HABER MERKEZİ – Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Cumhur İttifakı’nın toplumda kriz ve kaos yarattığını vurgulayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ülkeyi yönetemeyenleri istifaya davet etti. Demokrasi İttifakı’nın güçlendirilmesi gerektiğinin  de altını çizen Buldan, erken seçim çağrısı yaptı.


Türkiye’de siyaset gündemi gittikçe ısınıyor.

101 Aksaçlı’dan “Demokrasi İttifakı” çağrısı geldi, 404 yurttaş da destek verdi.

CHP Kurultayı’ndan sonra Kemal Kılıçdaroğlu, “Kürt sorununu çözme” vaadinde bulundu.

Ardından AKP’den kopup kendi partilerini kuran Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’ndan Kürt sorununa dair mesajlar geldi.

Tam da muhalefette “Kürt sorunu” konusu yeniden gündeme alınırken, Muharrem İnce’den “yeni parti” çıkışı ve Devlet Bahçeli’den Meral Akşener’e “Evine dön” çağrısı geldi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Tayyip Erdoğan, İnce’nin çıkışını ve Bahçeli’nin çağrısını “haklı” buldu.

Tüm bu gelişmeler erken seçimin işareti olarak okundu.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik ve Naci Kaya’ya değerlendirdi.

HDP 1 Eylül’de deklarasyon açıklayacak


1 Haziran tarihinde startını verdikleri “Demokratik Mücadele Programı”nın üçüncü aşamasına 19 Ağustos’ta başlayacak olan HDP’nin bu hamlesinin topluma güç kattığını söyleyen Buldan, önümüzdeki dönem için şöyle dedi:
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde birçok yerde insan zincirleri oluşturacağız. Fakat bununla yetinmeyeceğiz. Birde hem Türkiye toplumuna hem de ülkeyi yönetenlere hitaben bir deklarasyon açıklayacağız. Özellikle savaş süreçlerinde barışı haykırmak, barışı talep etmek önemlidir, kıymetlidir. Parti olarak ilklerimizden bir tanesi de barışı savunmaktır. Açıklayacağımız deklarasyonda elbette ki Türkiye kamuoyuna mesajlar vereceğiz; savaşlara karşı çıktığımızı, barışı hakim kılmak için bir güç birliğine ihtiyaç olduğunu, savaşa karşı çıkan ve barış isteyen herkesle el ele, yürek yüreğe bu mücadele içerisinde yer almanın önemli olduğunu ifade edeceğiz.

Muhalefete ‘cesaret’ çağrısı


101 Aksaçlı ve onları destekleyen 404 Yurttaş hareketlerinin ‘Demokrasi İttifakı’ taleplerine değinen Buldan, bunun çerçevesi hakkında şu yorumu yaptı:
Demokrasi İttifakı önemli bir ittifaktır ve Türkiye’nin belki de ihtiyaç duyduğu en önemli meseledir. İttifak deyince ne yazık ki insanlar bunu seçim ittifakı olarak algılıyor. Muhalefet ve toplum böyle anlıyor. Oysa bizim ifade ettiğimiz ve yaptığımız çağrılar bir seçim ittifakıyla sınırlı değildir. Elbette seçim dönemlerinde oluşturulacak ittifaklar önemlidir, ki biz bunu yaşadık, gördük hayata geçirdik. Birçok yerde demokrasi ittifaklarıyla birlikte seçim ittifaklarını birleştirdik. Bununla birlikte nasıl kazanacağımızı ve kaybettireceğimizi de Türkiye toplumuna gösterdik. O yüzden şuan temel meselenin Demokrasi İttifakı olduğunu sürekli ifade ediyoruz. Muhalefetin bu dönemde Demokrasi İttifakı’na sessiz kalmadığını düşünüyorum. Çünkü tabanda bir güç birliği var. Belki siyaseten çok üstten sözler kurulmuyor ama tabana indiğimiz zaman tüm siyasi partilerin tabanında bir Demokrasi İttifakı’nın kurulmuş olduğunu görebilirsiniz. Önemli olan bunu hayata geçirmek ve siyasilerin buna öncülük yapmasıdır. Bu da biraz cesaret istiyor. Yani korkmadan, çekinmeden biraz daha cesaretli, biraz daha özgüvenli bütün siyasi partilerin ve öncülerinin cesaretli bir şekilde adım atması gerekir.

