ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Bingöl son zamanlarda intihar vakalarıyla gündemde. Kentte özellikle de gençlerin ardı ardına yaşamına son vermesi birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Dini ve sosyal baskının yoğun olduğu Bingöl'de gençler adeta ölümü bir ''kaçış'' olarak görüyor. Bingöl, Aralık ayının son haftası iki genç kızın intiharıyla sarsıldı. 17 yaşındaki Helin Yüce, 28 Aralık akşamı yaşadığı evinin balkonundan atlayarak intihar etti. Helin'in intiharı, birtakım iddiaları da beraberinde getirdi. İddiaya göre, Helin zorla evlendirilmek istendi ve bunu reddettiği için yaşamına son verdi.

 Ahval Türkçe'de Leyla Akın'nın haberine göre;Helin'in ölümü konuşulurken Bingöl'den bir intihar haberi daha geldi. 29 Aralık akşamı kentte bulunan Çapakçur Köprüsü'nden atlayarak yaşamına son isim Merve Kutulman'dı. Merve de, Helin gibi 17 yaşındaydı. 17 yaşında olan bu iki genç kız, ölümü bir ''kaçış'' mı yoksa ''kurtuluş'' olarak mı gördü? Ne ailelerinden ne de emniyet birimlerinden şu ana kadar konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.

Kentte yaşananlara dair Ahval'e bilgi veren HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, son yıllarda Bingöl'de intihar vakalarında artış olduğunu söyledi.

Aydemir, sözlerine şöyle devam etti:
''17 yaşındaki Helin Yüce beş katlı bir apartmanın balkonundan, 17 yaşındaki Merve Kurtulman ise kentte bulunan Çapakçur Köprüsü'nden atlayarak yaşamına son verdi. Daha önce hem Türkiye geneli hem de Bingöl özelinde Meclis'e soru önergesi vermiştik. İntiharların başlıca sebepleri; gelecek kaygısı, işsizlik, aile içi şiddet, istismar ve dini baskılar. Kentte son yıllarda atış gösteren bir diğer konu ise uyuşturucu bağımlılığı. Kentte uyuşturucu kullanma yaşı neredeyse ortaokula kadar düşmüş durumda. Yetkililerin kentteki gençleri yönlendirebileceği projeler üretmeyi lazım.''

İntiharların yaygınlığına ilişkin sorularımızı yanıtlayan Bingöl Baro Başkanı Hanifi Budancamanak ise, ''Yaşanan son durumla ilgili Başsavcı ile görüştüm. Sosyal medyadaki iddialar da dâhil tüm hususları araştırdıklarını söylediler. Soruşturmanın içeriğine dair ne yazık ki bilgi veremiyorum şu an. Bingöl'de yaşanan intihar vakalarının sebepleri, toplumsal ve kişisel nedenlerine ilişkin bilimsel çalışmalar yapılmalı, kanaatim bu yönde. Bingöl genel anlamda muhafazakâr bir şehir. İnsanların kendilerini özgürce ifade edebildiği bir kent değil ne yazık ki'' dedi.

Son bir yılda intihar girişiminde bulunan ve yargıya intikal eden yaklaşık 50 vaka olduğunu söyleyen Budancamanak, ''Barodan mağdurlara avukat atadık. Bunun dışında elimizde çok sağlıklı veriler yok çünkü kentte konuya ilişkin yapılan araştırma, çalışma yok. Sadece Baro değil, üniversite, valilik ve sosyal hizmetler olarak hepimizin üzerine düşen vazifeler var. Bu sorunu hep beraber ele alıp nedenlerini araştırmamız gerekiyor'' diye konuştu.

Aslen Bingöllü olan ve kenti iyi bilen Hak ve Adalet Platformu'dan Nurten Ertuğrul ise, kentte yalnızca kadınların değil, erkek intiharlarının da yaygın olduğunu söyledi.

2014 yerel seçimlerinde Bingöl Belediyesi Meclis Üyeliği’ne birinci sıradan girdikten sonra, dönemin belediye başkanının “Belediye başkan yardımcılığına ve belediye başkan vekilliğine bayanları getirmeyi düşünmüyoruz, toplum bunu hazmedemez, dinen ve örfen de uygun olmaz” demesi üzerine AKP’den istifa eden Ertuğrul; ''Bingöl'de yıllardır yaşanan intihar vakaları var, bunu defalarca dile getirdim ancak yeteri kadar gündem olamadı. Bingöl'deki her intihar vakasını ayrı ayrı ele almak gerekiyor çünkü kentte ciddi bir sıkışmışlık var'' ifadelerini kullandı.

