İZMİR- Uzun zamandır tartışılan konut yetersizliği ve artan kira fiyatları birçok insan için sorun olmaya devam ediyor. Barınma sorununun kısa vadeli uygulamalarla çözülemeyeceğini belirten İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ile İzmir’deki konut yetersizliğini ve kiralardaki artışı Evrensel Gazetesi'nden Ramis SAĞLAM'a konuştu.

TÜİK verilerine göre İzmir’de 2021 ocak-haziran ayı içerisinde üretilen binaların, yüz ölçümleri dikkate alındığında, yüzde 62.4’nün konut olarak tasarlandığı ve yapı kullanım izin belgesine sahip olduğu görüyor. Konut arzını yapı kullanım izin belgesi sayısı, talebini ise satış oranları üzerinden değerlendirebileceğini söyleyen Ayatar, “Tüm Türkiye’de bu oran yüzde 55.7 düzeyinde ve üretilen bina sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16’lık artış var. Üretim oranının İzmir’de de benzer olduğu düşünülebiliriz” dedi.

İzmir’de aynı dönemdeki konut satışlarında, satışların yüzde 70’i ikinci el satış olarak gerçekleşirken, Türkiye genelinde ilk el konut satışları bir önceki yıla göre yüzde 15, İzmir’de ise yüzde 26 düzeyinde istatistiklerdeki yerini aldı.

Eylem Ulutaş Ayatar kürsüde konuşma yaparken.

Fotoğraf: Pixabay

"İLK EL KONUT SATIŞLARI AZILDI"

TÜİK verilerinde ipotekli ve diğer satışlar olarak ayrılırken, diğer satışlar borçlanmadan alımı ifade ediyor. İzmir’deki bu durumu değerlendiren Ayatar, ipotekli satışların bir önceki yıla göre yüzde 71 oranında azaldığını ve satışlarda ikici el konutların ilk el konutlara oranla daha fazla tercih edildiğini söyledi.  

İzmir’de konut üretimi artarken, ilk el satış oranı azaldığının belirten Ayatar, talepten daha çok konutun üretildiğini söyledi. Ayatar, “İpotekli satışların azalması ve satışların büyük oranda ikinci el olarak gerçekleşmesi ücretli kesimin yüksek faizli borçlanmadan kaçındığını ve daha çok barınma ihtiyacına yönelik tasarrufta bulunduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra belirli gelir düzeyine ve birikime sahip azınlıkta olan diğer kesimin yatırım amaçlı ilk el konutlara yöneldiğini söylemek mümkün” dedi.

"SEKTÖRÜN DIŞA BAĞIMLILIĞI KRİZE NEDEN OLUYOR"

Sadece son 20 yıla bile bakıldığında iktidarın özellikle konut sektörüne ayrı bir önem verdiğinin altını çizen Ayatar, “Sektördeki dönemsel yüksek rant, ülke çapında sağladığı istihdam ve yan sanayi dallarına getirdiği hareket verilen önemin gerekçeleri olarak sayılabilir. Ancak konut piyasasının iç pazara yönelik yapısı, yapımda kullanılan malzemelerin büyük bir kısmının ithalata dayalı olması sektörü ülkenin ekonomik koşulları ve döviz kurundaki dalgalanmalar karşısında kırılgan hale getirmektedir. Sonuç olarak hedeflenen katma değerin yaratılamaması ve sektörün dışa bağımlı yapısı belirli aralıklarla krizlere neden olmaktadır” diye konuştu.

"ÜCRETLİ KESİMİN ALIM GÜCÜ GİDEREK DÜŞÜYOR"

İnşaat maliyet endeksi özellikle 2020’nin ortalarından itibaren istikrarlı bir şekilde artmaya devam ediyor. 2021 temmuz ayı verilerine göre bir önceki yılın aynı ayında yüzde 44.7 oranında, ayrıca bir önceki yılın aynı ayında ise malzeme endeksi yüzde 56.41, işçilik endeksi yüzde 21.01 artış gösterdi.

Son zamanlardaki çimento ve demir fiyatlarındaki yüksek artışın yüklenicileri geçtiğimiz ay eylem yapma noktasına getirdiğini söyleyen Eylem Ulutaş Ayatar, “Her iktidar döneminde kollanan müteahhitler inşaat faaliyetlerini, kısa süreli de olsa, uyarı mahiyetinde durdurdular. Bu durum devam ederse birçok işçinin de işine son verileceği sinyalini verdiler. Özetle piyasadaki alıcı ve satıcılar için kriz ortamının giderek derinleştiği ve güvensizliğin arttığı görülmektedir. İnşaat maliyetlerindeki artış konut fiyatlarına yansırken, ücretli kesimin alım gücü giderek düşmektedir” dedi.

"KİRADAKİ ARTIŞ, KISA VADELİ UYGULAMALARLA ÇÖZÜLEMEZ"

Dar gelirli için konut sahibi olmak giderek bir hayale dönüşürken, bu koşullarda barınma ihtiyacının karşılanması için kiralama yönteminin kaçınılmaz bir sonuç olduğunu söyleyen Ayatar, kiralık dairelere gösterilen yüksek talebin kira fiyatlarında anormal artışlara neden olduğunu ifade etti.

2021 yılında dünyada en çok kira artışı olan ilk beş şehrin üçünün Türkiye’de olduğunu söyleyen Ayatar, “Bu şehirler arasında İzmir birinci sırada. Konut ya da kira fiyatlarındaki artışlar, kısa vadeli uygulamalarla çözüme kavuşturulamaz. Şimdiye kadar izlenen konut politikasının sorgulanması gerekiyor. Öncelikle konut üretimi rant amaçlı değil, barınma amaçlı olmalıdır. Yüksek gelir düzeyine yönelik lüks konutlar yerine, geniş kesimin barınma ihtiyacını karşılayacak konut projeleri planlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Yüksek arsa ve konut fiyatları ile coşturulan, her fırsat ve koşulda önü açılan konut sektörüne ayrılan kamu kaynaklarının daha verimli alanlara kaydırılmasıyla ülkemizin üretim kapasitesi arttırılabilir ve daha dengeli bir büyüme sağlanabilir. Böylece çarpık kentleşmenin önüne geçilirken insanların refah düzeyi yükseltilebilir. Kira ve konut sorununun nihai çözümü ancak bu şekilde sağlanabilir” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi