İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; SETA’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı raporuna ilişkin bir araya gelen Basın Meslek Örgütleri, raporla birlikte 150 gazetecinin can güvenliğinin tehlikeye atıldığını belirterek, “Meslektaşlarımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır” dedi.


MA'nın haberine göre; SETA’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı rapora tepkiler sürüyor. Cağaloğlu’nda bulunan Gazeteciler Cemiyeti Lokalinde bir araya gelen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), DİSK Basın-İş, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR), HABER-SEN, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)  ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) , konuya ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.


Düzenledikleri ortak basın toplantısına, TGC Başkanı, Turgay Olcaytu, Pen Türkiye Başkanı Zeynep Oral, TGS Genel Merkez Yöneticisi Can Uğur, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, TÜRKYAYBİR Başkanı Kenan Kocatürk, Haber-Sen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Genel kadın Sekreteri Ayşe Noyan Koluman, ÇGD Yönetim Kurulu (YK) üyesi Kenan Şener katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona, “SETA’nın gazetecileri fişlemesi suçtur” pankartı asıldı.


‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE TÜRKİYE 157’NCİ SIRADA’


Ortak basın metnini TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş okudu. Türkiye’de yıllardır sistematik olarak sürdürülen baskı sonucu başta ana akım medya olmak üzere medyanın çoğunluğu iktidarın etkisi altına alındığını ifade eden Güneş, halkın haber alma hakkının engellendiğini söyledi. Türkiye’nin 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 157’nci sırada yer aldığını belirten Güneş, “Dünyada en fazla profesyonel gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden biridir. Baskılarla kapatılan yüzlerce yayın organı nedeniyle 10 bini aşkın gazeteci işsiz bırakılmıştır. Çalışabilen gazeteciler de sansür ve oto sansür etkisi altındadır. Gazetecilerin çalışma koşullarında ilginç değişiklikler gözlenmektedir. Aktif çalışan gazeteciler, iktidar organları tarafından whatsaap gruplarına eklenmekte, haberlerin hangi başlıklarla yapılacağı talimatlarla bildirilmektedir. Bu gruplarda soru sormaya kalkışan gazetecilere de ‘özelden görüşelim’ diyerek baskı kurulmaktadır. İktidar tek tip gazeteci, tek tip haber istemektedir. Bu kadar ağır koşullarda halkın haber alma ve bilgi edinme hakkı için görev yapan gazetecilere yönelik yeni bir hedef gösterme çalışması söz konusudur. İktidara yakın SETA tarafından bir fişleme ve basın tarihi açısından kara leke olan bir çalışma yayınlanmıştır” diye belirtti.


‘150 GAZETECİNİN CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATILMIŞTIR’


SETA’nın çalışmasında BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk çalışanlarının fotoğrafları, özgeçmişleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar ve sosyal medya paylaşımlarını listelendiğini dile getiren Güneş, “Listede Türkiye’de yayın yapan gazetelerde çalışan gazetecilerin isimleri ve paylaşımları da yer almaktadır. 150’ye yakın gazetecinin haberleri, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü konusundaki paylaşımları, hükümet karşıtı ve tek sesli olarak tanımlanmıştır. Gazetecilerin can güvenliği tehlikeye atılmıştır. İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı raporda basın kuruluşlarına ‘gazetecileri denetleyin’ önerisi de getirilmiştir. Raporu hazırlayanların gazeteciliğin evrensel boyutunu anlamadıkları, çok seslilikten rahatsız oldukları ortadadır. ‘Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin Gazetecinin sorumluluğu maddesine göre’  gazeteci; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Bu sorumluluk kamu otoriteleri ve işverenine olan sorumluluklarından önce gelir. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler" diye konuştu.


‘GAZETECİ İKTİDARIN SESİ DEĞİLDİR’


