DİYARBAKIR - Irkçı saldırılara ilişkin konuşan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, bu saldırılara karşı ulusal birliğin sağlanması gerektiğine, birliğin sağlanmaması halinde bu tür ırkçı saldırı ve dışarıdan müdahalelerin olacağına işaret etti. Saliha, “Ulusal birliğe engel olandan da halk hesap soruyor, sormalı” dedi.

 Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz JINNEWS'ten Şehirban Aslan'ına konuştu.

İktidarın Kürt düşmanı söylemlerinin sonucu artan ırkçı saldırılar ile en son Konya’nın Meram ilçesinde önce Diyarbakırlı Hakim Dal, sonrasında da yine aynı ilçede Karslı Dedeoğulları ailesinden 7 kişi katledildi. İktidar söylemlerinde saldırılar “iki aile arasındaki husumet” olarak verilse de olayın geçmişine tanık olanlar ırkçı saldırı olduğunu doğruladı. Irkçı saldırıları değerlendiren Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, ulusal birliğin de saldırıların sonlanması boyutuyla büyük önem taşıdığını ifade etti.

‘Diktatöryal sistem ırkçılığa neden oldu’

Türkiye’de yaşanan sorunları ve krizleri Kürt sorununun çözülmemesine bağlayan Saliha, bu sorunun çözümün ise demokratik yöntemlerle olabileceğini kaydetti. Türkiye’nin “Türkçülük” üzerine inşa edildiğini dile getiren Saliha, o günden bugüne Türk olmayan herkese inkâr ve imha politikasının uygulandığını ifade etti. Saliha, “Bu politikaların oluşturduğu atmosfer aslında bugün içinde bulunduğumuz ırkçılığı ve kutuplaştırmayı beraberinde getiriyor. AKP iktidarı da 1980 darbesinden bu yana uygulanan Türk-İslam sentezini uygulayan politikalar izliyor. Türk, Sünni ve İslami bir yapının oluşması meselesi var. Yine 2015 yılından sonrasını değerlendirirsek MHP ile yaptığı ittifakla Kürt sorunun çözümsüzlüğüne dayanarak oluşturmak istediği diktatöryal sistem oluşturuldu ve bu da ırkçı saldırıların artmasına neden oldu” dedi.

‘Kürtler verdiği mücadele ile güç sahibi oldu’

Tüm bu saldırılara ve politikalara karşın Kürtlerin verdiği yüz yılık bir mücadele olduğunu belirten Saliha, özellikle 40 yıldır var olma mücadelesi verdiklerini söyledi. Saliha, Kürtlerin kültürüne, diline, coğrafyasına, tarihine sahip çıkarak bir mücadele verdiğine değinirken, “Bunu statü ile sonuçlandırma üzerinden bir mücadele hattı veriyor. Tabi sadece Türkiye’de değil 4 parça Kürdistan’da mücadele veriliyor. Bugün gelinen aşamada Kürtler, verdiği mücadeleyle uluslararası bir güç oldu. Rojava’daki mücadele sayesinde bütün dünyanın artık tanıdığı ve ne istediğini bilen bir noktadadır. Dolayısıyla bunları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ulus devlet mantığı dayatılmasını görüyorsunuz. Son 6 yılda artan faşizme karşı ses çıkaranlar, Kürtler ve Kürtlerin yol yürüdüğü siyasi partilerdir” sözlerine yer verdi.

