BATMAN- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Batman Emek ve Demokrasi Platformu 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla Genel İş Batman Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Şube binasında yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekilli ve HDP Kadın Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Batman İl Örgütü Eşbaşkan ve yöneticileri ile Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Açıklama öncesi Eğitim Sen Şube Başkanı Nureddin Şimşek yaptığı açıklamada; Batman Valiliğinin Dışarda açıklama yapmaya izin vermemesine tepki gösterdi .Açıklamada;"
22 Şubat'ta Batman Atatürk parkında "dünya anadil günü" münasebeti ile ilgili bir basın açıklaması yapma talebimiz vardı. Her zaman yaptıkları gibi yok izin vermeyiz dediler. Tutumlarını tahmin ettiğimiz halde Hukuk'ustunlugune olan inancımız ve Demokratik Devlete olan özleminden dolayı bu yazıyı yazdik.bu tutum halkımızın değerlerini ve özellikle halkımızın kırmızı çizgisi olan dilimize ve  kimliğine yönelik tahammülsüzlüğü somut işaretidir.Kürt halkı ile sorunumuz yoktur, dili ile sorunumuz yoktur diyenlerin böyle önemli bir günde bile Anadilinde Eğitim talepli bir basın açıklamasına izin vermemeleri ikiyüzlülük lerinin de işaretidir .Dilimize ve kimliğimizi yönelik bu hukuk tanımaz  anlayışı kinadigimizı belirtiriz."dedi.

“Perwerdehiya bi zimanê xwe xeta me ya sor e” pankartının açıldığı açıklamada konuşan Batman HDP Milletvekili  Ayşe Acar Başaran dünya da binlerce dilin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirterek, AKP-MHP iktidarının da Kürtçeye saldırarak milyonlarca kişinin konuştuğu dile yok etme çabasında olduğunu söyledi.

Halkın iradesini gasp eden kayyımların Kürtçeye yönelik saldırılarını hatırlatan Başaran, buna karşın halkın yaşamın alanını Kürtçeye çevirdiğini söyledi.
Daha sonra platform adına açıklamayı Eğitim Sen Batman Örgütleme Sekreteri Ramazan Bilmez okudu ., Açıklamasına ."21 ŞUBAT DÜNYA ANADİL GÜNÜ KUTLU OLSUN."diyerek başlatan Bilmez;

Uluslararası Anadil Günü UNESCO tarafından 17 Kasım 1999'da 21 Şubat olarak açıklamıştır. Bu gün, dünyada dilsel farkındalık yaratmak ve çok dilliliği teşvik etmek amacıyla kutlanıyor.

BM verilerine göre dünyada her iki haftada bir dil, içinde geliştiği entelektüel ve kültürel ortamla birlikte yok oluyor. Dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40'ı egemen güçlerin  politikaları sonucu doğal olarak yok olma tehlikesi altındadır. Bütün dünyada 7 binden fazla dil konuşuluyor, 5 binden fazla "yerli" kültür yaşıyor, 370 milyondan fazla "yerli" insan yaşıyor. Ancak hâlâ halkımız  tarafından kullanılan diller, başta TBMM olmak üzere birçok resmi kurum tarafından “bilinmeyen dil” olarak tanımlanmaktadır. Bu yaşadığımız  hukuksuz ve adaletsiz düzenin bir başka yüzüdür. 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 sayılı kararı ile yayınlanan, Türkiye'nin de onayladığı BM Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Haklarına Dair Bildiride Anadil konusunda taraf devletlere sorumluluk yüklerken, anadilde eğitimin bir hak olduğu ve devletlere, eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal eşitlik bakımından anadilde eğitimin sağlanması sorumluluğunu yüklemektedir. Ancak Türkiye  Anadil Haklarına dair BM bildirisini kabul etmesine rağmen anadil ile ilgili çekinceleri kaldırmadığı gibi, Anayasanın 42. maddesinin son fıkrasında; 'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.' düzenlemesinde bir değişiklik yapmamıştır.
Azınlık dillerinin öğretilmesi için kurslar ve seçmeli dersler konusunda yapılan düzenlemenin uygulamada devlet tarafından destek görmediği, Türkçe’den başka bir dil kullananların çeşitli baskılara, cezalara, linç saldırılarına, nefret suçlarına maruz kaldıklarına dair olumsuz durumların yaşandığı, bu saldırıların önlenmesi için kamu otoritelerinin üzerlerine düşeni yapmadığı kamuoyunun malumudur. Özellikle, Barış ve Müzakere sürecinin sona ermesi ve akabinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL  ve KHK' rejimi ile  mevcut iktidarın ülkeyi dizayn etmeye çalışması sonucu Kürt sorununda tekrar red ve inkar politikaları esas alınmış, Kürtçeye yönelik tahammülsüzlük de devreye sokulmuştur. OHAL ve KHK Rejimi ile Kürtçe yayın yapan DENGE TV, JİYAN TV, VAN TV, ZAROK TV ve pek çok radyoyu kapatarak Kürtçe konuşulması ve dinlenilmesi engelleme yoluna gidilmiştir. Merkezi Diyarbakır’da bulunan ancak farklı illerdeki 37 şubesiyle Kürt Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Üzerine çalışan (KURDİ-DER) ,Merkezi Ankara’da bulunan KÜRD-DER (Kürt Kültürünü Araştırma Derneği)  kapatılmıştır.5-11 yaş arası Kürt çocuklarına eğitim vermek üzere kurulmuş olan Ferzad Kemanger ve Ali Hariri ilkokulları kapatılmıştır. Yine Cizre’de bulunan Dibistana Seretayî de red ve inkar politikaları sonucu kapatılmıştır.
Kayyım politikalarının devreye konması ile beraber  halkın seçtiği belediye başkanları görevden alınmış, yerlerine atanan Kayyımların göreve başlamasıyla birlikte cok dilli/çok kültürlü belediyecilik anlayışı rafa kaldırılmış, kurumlarda asılı Kürtçe tabelalar indirilmiş, Q,W,X harfleri ile yazılmış olan köy, kent ve coğrafi isimler değiştirilmiştir.
UNESCO Genel Kurulu’nun 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat’ı “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmesinin üzerinden geçen 22 yıla rağmen diller yok olmaya devam etmektedir.  Dünya Anadil Günü vesilesiyle bir kez daha dünya üzerindeki kültürel çeşitliliğin ve barışın sağlanabilmesi için korunması gereken anadilin Türkiye’de korunması bakımından devlet ve hükümet yetkililerine devlet olarak imzalanan BM Dil Hakları Bildirisine uygun davranılması, anadilde eğitim de dahil olmak üzere anadilin korunması ve geliştirilmesi noktasında tüm dillere eşit politikaların yaşama geçirilmesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesine konulan buna aykırı çekincelerin ve anayasa ve kanunlarda anadil hakkını kısıtlayan düzenlemelerin kaldırılması ile anadilin korunması ve geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin acilen alınması konularında sorumluluklarını hatırlatıyor, göreve davet ediyoruz” 

Editör: Haber Merkezi