“Gazetecilerin görevi iktidarın istediği yayını yapmak değildir” diyen Güneş, gazetecilerin iktidarın sesi olmadığını hatırlattı. Gazetecilerin halkın haber almasından ve bilgilendirilmesinden sorumlu olduğunu ifade eden Güneş, şöyle devam etti: “Evrensel gazetecilik ilkelerine göre ifade özgürlüğü sadece olumlu karşılanan, zararsız haber ya da düşünceleri değil, aynı zamanda ‘devleti şoke eden, inciten, rahatsızlık veren’ düşünceleri de kapsamaktadır. Gazeteciliği siyasi iktidarların emrine sunmayı amaçlayan SETA, niyet okuyarak, internetten topladığı bilgileri çarpıtarak yasal ve meşru çalışma yapan gazetecilere gözdağı vermiştir. SETA’nın gazetecilerin haberlerini, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüyle ilgili görüş ve paylaşımlarını gündemine alan, yönlendirmeler yaparak onları hedef haline getiren fişleme çalışmasının suç olduğunu duyuruyor ve kınıyoruz. Fişlenen tüm meslektaşlarımızı, basın, düşünceyi ifade ve kişisel özgürlüklerine yapılan bu saldırıya karşı durmaya ve hukuki haklarını kullanmaya davet ediyoruz. Basın meslek örgütleri olarak bu fişleme çalışmasında adı geçen tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu, meslektaşlarımıza yönelik olası tüm saldırılardan SETA’nın sorumlu olacağını kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. SETA’ya da çok yüksek maaşlı uzmanlarını ve çok yüksek mali ödeneklerinin bir bölümünü gazetecileri fişlemek yerine; Türkiye’de basının getirildiği durumu, cezaevinde neden bu kadar çok gazeteci tutuklu olduğunu, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları araştırmaya ayırmalarını tavsiye ediyoruz.”


‘NASIL HESAP VERECEKLER’


Ortak basın metninden sonra açıklamalarda bulunan TGC Başkanı Turgay Olcayto da, gazetecilik konusunda hiçbir bilgisi olmayan 3 kişi tarafından bu raporun hazırlanmasının sadece fişleme amacı taşıdığını vurguladı. Olcayto, “Aslında iletişim üzerine, siyaset üzerine araştırmalar yaptığını söyleyen SETA kurumu hiç araştırma yapmamış. Belki de bu fişleme sonucunda belli ki İçişleri Bakanlığından ya da hükümetten ödül beklemektedir. Sivil Toplum Örgütlerinin ne yapmak istediklerini herkes bilir, ciddi bir araştırma ister fakat SETA’nın çalışmasından bunu görmek mümkün değil. Türkiye’de gazetecileri hedefe koyuyor. Ve bu hedef gösterme konusunda yarın bir gün arkadaşlarımızın başına bir şey gelirse nasıl hesap verecekler bundan da emin değiliz” dedi.


Gazetecilere açılan davaları örnek gösteren Olcayto, gazetecilerin bir ayağının sürekli adliyelerde olduğunu söyledi. Olcayto, “Bu sivil toplum örgütünün içinde hiç mi muhabir yok? ‘nasıl böyle bir rapor hazırlıyorlar’ diye sormuyorlar mı?  SETA’nın yaptıklarını yanına bırakmayacağız, çünkü bu yaptıkları suçtur” diye konuştu.


‘RAPORDA ŞİDDET SERBEST, AMA ŞİDDET VAR DEMEK SUÇ’


PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral da, açıklanan raporun düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu ve bunun zulüm olarak adlandırılması gerektiğini ifade etti. Oral, şunları söyledi:  “196 sayfalık raporu baştan sona dikkatli okudum. O sayfalar bir fişleme olayı bir ihbarcılık ve tehdit aracıdır. Göz dağı vermek için yazılmıştır. Türkiye’nin her yıl en çok gazeteci hapseden ülke olması yetmedi, Medya’nın her sabah aynı manşetle çıkması yetmedi, eleştiren gazetecileri ‘vatan haini’ diye yaftalamak yetmedi. Basın kurumlarının görüşleri, gazetecileri twitter hesapları fişlendi, meclisteki yasal parti olan HDP’li ilişkilenmek suç, bu rapora göre her ay 30, 40 kadın öldürülüyor gerçeği var. Ama bunu dillendirmek suç. Her ay 30 40 kadın öldürülüyor cümlesi bile sakıncalı ve suç. Bu rapora göre şiddet serbest ama şiddet var demek suç. Bu rapor basın tarihine vurulmuş kara bir lekedir. Gerçek göz ardı edilince ortadan kalkmaz tam aksine daha çok göze batar. Sadece adı geçen gazeteler medya ya da meslektaşlar, bu raporda işini yapmak isteyen tüm gazeteciler bağımsız tüm basın kurumları tehdit edilmekte ve eğer bir tek meslek taşımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır.”


‘BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ’


TGS Genel Merkez yöneticisi Can Uğur da. SETA hakkında yapılan suç duyurularının takipçisi olacaklarını ve hesap soracaklarını söyledi.


