Çantadan tavşan çıkarma dönemine geçildi! Müjde almak için cumayı bekliyor Türkiye! Acaba Erdoğan neyi müjdeleyecek! İşsizlik mi düşecek! Durmadan değer kaybeden TL’de bir değişim mi olacak! Dolar mı düşecek! Avro, TL karşısında pula mı döndü! İhracat mı patladı! Dış borç mu sıfırlandı? Yeni istihdam alanları mı açıldı, yeni üretim alanları mı belirlendi, on binlerce işçi iş başı mı yapacak! Enflasyon mu düşecek! İç borç mu sıfırlandı! Koronaya aşı mı bulundu! Asgari ücret hiç değilse açlık sınırının üzerine mi çıktı! Emekli maaşları mı yükseltildi! Türkiye demokratik bir anayasaya mı kavuşacak! Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik bir çözüm mü bulundu! Kadın cinayetlerini durduracak ağırlaştırılmış cezalar mı geliyor! Korunan tecavüzcüler bir bir tutuklanıp hapse atılacak ve yargılanıp hak ettikleri cezaya mu çarptırılacak? İstanbul Sözleşmesi’nin tüm yönleriyle uygulanması süreci mi başlatılacak! Eğitim ve sağlıktaki vahim sonuçlar ters yüz mü olacak! İflas etmiş tarım ve hayvancılık politikasında yeni bir dönem mi açılacak! Ya da iflas etmiş dış politikada farklı bir yol mu tercih edilecek! Ne olacak neyin müjdesi verilecek? Libya ve Suriye’de ne işimiz var deyip öz eleştiri mi yapacaklar! Yoksa hak hukuk, adalet dönemine mi geçiliyor. Tek adam yönetiminin iflası mı açıklanacak? Ölüm orucundaki Avukatlar, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal derhal tahliye mi ediliyor.

 

