İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Cumartesi Annelerinin, kaybedilen çocuklarını arama mücadelesi çeyrek asırdır devam ediyor. 25 yıldır soluksuzca, pes etmeden çocuklarını bulmanın umudunu bir an olsun yitirmeden mücadelelerini sürdürüyorlar.


JİNNEWS'ten Safiye Alağaş'ın haberine göre;17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası nedeniyle her yıl insan hakları aktivistleri, kayıp yakınları tarafından çeşitli etkinlikler düzenlenerek hem yaşamını yitirenler anılıyor hem de duyarlılık oluşturuluyor. Kayıpların bulunması için soluksuz bir mücadele veren Cumartesi Anneleri de 25 yıldır adalet arayışını sürdürüyor.


Cumartesi Anneleri’nin kayıplarını arama mücadelesi 1995 yılında Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası’nda başladı ve çeyrek asırdır sürüyor. Bu süre içinde değişen iktidarlar ise Cumartesi Anneleri’nin sesini duymazlıktan gelmeye devam ediyor. Yıllarca tüm baskılara rağmen meydanları bırakmayan Cumartesi Anneleri’nin eylemi kamuoyunda büyük bir destek bularak zaman zaman şiirlere, şarkılara, türkülere ilham kaynağı oldu.


 Devlet politikası olarak gözaltında kayıp ettirme


Türkiye’de gözaltında kaybetme politikası 12 Eylül 1980 darbesinden sonra gelişti. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) kayıtlarına göre, 12 Eylül askeri darbe döneminde 15 kişi gözaltında kaybedildi. 12 Eylül’ün hemen akabinde 13 Eylül’de Kars’ta Cemil Kırbayır gözaltına alındı ve kaybedildi. Ardından 18 Eylül’de Bingöl’de bir kayıp yaşandı ve Kasım ayında İstanbul’da Hayrettin Eren kaybedildi. Toplamda 15 kişi gözaltında kaybedilmiş oldu. Ancak gözaltında kaybetme politikasının sistematikleşmesi, sistematik bir devlet politikası haline gelmesi 1990’lı yıllara tekabül ediyor. 1990’lı yıllarda gözaltında kaybetme, muhalifleri ortadan kaldırmak için ve topluma korku yaymak için bir devlet politikası olarak kullanıldı. 1990’lı yıllarda öyle bir hale geldi ki artık kadın, çocuk, yaşlı hiçbir ayırım gözetilmeden insanlar gözaltında kaybedilmeye başlandı. Kaybedilenlerin arasında 3 yaşından 90 yaşına kadar insanlar vardı.


Kayıplarına mezarına ulaşıldı


Gözaltında kaybetmenin artık sistematik bir devlet politikası olması nedeniyle İHD, 1992 yılında “Kayıplar son bulsun” diye bir kampanya düzenledi. 1995 yılında Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç İstanbul’da kaybedildi. Çok uzun bir mücadelenin sonunda 58 gün sonra Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmiş bedenleriyle karşılaşıldı. O zamana kadar gözaltına alındığı inkar edilen ve kaybedilen insanların bedenine ilk kez ulaşılmış oldu.


İHD’nin 1995 yılında “Kayıplar son bulsun” kampanyası, Cumartesi Anneleri ile birlikte ikinci kez düzenlendi. Mücadele ülke çapında yankı uyandıran bir harekete dönüştü. İlk kez 27 Mayıs'ta Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapan 15-20 kişilik grup zamanla çığ gibi büyüdü.


BM’den zorla kayıp edilmeye karşı herkesin korunması


Cumartesi Anneleri hala mücadelelerini sürdürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi (Zorla Kaybedilme Sözleşmesi) 2007'de kabul ederek, 2010 yılında yürürlüğe soktu. BM Genel Kurulu'nun ilk olarak 1992 yılında kabul ettiği “Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildirisi” zorla kaybedilmeyi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul ediyor.


1999’da ara verilmişti


Cumartesi Anneleri 1999 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle birlikte toplumda yaşanan siyasi politik gerilim nedeniyle karar alarak eylemlerine bir süre ara verdiklerini açıkladı. Uzun bir aranın ardından anneler, 30 Ocak 2009 yılında Galatasaray Meydanı’nda adalet arayışına kaldıkları yerden devam etti. 2018 yılında eylemlerinin 700’cü haftasında polis eyleme müdahale ederek Cumartesi Anneleri’ni gözaltına almıştı. Ardından Cumartesi Anneleri ile özdeşleşen Galatasaray Meydanı ablukaya alınarak orada herhangi bir açıklama yapılmasına izin verilmedi. Kayıplarını aramaktan vazgeçmeyen anneler Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek için her hafta İHD İstanbul Şubesi’nde bir araya geliyor, polisin ablukası ve engellemesi nedeniyle İHD önünde kayıpların akıbetini soruyor. Cumartesi Anneleri, koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 8 haftadır eylemlerini sosyal medya üzerinden sürdürüyor.


Ahmet Kaya kayıpların, Sezen Aksu annelerin sesi oldu


Sanatçı Ahmet Kaya’nın 1995 yılında yaptığı “Beni Bul Anne” şarkısı, kayıpları için en fazla söylenen şarkılardan biri oldu. Ahmet Kaya’dan sonra birçok sanatçı şarkıyı yeniden yorumlayarak söyledi. Ahmet Kaya kayıpların sesi olurken, Sezen Aksu annelerin çığlığı olarak karşımıza çıkıyor. 1996 yılında Cumartesi Anneleri'ne destek amacıyla 2 şarkıdan oluşan “Cumartesi Türküsü” adıyla bir albüm hazırladı ve albüm satışa çıkartılmadı. Aktüel dergisinin 5. yıl kutlaması için tasarlanmıştı. Derginin 5. yıl kapağında Sezen Aksu’un fotoğrafı ile birlikte “Ben de Cumartesi Annesiyim” kapağıyla çıktı.


Grup Bandista, 2009 yılında “Benim Annem Cumartesi” şarkısıyla ile annelere ses olmaya çalıştı.


Şarkılarla birlikte birçok sanatçı Cumartesi Anneleri için şiirler kaleme aldı.
Editör: Haber Merkezi