Nurten Ertuğrul, sözlerine şöyle devam etti:
“Kentte cemaatlerin, siyasilerin yoğun olduğu gerçeği ve kadınlar üzerinden siyasi fikirlerini inşa etme gibi bir düşünceleri var. Bundan dolayı da kadınların üstünde evlilik konusu, eğitim konusu ve dışarıdaki hayata dair her alanda üzerlerinde ciddi bir baskı var. Aynı zamanda da herkesin elinde bir telefon ve dünyayla irtibatta oldukları sosyal medya hesapları var. Yaşadığı hayatla sosyal medya arasında kalan ve bir çözüm bulamayan binlerce genç kız ve kadın var. İntiharların nedenleri arasında söyleyemedikleri şeyler var; zorla evlilikler, cinsel taciz, aile içi şiddet, tecavüz ve uyuşturucu var. Kesin bir bilgi olmamakla beraber aldığım son duyumlara göre kentte bir yıl içerisinde 39 kişi yaşamına son vermiş. Bunun dışında hiç söylenmeyen ve yargıya dahi intikal etmeyen çok sayıda vaka var, bunu biliyoruz. Ayrıca emniyete intikal etmiş ve uyuşturucu kullanan kadın ve genç kız sayının da çok fazla olduğunu duydum. Bundan birkaç ay önce yine Bingöl'de bir fuhuş çetesinin olduğunu medyadan öğrenmiştik ancak hemen olayı üstü bir şekilde kapatıldı. Bingöl'de her anlamda sosyal bir çöküş var. Bu da zaman zaman böyle patlak veriyor.”

Yıllar önce Batman’daki intihar vakalarına ilişkin saha çalışması yapan ve konuya dair Batman’da Kadınlar Ölüyor adlı bir kitaba imza atan gazeteci Müjgan Halis, Bingöl'ün de Batman gibi dindarlığıyla öne çıktığını, kentte kadınlar ve genç kızlar üzerinde bu nedenle ciddi bir baskı olduğunu söyledi. Müjgan Halis, sözlerine şöyle devam etti:
''Kürt kentlerinde yaşanan politikleşmeye rağmen, toplumun en baskı altında kesimleri olan kadınlar ve gençlerin hala intiharı bir çıkış yolu olarak düşünmesinin bence en önemli nedeni, bu politikleşmeye koşut bir sosyalleşme yaşanamıyor olmasıdır. Bildiğiniz üzere Bingöl de tıpkı Batman gibi Kürt coğrafyasının dindarlığıyla öne çıkan kentlerinden biri. Tıpkı Batman'da olduğu gibi Bingöl'de dindarlık toplumun yaşam biçimini önemli oranda belirliyor ya da belirlemeye çalışıyor. Ancak bu dindarlığın sarih bir inançtan öte, bir kasta dönüşmesi durumunda yaşamlarını değiştirmek ve bu kastın dışına çıkmak isteyenler ne yazık ki canlarından vazgeçerek 'imdat' diyor. Ya da intihardan sağ kurtulanları da dikkate alırsak, canlarından vazgeçebileceklerini göstererek.''

Halis sözlerini şöyle sürdürdü:
“İntihar bütün toplumlarda bir 'çığlık'tır ve bu konuda önemli araştırmalara imza atmış Emile Durkheim de bunu böyle tanımlıyor. Ancak özellikle Kürt coğrafyası gibi yerlerde yaşanan intiharların, görünüşteki 'bireysel nedenlerin' çok ötesinde toplumsal nedenlere olabileceğine dikkat çekiyor. 2000'li yılların sonunda ve özellikle 2001'de Batman'da bunu kadınlar yaptı, dünyada en çok kadının intihar ettiği kent Batman oldu. İşin garip tarafı, psikiyatrinin intihar eylemini daha çok erkeklerin gerçekleştirdiği bir fiil olarak tanımlamasına rağmen bu yaşandı. Batman'daki intiharlar bir savaş travmasıydı, Bingöl'de yaşananların da bir savaş travmasından farklı olmadığını düşünüyorum.”

Gazeteci Halis, ''Bu savaşı elde silah karşılıklı tarafların birbirini öldürdüğü cephe savaşı olarak değil -ki Bingöl'de bu da yaşanıyor biliyoruz-  ancak varını yoğunu savaşa vakfeden bir siyasal anlayışın yarattığı ekonomik, cinsel ve sosyal savaş olarak görmek gerektir. Bunun yanına bir de her dönem iktidarların koltuk değneği olan, amacından saptırılmış din anlayışını koyarsak, insanların neden ölüm ve yaşam arasındaki çizgiyi kolayca geçtiğini anlayabileceğimizi düşünüyorum. Bingöl'de yaşanan intiharların geçtiğimiz günlerde HDP'li vekilin verdiği bir soru önergesi ve Bingöl'de çıkan birkaç yerel haberin ötesine geçmemesi ise, hem Bingöl sivil toplumunun hem de üst siyasetin burada yaşanan sorunun öneminin farkına varmadığını gösteriyor. Yapılması gereken ise; Bingöl gibi kapalı toplumlarda yaşanan bu türden hayati itirazların, halının altına süpürülmemesi ve sorunun kaynağına dair bilimsel araştırmaların yapılması. Umarım, çok geç kalınmaz''  ifadelerini kullandı

 
Editör: Haber Merkezi