Çantadan tavşan çıkarma dönemine geçildi! Müjde almak için cumayı bekliyor Türkiye!
Acaba Erdoğan neyi müjdeleyecek!
İşsizlik mi düşecek!
Durmadan değer kaybeden TL’de bir değişim mi olacak!
Dolar mı düşecek! Avro, TL karşısında pula mı döndü!
İhracat mı patladı!
Dış borç mu sıfırlandı?
Yeni istihdam alanları mı açıldı, yeni üretim alanları mı belirlendi, on binlerce işçi iş başı mı yapacak!
Enflasyon mu düşecek!
İç borç mu sıfırlandı!
Koronaya aşı mı bulundu!
Asgari ücret hiç değilse açlık sınırının üzerine mi çıktı!
Emekli maaşları mı yükseltildi!
Türkiye demokratik bir anayasaya mı kavuşacak!
Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik bir çözüm mü bulundu!
Kadın cinayetlerini durduracak ağırlaştırılmış cezalar mı geliyor!
Korunan tecavüzcüler bir bir tutuklanıp hapse atılacak ve yargılanıp hak ettikleri cezaya mu çarptırılacak?
İstanbul Sözleşmesi’nin tüm yönleriyle uygulanması süreci mi başlatılacak!
Eğitim ve sağlıktaki vahim sonuçlar ters yüz mü olacak!
İflas etmiş tarım ve hayvancılık politikasında yeni bir dönem mi açılacak!
Ya da iflas etmiş dış politikada farklı bir yol mu tercih edilecek!
Ne olacak neyin müjdesi verilecek?
Libya ve Suriye’de ne işimiz var deyip öz eleştiri mi yapacaklar!
Yoksa hak hukuk, adalet dönemine mi geçiliyor.
Tek adam yönetiminin iflası mı açıklanacak?
Ölüm orucundaki Avukatlar, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal derhal tahliye mi ediliyor. Haksız ve hukuksuz yere hapse doldurulan gazeteciler, aydınlar, yazarlar, siyasetçiler mi salıverilecek…
Bunların hiçbirinin olmayacağını biliyoruz!
Peki ne müjdeleyecek AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Edoğan!
Gerçek şu ki Türkiye her geçen gün daha da yoksullaşan bir ülke. Erdoğan yönetimi altında her gün biraz daha borca batıyoruz. Yoksul hanelerin oranı artıyor. Dünya Bankasının yeni raporuna göre yoksulluk oranı yüzde 10.4’ten yüzde 14.4’e sıçradı. Yani 1.4 milyon kişi yoksullar kervanına katıldı. Üstelik yüzde 23’ü herhangi bir sosyal yardıma ulaşmamaktadır. Dünya Bankasının Türkiye ağustos raporu durumun vahametini ortaya koyuyor.
Ama Türkiye Erdoğan’ın cuma müjdesini bekliyor!
Raporda, Türkiye ekonomisinin yüzde 3.8 oranında daralacağı tespiti var. Bu yıl için yüzde 4.2’lik küçülmeyi öngören kuruluşlar var. 2017 ile kıyaslamaların tümünde gerileyen kötüleşen koşullar içinde bir Türkiye gerçeği, cuma müjdeleriyle, Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla, dinle, milliyetçi söylemle aşılması nasıl mümkün olacak!
İşsizlik sorunu yeni kapsamlı bir bunalımın hazırlayıcısı durumunda. Ekonomik kriz giderek derinleşiyor.
Keşke müjdeyi vermeden önce bu rapordan söz etseler. Maliye Bakanı Albayrak Türkiye’nin dolar borcundan söz etse… TL’nin neden sürekli değer kaybettiğini açıklayabilse…
Zira Dünya Bankası raporu hiç de tozpembe bir tablo çizmiyor. Türkiye’nin geleceğine ilişkin ortaya konulan veriler, giderek daralan, giderek yoksullaşan, işsizliğin arttığı bir Türkiye’dir AKP’nin 18 yıldır yönettiği.
Bu durumda “Madem güzel bir haber vereceksin neden cumayı bekliyorsun?” diye bir soru boşunadır. Belli ki cuma üzerinden bir manipülasyon var. Hesap öyle. Bir süredir Ayasofya, hilafet ve bu eksende süren bir çalışma var ve mesajlarda din ve milliyetçilik argümanları üzerinden veriliyor.
Bu özel bir tercih. Ta başında böyle tasarlanmış… Hem müjde hem cuma…
Müjde verecek ama cuma gününü bekleyin!
Kalyon Holdingin ceosu olsa bu kadarını düşünmez.
İşin aslı; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan oldukça zorda. O da zorda olduğunun farkında. Onun içindir ki gündemde kalmak, dikkat çekmek, hâlâ bir şeyler yapıyormuş imajı yaratmak istiyor. Oysa AKP ve Erdoğan politikaları artık bitti tükendi.
AKP iflas etmiş bir partidir artık.
Erdoğan, tek adam olarak partiyi yönetiyor. Partinin hiçbir hükmü kalmadı. Ne kolektif akıl ne kolektif çalışma var. Bir burjuva düzen partisinde olması gereken hiçbir norm ve kural işlemiyor Erdoğan’ın partisinde. Her şey Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkacak söze kalmış. Kimse bir şey söylemiyor, söyleyemiyor. Ne bakanların ne milletvekillerinin bir hükmü var saray rejiminde.
Müjde ne? Karadeniz'de doğalgaz-petrol bulunduğu mu müjdelenecek!
Yeni bir umut mu yayılacak…
Ne yaparsa yapsın, bu sömürü ve yağma iktidarı artık tükenişe geçmiştir ve Türkiye halkları yeni bir arayış içine girmiş bulunmaktadır.
Bize gerekli olan geniş demokratik bir cephe…
Demokratik bir Türkiye için güçleri birleştirme vaktidir…

Bu yazı yazıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz açıklama yapmamıştı.