İSTANBUL - Ağır hastalıklarına rağmen cezaevinde 10 yıl kaldıktan sonra tahliye olan Abdullah İçli, devletin hasta tutuklulara yönelik özel politikasının olduğunu belirterek, “Davanın siyasi olduğunu gören doktor direk ‘Tamam bir şeyi yok’ diyordu” dedi.

Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) Patnos Meclis Üyesi iken 2011 yılında “KCK” adı altında yapılan operasyon kapsamında tutuklanan ve 3 Temmuz 2021 tarihinde tahliye edilen Abdullah İçli (68), cezaevinde kaldığı 10 yıllık süreci hastalıklarla boğuşarak geçirdi. İçli, yaşadığı süreci ve hasta tutukluların sorunları anlattı. Tutuklandığı 2011 yılında ilk olarak Erzurum H tipi Cezaevine götürülen İçli, tutukluluğunun 6’ncı ayında kalp krizi geçirdi. Birçok hastalıkları olan İçli, cezaevinde kaldığı sürede sağlık durumunun daha da kötüye gittiğini aktardı. Sağlık durumunun kötü olmasına rağmen tahliyesinin engellendiğini belirten İçli, “Kalp krizi geçirdikten sonra direk bypass ameliyatına kaldırıldım. 7 gün yoğum bakımda kaldıktan sonra tekrardan cezaevine götürüldüm. Benim doktorum sağlık sorunlarım gereği cezaevinde kalamayacağıma dair rapor yazdı. Avukatım ise bu raporu savcılığa iletti. Kalp krizi geçirdikten 10 gün sonra savcılık tarafından denetimli serbestlikle tahliye edildim” dedi.

HASTANEDE GÖZALTI 

Tahliyesinin üzerinden 24 gün geçtikten sonra Ağrı Patnos Adliyesi’nde duruşmasının görüldüğünü belirten İçli, o sırada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle İstanbul’da olduğunu ve duruşmaya katılmadığını ifade etti. Görülen duruşmasında mahkemenin tekrar tutuklama kararı verdiğini belirten İçli, “Ama o zaman benim akciğer rahatsızlığım vardı. İstanbul’da özel hastanede tedavi görüyordum ve bu tedavinin devam etmesi gerekiyordu. Aradan çok geçmeden İstanbul’da ikinci kalp krizi geçirdim ve hastaneye kaldırıldım. Hastanede beni gözaltına aldılar” diye anlattı.

GÜNDE 18 KUTU İLAÇ 

Gözaltına alındıktan sonra kısa bir süre Maltepe L Tipi Cezaevi'nde kaldığını paylaşan İçli, sonrasında Ümraniye Cezaevine götürüldüğünü söyledi. İçli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ümraniye Cezaevi'nde 7 yıl kaldım. Beni hastalıklarımdan dolayı zaman zaman hastaneye kaldırdılar. Bu cezaevinde 3 kez anjiyo ameliyatı geçirdim. Benim cezaevinde hastalıklarım fazlalaştı. O süreçte bir böbreğimin alınması gerekiyordu. Gözümden ameliyat olmam gerekiyordu ama doktorlar pandemi nedeniyle olmama izin vermedi. 4 tane ağır hastalığım vardı. Günde 18 kutu ilaç kullanıyordum.”

DOKTORLAR İLGİLENMİYOR

Cezaevinde kendisiyle beraber diğer hasta tutukluların da sorunlar yaşadığını belirten İçli, “Benim gibi kalp ve böbrek ameliyatı olan arkadaşlar da vardı. Cezaevinde doktor kontrolüne gittiğimiz zaman bizimle ilgilenmiyorlardı. Davanın siyasi olduğunu gören doktor direk ‘Tamam bir şeyi yok’ diyordu. Türkiye’deki bütün cezaevlerinde özellikle siyasi tutukluların üzerinde geliştirilen bir politika var. Bizim üzerimize verilen kararlar siyasidir” ifadelerini kullandı.

‘PİŞMANLIK’ DAYATMASI

Tutukluluğunun son süreçlerinde kendisinde “pişmanlık” dayatılmasına maruz kaldığını belirten İçli, “Tutukluların cezasının son bir yılında ceza adli kontrole dönüşür ve geriye kalan zamanı belirli zamanlarda karakola giderek imza atar. Ben de bu hakkımı kullanmak istediğimi söyledim ama buna izin vermediler. Yalnızca bu hakkı ‘siyasi koğuştan çıkıp, adli koğuşa geçmek’ ve ‘pişmanım’ demem şartı ile verileceğini söylediler. Onca senedir pişmanım demedim bu saatten sonra mı diyeceğim. Bu tamamen idarenin keyfi durumuyla alakalı bir durumdur. Buna karşı bizler karşılık verdiğimizde Adalet Bakanlığı’ndan gelen bir genelge gösteriyorlardı. Bu onur ve iradeyi kırmaya dönük bir uygulamadır” diye aktardı.

ÖLÜM EŞİĞİNDE TAHLİYE 

Cezaevlerinde hasta tutukluların yaşamını yitirdiğini ve hak ihlallerinin devam ettiğini belirten İçli, “Diğer cezaevlerindeki arkadaşlarla mektuplaşmalarımızda sağlıklarının çok kötü olduğu, ilaç ve sağlığa erişim gibi temel ihtiyaçların karşılanmadığını söylüyorlardı. Mesela ben kendi ilçemdeki cezaevine gitmek için bir sevk yazdım ve orada bulunan arkadaşlara bunu söyledim. Bana ‘Aman aman sen buraya gelme. Senin her hafta hastaneye gittiğini biliyoruz. Buraya gelirsen hastaneye gidemezsin. Götürmezler’ dediler. Cezaevleri yönetimlerinin hasta tutuklulara özgü politikaları var. Hasta tutukluları tedavisine bile izin vermeyen cezaevleri yönetimi, hasta tutukluları ölümün eşiğine gelince kadar serbest bırakmıyor. Tutuklunun öleceğini anladığı an serbest bırakıyor” dedi.

Yaşamasının nedenini cezaevindeki arkadaşlarına bağlayan İçli, “Çünkü benimle ilgileniyorlardı, ruhen de, fiziken de güçlü durmamı sağlıyorlardı” diye belirtti.  

Editör: Haber Merkezi