MERSİN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Toroslar'ın bin 500 rakımlı Arslanköy’ünde tarlada çalışan, ev temizliğine giden kadınlardan oluşturduğu tiyatro topluluğu ile seslerini dünyaya duyuran Ümmiye Koçak, “Bir gün tesadüfen Maksim Gorki'nin ‘Ana’ adlı kitabı elime geçti. Benim serüvenim o gün başladı” dedi.

Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy Köyü’nde yaşayan tiyatro ve sinema yönetmeni Ümmiye Koçak (70), kadınların yaşadığı zorluğu, eşitsizliği, şiddeti ve engelleri kurduğu tiyatro grubuyla beyaz perde ile buluşturdu. Toroslar'ın bin 500 rakımlı köyünde 2001 yılında Arslanköylü Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nu kuran Koçak, sahnelediği oyunlarla yaylalardan film festivaline uzanan hikayesiyle kırsal kesimlerdeki kadınların sesi oldu.

Bir gün duyurusunu gördüğü bir tiyatro oyununun gösterimi için köy meydanına giden Koçak, çok etkilendiği oyundan yola çıkarak, kendi hikayelerini anlatmak için bir tiyatro gurubu kurmaya karar verdi. Aylarca kapı kapı gezerek hayallerini anlattı ve kendisine katılan 7 kadınla birlikte Tiyatro Topluluğu’nu kurdu. Yevmiye ile tarlalarda çalışan, ek gelir için ev temizliğine giden kadınlar, gündelik yaşamdaki sıkıntılarını bu sayede sahnelere taşıdı. Önce kent merkezinde sonrasında da diğer kentlerde seyirci karşısına çıkan topluluk, kısa sürede büyük beğeni topladı. 

NEW YORK’TAN ÖDÜL 

“Gündüz bahçede, yaylada çalıştım. Gece yazdım. Tüm zor koşullara rağmen başardım” diyen Koçak ve grubu, ilk Remzi Özçelik’in “Taş Bademler” adlı oyununu sahneledi. Daha sonra kendi hikayelerinden derledikleri “Kadının Feryadı” adlı oyunu seyirciyle buluşturdu. Bugüne kadar 17 tiyatro oyunu yazan Koçak, tarlalarda çalışarak kazandığı parayla kadına yönelik şiddeti anlatan “Yün Bebek” adlı filmi yazdı ve yönetti. 49’uncu Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde galası yapılan film,  Koçak'a New York Avrasya Film Festivali'nde “Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü kazandırdı. Koçak, 2017 yılında ise Real Madridli dünya yıldızı futbolcu Cristiano Ronaldo'nun oynadığı Türk Telekom'un reklam filminin yönetmenliğini yaptı. 

Toroslar’ın kırsal köyünden beyaz perdeye uzanan başarı öyküsünü anlatan Koçak, Adana'nın Yüreğir ilçesine bağlı Çelemli Köyü’nde 10 çocuklu bir ailenin 6’ncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Okumayı çok istemesine rağmen ilkokuldan sonra okula gönderilmedi. Evlendikten sonra Arslanköy’e yerleşen Koçak’ın 3 çocuğu oldu. 2001 yılında yolu beyaz perdeyle kesişen Koçak, köydeki kadınların zorlu yaşam mücadelesini sadece ülkeye değil dünyaya taşıdı. 

BİR KİTAPLA BAŞLAYAN SERÜVEN 

İçerisine doğduğu toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden diğer kadınlar kadar payını alan Koçak, bu eşitsizliği şöyle özetledi: “Benim dönemimde sadece erkek çocukları okula gidiyordu, kız çocukları gönderilmiyordu. Bir gün köyün camisinden ‘Her evden bir kız çocuğu okula gidecek, gitmese anne veya babası hapse atılacak’ diye anons geçildi. Okula böyle başladım. Okumayı öğrendikten sonra sürekli okuyordum. Bir gün tesadüfen Maksim Gorki'nin ‘Ana’ adlı kitabı elime geçti. O kitap bana hayal kurmanın parayla olmadığını ve hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini öğretti. Benim serüvenim o gün başladı.”

40 EV GEZDİ 

Amacının köydeki kadınları dünyaya anlatmak olduğunu belirten Koçak, bunun için tiyatro topluluğunu kurduğunu vurguladı.  Yevmiye ile tarlalarda çalışan ve ev temizliğine giden kadınlardan oluşan tiyatro topluluğunu kurarken yaşadığı zorlukları ve deneyimi Koçak, “Kadınlar çalışmak istiyordu ama eşleri izin vermiyordu. Pes etmedim, kadınlara ulaşmak için 40 kapıya gittim. 7 kadını ikna ettim ve tiyatro grubumuzu kurduk. İlk tiyatro oyunumuz 2001’de Remzi Özçelik'in ‘Taş Bademler’ adlı oyunuydu. O dönem köyümüzde su yok, iklim değişikliğinden dolayı her gün kavgalar olurdu. Bundan dolayı köyümüzle özdeşleşen bir oyundu. Daha sonra kendi hikayelerimizden oluşan bir oyun derleyerek 'Kadının Feryadı' adlı oyunu oynadık” sözleriyle anlattı. 