‘İşgal mantığıyla köyler boşaltıldı’

Son dönemlerde Ege ve Marmara’da çıkan yangınların nedeninin çok iyi bilindiğine dikkat çeken Saliha sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar kendi çıkmazlarını ve politikasızlığını ırkçılık ve Kürt meselesi üzerinden örtmeye çalışıyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı ve küçük ortağının sürekli Kürtler üzerinden kendini var ettiğini biliyoruz. İlk olarak 17 Haziran’da Deniz Poyraz’ın katledilmesi, Konya’da 8 Kürt yurttaşının katledilmesi bilinçli bir şekilde yapılan olaydı. Buna karşı toplumsal mücadele yürütmek gerekiyor. 80’ler ve 90’larda yine Kürt sorunu sebebiyle işgal ve sömürge mantığıyla Kuzey Kürdistan’ın köyleri boşaltıldı, binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Amaç ise asimile olması ve demografyasının değiştirilmesiydi. Fakat Kürtler gittiği yerde de diline, kültürüne ve varlığına sahip çıktı. Bu da iktidarın istemediği bir şeydir. Bu da beraberinde katledilmeyi, kutuplaştırmayı getiriyor.”

‘Cezasızlıkla sonuçlandırmak istiyorlar’

Konya’da katliamı yapan kişinin saldırıdan yaklaşık 1 hafta sonra dün tutuklandığına vurgu yapan Saliha, “Asıl failin görüntüleri basına da yansıdı ama görüntünün sadece failin kendini koruduğu noktası yansımış. Bu görüntünün de avukatlara verilmemesi de yandaş basın üzerinden yayınlanması bile aslında devletin ne yapmak istediğini gösteriyor. Bu kirli odağın ne yapmak istediğini gözler önüne seriyor. Nasıl ki helikopterden atma meselesinde gazeteciler tutuklandıysa, nasıl Şırnak’ta, Hakkâri’de, Van’da insanlar sınır hatlarında katledildiğinde valiler ve kaymakamlar çıkıp gerekçelerini izah edip cezasızlık ile sonuçlandırdılarsa, buna da aynısını yapıyorlar. Cezasızlık devletin bilinçli bir politikasıdır. JİTEM’le ismi anılan Musa Çitil’in gerçekleştirdiği katliamların ardından yıllar sonra tekrar Diyarbakır’a gönderilmesinin nedeni neydi? ‘Yaptıklarını tekrar yap’ anlamındandır” şeklinde konuştu.

‘Tüm saldırılara karşı yegâne yol birliktir’

“17’nci yüzyıldan bu yana Kürtlerin kendi içinde birlikteliğinden bahsediyoruz” diyen Saliha, “Özellikle son 200 yıldır defalarca Kürtlerin statüsünün korunması, siyasal ve kendi kendini yönetebilme zeminini oluşturmasına rağmen her seferinde önüne engel çıkmasının en büyük nedeni birliğini oluşturamamasıdır. Kendi içinde birliğini sağlayamaması sürekli müdahale ve saldırılara açık hale geldiğini gösterir. Bundan kaynaklı Kürtlerin kendi içinde kendi sorunlarını çözmesi gerekir. Özgürlük mücadelesi için yürütülen bir mücadele var. Bugün elde edilmiş olan ciddi kazanımlar var. Bu kazanımların korunması ve kalıcı hale gelmesinin yegâne yolu birliktir” ifadelerini kullandı.

‘Ulusal birlik ruhu hayalleri boşa çıkardı’

Saliha, şöyle konuştu: “İki örnek vermek istiyorum. İlk olarak Kürtlerin, hem uluslararası camiada hem de bölgesel düzeyde kendi kazanımlarını koruyabilmesi için toplumsal mücadeleyi oluşturabilmeleridir. Bunun en büyük örneği uluslararası komploda Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmek istendiğinde oluşturulmak istenen durum Kürtlerin özgürlük mücadelesini bitirmekti. Fakat komploya karşı ortaya çıkan toplumsal mücadele ile bu komplo boşa çıkarıldı. Bir diğer örnek ise Kobanê sürecidir. Hegemon güçlerin oluşturduğu çete olan DAİŞ eliyle Kobanê üzerinden bölgesel devletlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme düşüncesi, ulusal birlik ruhu ile boşa çıkarıldı. Dolayısıyla bugünkü ırkçı saldırıların da karşısında durmanın tek yolu birlikte mücadele etmektir. Buna engel olana da halk hesabını soruyor, sormalıdır da…”

Editör: Haber Merkezi