‘MÜCADELE EDENLER GEÇECEK’


Cezaevlerinde olan gazetecileri selamlayarak konuşmasına başlayan DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren da, şunları dile getirdi: “Çok kötü deneyimler yaşadık, özellikle biz gazeteciler. Sistemli olarak birileri hep hedef gösterildi ve arkasından bir dizi operasyonlar yayınlandı. Açıkçası bundan çekiniyoruz. ‘Bayram değil seyran değil böyle bir rapor neden yayınlandı’ diyoruz. Açıkçası şüphelendiğimiz, ‘acaba bir tezgah mı dönüyor’ eğer meslektaşlarımıza bir şey olursa, ellerimiz sorumlularının yakasında olacak. Az önce Sibel arkadaşımızın da belirttiği gibi, çok sayıda meslektaşımız cezaevlerinde. Hükümetin gündeminde bir yargı reformu var bu hafta gündeme gelecek ve meslektaşlarımız serbest bırakılacaktı. Ama bu sabah öğrendim ki bu reform başka bahara kalmış. Ellerinizi gazetecilerin üzerinden çekin artık. Türkiye’de gazetecilerin büyük bir bölümü çok onurlu bir mücadele veriyor. Her şeye rağmen mücadele ediyorlar. Bu çok onur vericidir. Tarihe bu tür alçaklar değil, mücadele edenler geçecek.”


‘SETA HALKI KİN VE ÖFKEYE TAHRİK ETMİŞTİR’


TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner de, fişleme raporu sonrası böyle bir açıklamayla kendilerini bir araya getiren ve dayanışma gösteren TGC’ye teşekkür etti. Özyalçıner, “Bence SETA açıkça suç işlemiştir. Ve SETA 150’ye yakın gazeteci arkadaşımızı hedef gösterip, ihbar etmekle halkı açıkça kin ve öfkeye tahrik etmiştir. Oysaki bir ülkede ifade ve düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde insan hak ve özgürlüklerinden de bahsetmek mümkün olamaz” diye belirtti.


‘KÜLTÜREL ZENGİLİĞİMİZE DARBE VURACAK’


TYB Başkanı Kenan Kocatürk da, SETA’nın raporunu kınadıklarını belirterek, şöyle konuştu: “Bu raporun içinde gördüğümüz bir nokta var ki basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, kadın hakları gibi şeyleri tek tipleştirme olarak adlandırmış. Fakat raporda gazetecilerin iktidar karşıtı oluşunu bir delil olarak göstermiş, hedef haline getirmiştir. Bununla ilgili bir girişim yapılmazsa bizim kültürel zenginliğimize bir darbe vuracaktır.”


‘HALKIN HABER ALMAK HAKKI TEHDİT ALTINA GİRER’


ÇGD YK üyesi Kenan Şener de, gazetecilik faaliyetlerinin bu tür fişlemelerle ve hedef göstermelerle engellenemeyeceğine vurgulayarak, şöyle dedi: “Hem TGS hem Ankara barosu raporu yargıya taşıdı bu önemlidir. İşini yapmaya çalışan tüm gazeteciler tehdit altındadır dedi sayın Zeynep Oral, evet raporun böyle bir yanı var. Ama bu içerik dışında rapor gazetecileri doğrudan fiziksel saldırılara açık hale getirebilir. Geçtiğimiz aylarda gazeteciler saldırılara uğradılar. Bakın bu fiziksel saldırılar öldürme kastı ile yapılan saldırılardır. Gazetecilerin hedef gösterilmesi meşrulaşırsa, iktidar eliyle desteklenirse, halkın haber alma hakkı tehdit altına girer.”


‘BU ZİHNİYETİN KARŞISINDAYIZ’


Haber-Sen yöneticisi Ayşe Noyan Koluman ise, birçok gazetecinin mesleklerini icra ederken tutuklandığını hatırlattı. Koluman, şöyle konuştu: “Halkın haber almak hakkı engelleniyor,  bununla beraber iktidar kendine bir alan açtı. 15 Temmuz sonrası kaos ortamını fırsat bilen hükümete yakın SETA gazetecileri fişlemeyi adete kendine iş olarak görmüştür. SETA’nın 5 Temmuzda yayınladığı mektup, bir savcılık iddianamesidir. Gazetecileri kriminalize etmektedir. Bizler adına fişleme dediğimiz bu zihniyetin karşısında olduğumuzu, adı geçerek fişlenen gazeteci arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”
Editör: Haber Merkezi