ANKARA - CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, kamudaki ihraçların 16 Nisan referandumu, 24 Haziran ve 31 Mart seçimleri ile ilgili olduğunu söyleyerek “Geri kalan yüzde 50 ne kadar düşmanlaştırılsa da yok edilemedi. Bu onlarda bir korku bizde ise umut yaratıyor” dedi.


Aralarında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen 10 milletvekili, akademisyen, hukukçuların da olduğu  OHAL Hak İhlalleri Platformu, “OHAL’de Hak İhlalleri, KHK’lanan Yaşamlardan Geleceğe Bakmak” başlığıyla Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde panel düzenledi. OHAL’de yaşanan hak ihlallerini konu alan panele, KHK ile işlerinden edilen akademisyen, hukukçu ve siyasetçiler konuşmacı olarak katıldı.


Barış akademisyeni Necla Kurul, OHAL ilanından sonra çıkarılan KHK’lerle sivil bir darbe yaşandığını belirterek, “Kararnamelerle yüzbinlerce insanın işinden atıldığı, sosyal, ekonomik yaşamdan atıldığı, eve kapandığı hatta yurt dışına çıkma yasağı konulduğu bir dönemi yaşadık. Bu dönem bitti mi sorusu bizim için önemli. Aslında OHAL’in adı kalktı ama uygulamaları hala devam ediyor. OHAL’den geriye kalan kalıntılardan biri OHAL Komisyonu. Hepimizin umutla beklediği, adaleti sağlayacak bir kurum olarak görmek istediğimiz bu kurumun yeterince adalet üretmediği, hatta fiili ceza veren bir kurum haline dönüştüğünü de kaygıyla izlemekteyiz. Demek ki politik bir şeyle karşı karşıyayız.  Bir politik olgu var ve bunun bizler açısından ciddi iktisadi, psikolojik, sosyal tecrit ve yalnız bırakılma açısından sosyolojik sonuçları var, kültürel hayattan yoksun olma bakımından sonuçları var” ifadelerini kullandı.


‘KEDERİMİZİ YANIMIZA ALIP SEVİNCİ ÖRMENİN ZAMANI’


Kurul, yaşanan bu mağduriyetler karşısında bir araya gelmenin önemine değinerek, “Bize dışarıdan uygulanan şiddetin karşısında bir şey yapacak gücümüz olmadığından, kurucu bir politik alanı inşa edemediğimizde bu şiddetin kendimize döndüğünü her gün hissetmiyor muyuz? Bu şiddeti bertaraf etmek ya da bunun karşısında yeniden sevinci örmek için yapmamız gereken şey nedir diye uzun zamandır hepimiz düşünüyoruz. Bu düşüncelerimizden ortaya çıkan sonuç yeniden bir araya gelmek, yan yana durmak ve geleceğin Türkiye’sinde kimsenin korkmadığı, mağdur edilmediği, kendisini ifade edebildiği, bir özne olarak yola çıkabilmek. O yüzden kederimizi yanımıza alarak sevinci örmek zamanı ki bunun mümkün olan yanı da kendi varlığımızı ortaya koymaktır. Bu da bir araya gelmeyi gerektirir” şeklinde konuştu.


‘TBB TARİHSEL SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ’


CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, OHAL’i kanunlaştıran KHK’lerin bir hukukçu açısından sadece sayı olarak yasa, içerik olarak ise bir yasa olmadığını belirtti. Dönemin son Başbakanı olan Binali Yıldırım’ın ihraçlar için, “kurunun yanında yaş da yanar” sözünün bir itiraf olduğu hatırlatmasında bulunan  Kaboğlu, “Hukukçu olarak adil yargılanma hakkı açısından bu söz şu bakımdan kesinlikle hukuken telaffuz edilmeyecek bir sözdür. Çünkü hukukta kuru da olsa yakılmaz. Yakma deyimi hukukun deyimi değildir. Yakmayacaksınız, yargılayacaksınız. Adil yargılama hakkının var oluş nedeni zaten budur. Adil yargılama hakkı hukuk devleti olmanın asgari koşuludur. Adil yargılama hakkının bu süreçte nasıl zedelendiğini gördük. Maalesef Türkiye Barolar Birliği OHAL’de adil yargılama hakkı ihlallerini bir tematik rapor hazırlama görevini yerine getirememiştir. Oysa bu tarihsel sorumluluktur. Ama bu olmadı”  şeklinde konuştu.


