Sevgili okurlarım geçen hafta yayımladığım “Beni affet oğlum 18 bin liram yoktu!” başlıklı yazımı defalarca paylaşıp beni havalara uçurmuşsunuz. Hepimize teşekkür ederim. Şimdi ben ne yazabilirim!. Cumhurbaşkanımıza oğlum “aptal olma” diye mektup yazan bir Amerikan Başkanı var. Amerikan Başkanı’nın bu aşağılayıcı sözlerine yanıt bile veremeyen, kuzu kuzu emredilen masaya oturan bir Cumhurbaşkanımız var. Süngüsü düşmüş yandaş basın hâlâ vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. Benim de aklıma sevgili mizah ustası, sadece mizah ustası mı en baba aktivist Aziz Nesin’in bir öyküsü geldi. Başlayalım, öykünün adını başlıkta verdim.
Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya pazara gidiyor. Yolda köyün çobanı Memet’e rastlamış. Memet yürüyerek gidiyor kasabaya. Ağa, Memet’i traktöre çağırmış. Bir süre sonra, ağanın aklına bir muzırlık gelmiş, biraz eğlence olur diye düşünerek traktörü durdurmuş ve Memet’e dönmüş. ‘Ula Memet’ demiş, ‘şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?’ (Malum, köylük yerde hayvan bokuna ‘mayıs’ da denir)
‘He gördüm ağam’ demiş Memet…
Ağa devam etmiş, ‘Ula Memet’ demiş, ‘şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm’..
Memet şaşırmış, afallamış. İçinden ‘yav’ demiş.‘ Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam, gözümü kapatıp yersem, bu traktörün sahibi olurum’ diye düşünerek ‘olur ağam, essah mı dediğin?’ diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yutmuş.
Ağanın maksadı aslında Memet’le dalga geçmekmiş. Ama olanı biteni görünce o da şaşırmış ve sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü Memet’e teslim etmiş. Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi Memet, ağayı da alıp köye doğru yol almışlar. Ama ağanın da canı sıkkın, Memet’in de. Ağanın canı sıkkın çünkü, biraz eğleneyim derken gül gibi traktörü çoban Memet’e kaptırmış; Memet’in canı sıkkın, çünkü mayısı yediği köyde duyulunca nasıl aşağılanacağını düşünmüş. Bu düşüncelerlegiderlerken, birden traktörü durdurmuş Memet, ağaya dönerek, ‘Ağam’ demiş, ‘bilirim ki senin de canın sıkkın benim de. Bak şu yolun kenarındaki mayısı görürsün, o mayısı yersen, traktörü geri sana veririm’ demiş. Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör, hemen atlamış yola ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı.
Sonra direksiyondan Memet kalkmış, ağa oturmuş.
Köye yaklaşırlarken ağa, Memet’e dönüp
‘Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?..’
‘Evet, senindi ağam’ demiş Memet…
Ağa devam etmiş ‘Kasabadan dönerken de benim değil mi?..’
Memet, ‘Senin ağam’ demiş…
‘Peki, o zaman Memet.. biz bu boku niye yedik?’ diye bitirmiş ağa…
Aziz Nesin’i saygılarımı sunarken, birkaç söz daha etmek istiyorum. Hep birlikte izlediğimiz tadı tuzu olmayan, sivillerin öldüğü, asker kaybının olduğu, sözüm ona bir savaş, pardon operasyon izledik. Bu arada Cumhurbaşkanımızın Amerika’daki mal varlığını öğrenemedik. Halk Bankası gizemini çözemedik. Ama oyun bitti, şimdi unuttuğumuz diğer işleri tek tek anımsayalım: Hayat pahalılığını, seçilenlerin yerine kayyım atanmasını, yüzlerce insanın terör suçuyla hapislere atılmasını, kadın ve çocuk cinayetlerini, doğalgaz, elektrik ve benzine yapılan zamları. Bu kış çetin geçecek, şimdiden belli oluyor. Benim aklım da tuhaf çalışıyor, bunca zaman sessiz kalan Rusya ve İran’ın tam da karakışta bize gelen doğalgazı çok değil, bir hafta kesse ne yaparız? Bildiğim kadarıyla donarız. Bu arada, fetih yapacağız derken, Akdeniz’de bulunan petrol üzerindeki haklarımızı da yitirmişiz. Ey savaş savaş diye çığlık atanlar! Şöyle bir ortaya çıkıp gerçek dolarlarınızı yakmaya başlayın! Sahtelerini değil. Hayvan terli yemezler!
Editör: Haber Merkezi