‘SİZE Mİ KALDI’ TİYATRO 

Bir yandan kadınların tiyatro topluluğuna katılımı için diğer yandan erkeklerin cinsiyetçi söylerine karşı mücadele veren Koçak, engelleri tek tek aşarak, hayallinden ödün vermedi. “Size mi kaldı tiyatro yapmak. Köy yerinde tiyatro mu olur. Deli bu kadın” sözlerini işiten Koçak, ancak bu sözlerin kendisini hiçbir şekilde vazgeçirmediğini söyledi. “Çünkü tek bir hedefim vardı; kadınların daha fazla üretime katılıp tiyatro grubunda yer almaları.  Tüm engellemelere rağmen yoluma devam ettim. 50’ye kayın öğrencim oldu. İsmimizi daha çok duyurmak için sinema filmi çekmeye karar verdim. Eskiden tiyatro için izin vermeyip argo kelimeler kullanan erkekler, bu aşamadan sonra ‘Ümmiye abla ya benim hanıma da küçük bir rol ver’ demeye başladı” diyen Koçak, bunu kadın mücadelesiyle başardıklarını dile getirdi. 

GÜNDÜZ BAHÇE, GECE SENARYO

Başarı hikayesini “Gündüz bahçede, yaylada çalıştım. Gece yazdım. Tüm zor koşullara rağmen başardım” diyerek özetleyen Koçak, ilk filminin öyküsünü şöyle anlattı: "Dinlemeyi, özellikle yaşlıları dinlemeyi çok seviyorum. Onlarla empati kuruyorum. Dinlediğim bir yaşlı teyzenin anlattıklarından etkilendim ve ‘Yün Bebek' filmini o zaman yazmaya karar verdim. Senaryoyu uzman kişilere gönderdim. Tam oturuncaya kadar yılmadan bıkmadan hep yazdım. 5 yıl yıl boyunca araştırma yaparak, kamera tiplerini, yönetmenlerin işlevlerini, kamera arkasını öğrenmek için çeşitli yapımlarda küçük roller aldım. Zorlu bir sürecin ardından ilk sinema filmim olan ‘Yün Bebek’ vizyona girdi. New York Avrasya Film Festivali'nde 'Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı' ödülünü kazandık.  Çok mutlu olduk, gurur duyduk. Mersin'in, Türkiye'nin, bütün Anadolu kadınların filmiydi. Amaç para kazanmak değildi. Tek amaç vardı kadınların sesini duyurabilmek. Kadınlar istediğinde her şeyi başarabilir. 'Yapamam, bana ne, bu bana göre değilmiş' kalıplarını yıkmak istedik.” 

İKİNCİ FİLM İÇİN SPONSOR 

3 yıllık hazırlık aşamasının ardından senaryosunu bitirdiği ikinci filmi hakkında bilgi veren Koçak, Mersin ve Arslanköy'de geçecek olan hikayede tiyatro oyuncularının yanı sıra yöre halkından vatandaşların da yer alacağını, yönetmenliği de yine kendisinin üstleneceğini aktardı. Film için destek çağrısında bulunan Koçak, “İkinci film, küçük karakterin doğduğu, öğretmenlerle gençler arasında bir rol model olacak. Hani bir sponsor bulursam yayınlamak istiyoruz. Yine eski oyuncu kadromla devam etmek istiyorum. Şuana kadar 50’ye yakın öğrencim oldu. Genelde oyuncularımı köyümün dışında seçmiyorum. Sebebi ise önce çevremizdeki eksiklikleri düzeltmeliyiz ondan sonra genişletmeliyiz. Oyunculara daha çok aile gibiyiz beraber bahçede çalışırız, üzüntümüzü sevincimizi paylaşırız. Çünkü biz bir aile gibiyiz” ifadelerini kullandı. 

‘HAYALLLERİNİZİ ERTELEMEYİN’

Son olarak kadınlara seslenen Koçak, “Ben her zaman kadınlara şunu söylüyorum. Gidin kurslara katılın yapmak istediklerinizi yapın. Yaşınız 60-70 olsun, yaş engel değil. Yapamadıklarınızı, beklemeye aldığınız düşüncelerinizi hayata geçirin çünkü öğrenmenin ve başarmanın yaşı yok. Dışarı çıkın kendinize güvenin. ‘Ben bunu yapabilirim’ deyin ve lütfen kendinizi evlere hapsetmeyin dışarı çıkın” dedi. 

MA / Esra Solin Dal

Editör: Haber Merkezi