklarımız var.

sanık avukatlarından birisi ise şöyle sesleniyordu " efendim müvekkile atılı adam öldürmeye teşebbüs suçunun unsurları gerçekleşmemiştir, öldürme kastı olsaydı silah elindeyken kafasına denk getirmeden de istediği kadar sıkar, sonra kafasına sıkardı, silahı da kenara koymazdı, ortada bir senaryo uydurmuşlar, müvekkilim sadece barışmak istediği için dükkana gitmiştir. salıverilmesini talep ediyorum " dedi. şaşırdınız değil mi yüzlerce kadın öldürülüyor ama ceza kanununda insan öldürme suçu diye yazılsa da ,hala eski yasadaki gibi kadın öldürme suçunda bile kadının adı geçmiyor. ölen kadınlar olsa da işlenen suç "adam öldürme veya adam öldürmeye teşebbüs suçu olarak duruşma kayıtlarına geçiyor."

duruşma salonunda izleyici olanlar içinde yakını olduğunu düşündüğüm ve şikayetçinin kızkardeşinin eşi olduğunu öğrendiğim genç erkek hemen yanımda oturduğu için ona " barodan avukat isteyin, ücretsiz avukat isteme hakkı var " dedim. cevabı şöyleydi "avukat ne yapacak?"

neyse ki heyet 5 dk. ara verdi hep birlikte dışarı çıktık kadına yaklaşıp, avukat isteme hakkı olduğunu ,duruşma sonrasında hemen,dilekçe yazıp mahkemeye vermesini söyledim, ayrıca baronun kadın hakları merkezinden söz ettim.

genç kadın o kadar şaşkın bir haldeydi ki, eteğinde iki oğlu, bastonuyla zar zor ayakta duran yaşlı babası ve annesiyle birlikte tekrar içeri girdiler. neyse ki sanık tahliye edilmedi. bir sonraki duruşmaya kadar bu genç kadının hayatı kurtulmuştu şimdilik.

derin bir oh çekip kendi duruşmam için bu sefer o masaya ben ve aile bakanlığının avukatı geçtik. çünkü benim müvekkilim uğradığı nitelikli cinsel saldırı,gasp ve yaralamadan sonra tıpkı diğer kadına sorgu aşamasında bildirilmeyen avukat isteme hakkını ifade verdikten sonradan öğrenmişti. 8 mart ertesinde baro kadın hakları merkezine başvuru yapmıştı ve ben görevlendirilmiştim.

müvekkilin ifadesinin İstanbul Sözleşmesi kapsamında sanıkla yüz yüze gelmeden, bulunduğu şehirden segbis yöntemi ile alınmasını yazılı olarak talep etmiştim. bu talebim kabul edildi, ancak duruşma kayıtlarına talebimdeki İstanbul Sözleşmesi cümlesi yazılmadan... zorlu bir gün de böylece bitmişti. neyse ki bizim davadaki sanığın da tutukluluğunun devamına karar verildi.

Emine Bulut'un sözü artık mahkeme kayıtlarına da giriyor,kadınlar ölmek istemiyorum diye yapıyor savunmalarını. çok uzadı bu yazım, sonuna kadar okuyan ve benim duygularımı paylaşan herkese teşekkürlerimle...
Editör: Haber Merkezi