Yıllardır işitiriz şu kalıbı: “Ne yaparsak yapalım, ne söylersek söyleyelim;bu millet bize oy vermez, vermiyor.” Bir tür “öğrenilmiş çaresizlik” halini yansıtır bu saptama; diğer yandan, evet, asla oy vermeyecek seçmenler hep oldu; olacak da.
Ancak 31 Mart ve elbette devamında 23 Haziran seçiminin, yerel seçim olmanın ötesinde, “bu millet bize oy vermez” yerleşik algısını kıran keskin bir niteliği var. Bugün buna bakalım.
Tunç Soyer, 2009’da Seferihisar’a yüzde 44 oyla belediye başkanı seçildi.Belediyeyi ANAP’tan aldı. 5 yıl çalıştı; ilçeden modelini görünür kıldı; sonraki seçimde, yani 2014’te oylarını yüzde 52’ye ulaştırdı. Yereldeki başarısı duyuldu; İzmir büyükşehir adayı yapıldı 31 Mart’ta. Ve oyların yüzde 58’ini alarak seçildi. İlçeden yükseldi, sınanarak geldi.
Mansur Yavaş, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde MHP’den belediye başkanıseçilmişti. 10 yıl boyunca Beypazarı’nın adını duyurdu; Ankara genelinde bilinir bir isme dönüştü kendisi de. Önce MHP’den, ardından da son iki dönemde CHP’den büyükşehir adayı oldu. Ve 31 Mart’ta yüzde 51 oy ile kazandı Ankara’yı. 25 yıllık bir yerel iktidara son verdi. İlçeden, sınanarakgeldi.
İstanbul’da Beylikdüzü Belediyesi AKP’deydi. Ekrem İmamoğlu 2014’te CHP’nin Beylikdüzü adayı oldu; yüzde 51’le kazandı. İlçedeki birleştirici stratejisi görülmeye, duyulmaya başlandı. Bunun üzerine 31 Mart’ta muhalefetin İstanbul büyükşehir adayı oldu; kazandı, kabul etmediler; bu sefer 23 Haziran’da yüzde 54’le, 9 puan farkla kazandı. O da Yavaş gibi 25 yıllık bir yerel iktidara son verdi. Dahası mı? İmamoğlu, Beylikdüzü’nde 2014’te yüzde 51 ile kazanmıştı; 23 Haziran tekrar seçiminde aynı ilçede yüzde 62’lik oy oranına ulaştı. İlçeden yükseldi, sınanarak geldi.
Adana’ya bakalım. Zeydan Karalar 2014’te CHP’nin Seyhan adayı oldu;yüzde 32’lik halk desteğiyle belediyeyi AKP’den aldı. 5 yıl çalıştı; büyükşehir hedefiyle bütün Adana’ya, özellikle kırsala ulaşmaya uğraştı. 2019’da CHP’nin/ muhalefet güçlerinin Adana büyükşehir adayı oldu. 2014’te CHP’nin Adana büyükşehir oyu yüzde 25’ti; Karalar, yüzde 54’le başkan seçildi, belediyeyi MHP’den aldı. 5 yılın sonunda Seyhan’da CHP oyu yüzde 32’den yüzde 58’e yükseldi. İlçeden, sınanarak geldi.
Ya Bursa? Evet, Mustafa Bozbey az farkla başkanlığı kaybetti. Ama oy artışı çok şey anlatıyor. Bozbey Nilüfer ilçesinde belediyeyi ANAP’tan almıştı. Yüzde 30’la seçildi önce; çalıştı, milletin sezgi gözlerinde sınandı ve 2014’te Nilüfer’deki oyu yüzde 55’e çıktı. Başarısı görüldü; muhalefetin büyükşehir adayı oldu 31 Mart’ta. 2014’te Bursa’da yüzde 29 oy alan CHP oyunu yüzde 47’ye çıkardı. Yarattığı rüzgârla Nilüfer’de partisinin oyu yüzde 62’yi aştı. Yani kazandığı ilk seçimden bu yana iki kat artış. Sihirli değnek mi değdi?
Antalya’ya bakalım bir de. Muhittin Böcek, Konyaaltı ilçesinin belediye başkanıydı. 1999’da ANAP’tan yüzde 27 oyla seçilmişti; sonra CHP’ye geçti. 2014 seçimlerinde CHP adayı olarak yüzde 59 oranında destek gördü seçmenden. 31 Mart’ta muhalefetin Antalya büyükşehir adayı yapıldı bu kez. Yüzde 51’le kazandı; partisinin oyunu 16 puan artırdı. Büyükşehirbelediyesini AKP’den aldı; onun etkisiyle Konyaaltı ilçesinde CHP oyuyüzde 67’ye çıktı. Lafla, konuşarak mı oldu?


Başka örnekler
Eskişehir’de Büyükerşen hoca, Hatay’da Lütfü Savaş, Çanakkale’de Ülgür Gökhan... Yerelde partilerinin oy tabanını genişlettiler hep. Aynı şekilde Burdur’da Ali Orkun Ercengiz 2014’te belediyeyi AKP’den yüzde 44’le aldı; 31 Mart’ta oylarını 9 puan yükseltip yeniden kazandı mesela. “Bu millet bize oy vermez” dese, çalışmasa başarabilir miydi?
Aydın’a bakalım son olarak. Menderes’in memleketine, bir dönem Demokrat Parti’nin kalesi olan Aydın’a. Özlem Çerçioğlu 2009’da yüzde 26’lık seçmen desteğiyle AKP’den aldı Aydın Büyükşehir Belediyesi’ni. 2014’te partisinin oyunu yüzde 44’e çıkardı; 31 Mart 2019’da muhalefetin adayı olarak yüzde 54’e ulaştı. “Oy vermezler” denilen DP kalesinde 10 yılda CHP oyu iki kattan fazla arttı. Denenmeden, görülmeden olur muydu?
Yeni seçilenlerin ortak özellikleri nedir peki? Çoğu önce bir ilçede belediye başkanlığı yapmış. Kendisini sevdirmiş; adını duyurmuş, denenmiş. Konuşmak yerine iş üretmiş. Küçük bir ilçede bile bir başarı hikâyesi varsa, o hikâye kulaktan kulağa yayılıyor. Demek ki “bu millet bize oy vermez” saptaması, bir şehir efsanesi. Artılar eksileri geçiyorsa bu millet hak da veriyor, oy da.
Bu tabloyu yeni seçilen belediye başkanları iyi okumalı. Çok çalışmak, halkınhayatına dokunmak; gerçek ve gündelik sorunları çözebildiğini kanıtlamak gerekiyor. Bunu yapmayanlar, “millet bize oy vermez” mazeretinin arkasında başarısızlığını gizler bu saatten sonra.
Editör: Haber Merkezi