‘BU SİYASAL DENGEYİ DEĞİŞTİREMEZSEK HUKUKEN YOL ALAMAYIZ’


İhraçların politik bir sorun olduğunu belirten Kaboğlu, bu konunun 16 Nisan referandumu, 24 Haziran seçimleri ile 31 Mart’ta yapılacak seçimlerle bağlantılı olduğunu söyledi. Kaboğlu, şöyle devam etti: “Çünkü 16 Nisan referandumundan 6 ay önce iktidar müttefiki dedi ki ‘Ya anayasayı değiştirirsiniz ya da cumhurbaşkanı anayasaya uysun’ dedi. 16 Nisan anayasası yürürlüktedir ama meşru değildir. 16 Nisan referandumu,  24 Haziran, 31 Mart bağlamında bu ihraçlar siyasaldır. Çünkü bu siyasal dengeyi değiştiremediğimiz sürece hukuken yol almamız çok zordur. Siyaset hukuk diyalektiğinin bu kadar iç içe olduğu bir dönem görülmemiştir. Bahçeli, 31 Mart seçimleri için ‘ Eğer biz kazanamazsak bizim kurduğumuz sistemin meşruluğu tartışılır’ dedi. Biz zaten bu sistemin meşru olmadığını söylüyoruz. Ama demek ki kuşku duyuyor bundan. Bu bakımından 31 Mart seçimlerinin sonuçları yüzde 50’nin dağılım için önemlidir. Bunca hukuksuzluğa, mağduriyete rağmen yüzde 50 dengesi değişmedi. Geri kalan yüzde 50 ne kadar düşmanlaştırılsa da yok edilmedi. Bu onlarda bir korku yaratıyor. Bizde ise umut yaratıyor. Çünkü biz haklıyız ve bu haklılık bize güç veriyor. Güçsüzlerin gücünü fark etmesi çok önemli.”


‘OHAL KOMİSYONU BAŞVURULARIN YÜZDE 70’İNİ BİTİRMELİYDİ’


HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, OHAL’de gerçekleşen ihraçların bir buçuk milyon kişiyi etkilediğini, şuanda da tüm toplumu etkilediğini söyledi. Gergerlioğlu, “Artık KHK’li olmanıza gerek yok. OHAL’de yaşıyorsanız potansiyel bir KHK’lisiniz. Darbe girişimi sonrası fatura yüzbinlere kesildi.  6 ay boyunca KHK’liler yasal yollara başvurdu. AİHM’e 25 bin başvuru gitti ve AİHM de bu dosyaları reddetti. Önümüze OHAL Komisyonu denilen bir şey çıktı. Çok ağır kanlı bir şekilde ilerliyor. İlk sonuçları vermeye başladığında da büyük hayal kırıklığı yaşattı.  İdarecilerin insafı altında görevini yapan, aksi bir karar aldığında görevinden edileceğini bilen komisyon görevlileri çok kötü bir performans sergiledi. Bugün başvuru dosyalarının yüzde 70’inin bitirilmesi gerekiyordu ama yüzde 40’ını bitirdi” dedi.


‘TOPLUMU ÇÜRÜTÜYOR’


Gergerlioğlu, ihraçların sonuçlarının toplumsallaştığına dikkat çekerek, OHAL’in ikinci yılına dair yaptıkları çalışmanın sonuçlarına değindi. Gergerlioğlu şöyle devam etti: “Türkiye böyle bir gidişatı kaldıramaz. Bunun böyle gitmemesini de sağlayacak olan bizleriz. Bu felaketi biz dünyada ve Türkiye’de duyurmaya çalışıyoruz. KHK’liler çok az ses çıkardı çünkü şeytanlaştırıldı. Oysa daha çok ses çıkarmak gerekiyor. Yürüttüğümüz bir çalışmada üç duruma dikkat çekmek istiyorum. Birincisi yaptığımız çalışmada, KHK’liler ihraç edildiğinde çok büyük bir şok yaşamış. ‘Devlet bana nasıl bunu yapar’ şoku yaşamış. Ardından çok büyük bir paranoyaya varan şüphe, güvensizlik, içine kapanma ve  üçüncü olarak da öğrenilmiş çaresizlik içine girmiş. OHAL’in ikinci yılında yüzde 14 civarında KHK’lilerin aklında intihar etme var.


Yüzlerce intihar girişimi var. 60 kişi intihar etti. İkinci yılda birinci yıldan farklı olarak artık olay KHK’liler ile sınırlı kalmamış, olay toplumsallaşmış. Sosyal olarak etkiliyor, aile faciaları yaşanıyor, çocuklarda ruhsal bozukluklar, kanser hastalıklarının çıkması, yüzde 50 KHK’li ihraç edildikten sonra anne babasının evine sığınmış. 21’inci yüzyılda bu insanlar tehcir edilmiş. OHAL KHK’lerinin etkileri dalga dalga yayılıyor ve toplumu çürütüyor.”


Panel soru cevap bölümüyle devam ediyor.
Editör: Haber Merkezi