‘Kürt sorununda rapora gerek yok, rapor Kürt halkıdır’


Muhalefetin Kürt sorununa dair çıkışları hakkında da konuşan Buldan, bu tartışmaları önemli bulduklarını kaydetti. Buldan devamla şunları söyledi:
Genelde Kürt sorununa yaklaşım seçim dönemlerinde başlar ve seçim dönemlerinde bir vaat olarak ortaya konur. Her dönem bu tür siyasetçiler vardı. Geçmiş dönemlerde de çok gördük. Herkes Kürt sorununun çözümüne dair rapor hazırlamaktan bahseder. Raporlara gerek yok. Rapor biziz. Rapor Kürt halkıdır. Hiç kimsenin oturup kağıt üzerinde rapor yazmasına ve bu rapor üzerinden bu sorunu çözmesine ihtiyaç yoktur. Kürt halkının kendisi, yıllardır yaşadığı acılar, üzerindeki baskılar, inkar, imha asimilasyon başlı başına birer rapordur. Bu sorunları raporlar üzerinden çözmeye çalışanların hepsinin tek tek çözüldüğünü gördük. Dolayısıyla bu sorunun çözümünde öncelikli olarak güvenlikçi politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de biraz cesaret ve bu sorunu gerçek anlamda tanımlamaya ihtiyaç vardır. Kürtlerin yaşadığı sorunlar ve sıkıntılar nedir? Kürtlerin ödemiş olduğu bedeller nedir? Bütün bunları siyasetçiler göz önüne alırsa sorun çözülür. Kürt sorununun muhatapları da bellidir. Bizler burada aracıyız. Bu görevi her zaman da yapmaya hazırız.

Erdoğan’a istifa çağrısı


Türkiye toplumunda büyük bir kırılganlık, öfke ve AKP hükümetine karşı büyük bir inançsızlık olduğunu vurgulayan Buldan, “AKP hükümeti gittikçe kan kaybeden, gittikçe eriyen, oy kaybı yaşayan bir iktidar haline gelmiştir” dedi ve ekledi:
 Dolayısıyla Türkiye’nin geleceği açısından elbette ki AKP’ye gidici gözüyle bakıyoruz. Ülkeyi yönetmeye talip olan bir partinin Eş Genel Başkanı olarak konuşuyorum. Türkiye toplumunu kurtarmak adına, kadınların ve gençlerin geleceği adına, bu sorunu çözmek adına bir değişim ve bir dönüşüme ihtiyaç var. Bunu da ne zaman gerçekleştirebiliriz? Elbette ki önümüze konulacak olan ilk sandıkta. Fakat bu sandığı beklemeye gerek yok. Bu sandık önümüze gelene kadar da bir güç birliğine, bir demokrasi birliğine ihtiyaç var. Kadınların, gençlerin birliğine ve ittifakına ihtiyaç var. Türkiye toplumunun bu gidişine karşı olan herkesin bir araya gelmesine ihtiyaç var.

Yarın önümüze erken seçim ya da baskın seçim gelse, HDP her anlamda seçime hazırdır. 2021 yılında bir erken seçimin olacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye yönetilemiyor. Türkiye’yi yönetenler ülkeyi bir uçurum kenarına getirdiler. Bu uçurumdan düşmek üzere olan bir Türkiye gerçekliği var karşımızda. Sorun çok büyük. Dolayısıyla da bu ülke yönetilemediği için mutlaka erken seçim yapılmalıdır.

Hatta bir istifa çağrısı da yapıyorum. Bu ülkeyi yönetenler, Türkiye’yi bu hale getirenler görevlerini bırakmalılar. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülkeyi yöneten AKP ve MHP bloğu içerisinde olanlar derhal istifa etmelidir. Çünkü Türkiye kan ağlıyor. Türkiye her anlamda kriz ve kaos yaşıyor. Ekonomik kriz bugün her kesimi vurmuştur. Esnaf iş yerine kilit vurmak zorunda kalmıştır. Bugün insanlar hastaneye gidemiyor, insanlar test yaptıramıyor. Hasta olan bir yurttaş hastaneye gittiği zaman bir ilaç bile verilmeden evine gönderiliyor. Bu pandemi sürecini bile eline yüzüne bulaştıran ve bu süreçte başarılı olamayan halk sağlığını öncelemeyen bir yönetim ve anlayış var. Bu anlamda Türkiye toplumu kaderine terk edilmiştir.
Editör: Haber Merkezi