ANKARA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor, 40 yıldır bir sorun neden çözülmez? 40 yıldır siyasi otorite Kürt sorununu çözmedi. Bu sorunu demokratik standartlar içinde, Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum” dedi.
MA'nın haberine göre; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 800’üncü haftada müdahale edilen Cumartesi Anneleri’ne değinen Kılıçdaroğlu, “800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğunda bazıları 13, 20, 30 yaşlarındaydı. Onların evlatları nerede kayboldu. Güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındılar, tutuklandılar. Bir süre sonra haber alınamadı. 800 haftadır anneler Galatasaray'a gidip bir karanfil bırakmaya gittiler. Evlatlarımızın bari mezarını söyleyin diyor anneler. Bir karanfil bırakmalarını çok gördüler. O annelerin sesini duymayanlara ben insan demem. Cumartesi Anneleri'nin sesini duymak zorundayız. Diyarbakır Anneleri de mübarek annelerdir, onların da evlatları var. O evlatlarının terör örgütlerine gitmesini kim sağladı? Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz. Anneyi bizi yetiştiren bir insan olarak değerlendiriyoruz. Devleti yönetenlerin annelerin sesini dinlememesi kadar acı bir şey yoktur. Bir ayıbı dünya görmesin diye Cumartesi Anneleri'ne izin vermiyorlar” dedi.


KAVALA 1001 GÜNDÜR CEZAEVİNDE


İş İnsanı Osman Kavala’nın 1001 gündür cezaevinde olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Üç kez mahkemeden beraat etti. Her tahliyeden sonra tutuklandı. Devlete yakışmaz bu. Aynı dosyadan yeni bir suç uyduruyorsanız siz Osman Kavala'dan intikam alıyorsunuz. Tıpkı Selahattin Bey gibi. Kalemi satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez” diye belirtti.


CHP’nin 37’nci Kurultay’ını gerçekleştirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “İkinci Yüzyıl Çağrı Beyannamesi”ni açıkladıklarını belirterek, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına giderken neyi vaat etmeliyiz? Bunları düşündük. İşsizliği, yoksulluğu yenmek zorundayız.  Yolsuzlukla mücadele etmeliyiz. Bunları kimlerle ve nasıl yapacağız? Bunları dostlarımızla gerçekleştireceğiz, biz bunu söyleyince havuz medyasında titreme oldu. Bizim ortaya koyduğumuz 13 maddeye 'evet' diyen herkes bizim dostumuzdur” dedi.


DEMOKRATİK ANAYASA


Yeni bir demokratik herkesin bir araya gelerek oluşturacağı bir anayasa yapacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Bu anayasada cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Adına cumhurbaşkanı diyorsak 83 milyonun cumhurbaşkanı olacak, herkese eşit mesafede olacak. Bir partinin genel başkanı hâkim tayin etmez. TBMM'de öyle gece yarısı kanunları olmayacak, milletin çıkarı neyi gerektiriyorsa onlar görüşecek.”


KÜRT SORUNU


İkinci hedeflerinin toplumsal huzur ve barış olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor, 40 yıldır bir sorun neden çözülmez? 40 yıldır siyasi otorite Kürt sorununu çözmedi. Batı'nın egemen güçleri Türkiye'nin aleyhine kullanıyor. Sorumlusu bugüne kadar iktidar olup bunu çözmeyendir.  Ben genel başkan olarak bu sorunu demokratik standartlar içinde, Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. Biz bu memlekete barışı ve huzuru getireceğiz. Her vatandaş huzur içinde yaşayacak.”


AKP SEÇMENİNE SESLENDİ


Kılıçdaroğlu, AKP’ye oy verenlere seslenerek, şöyle devam etti: “Özellikle AK Parti'ye oy veren kardeşlerimizin sorgulama yapması gerekiyor. İşi ehline vermek insaniyet meselesi midir? Neden işi ehline vermiyorsun? İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor. Önce eğitim olması lazım, tıp fakültesinden mezun olanı cerrah yapmıyorlar hemen. Siz ehline teslim etmezseniz bu iş nereye gidecek? İşi ehline teslim etmek, devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlamaktır. Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır, oturduğu makamı vatandaşa işkence etme makamı olarak kullanamaz o makamı. O makamın bir sorumluluğu vardır.”


DİYANET


Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı şu sözlerle eleştirdi: “Tarihi bilmeden belli koltuklara oturursanız, kendi tarihinizi reddedip gerçek tarih gibi bulunduğunuz koltukta ifade ederseniz siz o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksanız öyle bir konuşma yapacaksınız ki haddinizi aştığını bileceksiniz ve geri almak için çaba harcayacaksınız, bu o koltuğun hakkını veremiyorsun, liyakatli değilsin demektir. O kişi bilmeli Mustafa Kemal ve arkadaşları olmasaydı bugün o camilerin hiçbirisinde 5 vakit ezan okunmazdı. O koltuğa oturduysanız tarihi bileceksiniz. Tarih bilmeyen, rivayetlerle profesör ünvanı alıp belli koltuklara oturan kişilerin Türkiye'ye  ihanet ettiklerini bilmeliyiz. Siz kalkıyorsunuz, bir kişiyi asla yakışmayacak, bir din insanına yakışmayacak, 'lanet' sözcüğü kullanılır mı? 'Lanet' sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir, onu da söylesin. Ona rağmen bir din insanı kullanmamalıydı.”
Editör: Haber Merkezi