ŞIRNAK - Dawetî ve Tanîn’in gölgesinde kalan Roboskî’de “Bu dağ köyünde geçinebilmek için” çıktıkları yolda katledilen 35 kişi, adalet arayan gözleriyle bize bakıyor. 

Cudi, Gabar ve Namaz dağlarını takip edince, sizi Roboskî’ye götürüyor. 19’u çocuk 34 insanın birkaç litre mazot, çay, şeker ya da köylülerin deyimiyle, “Bu dağ köyünde geçinebilmek için” uykularını bölüp düştükleri yollarda savaş uçaklarının bombardımanıyla katledilmelerinin üzerinden 10 yıl geçti. Yas havasının bitmediği, adaletin uğramadığı Roboskî’de, 10 yılda çok şey değişti. 

Dawetî ve Tanîn, görkemiyle Roboskî ve bir Ermeni köyü olan Bêjûh’un etrafını saran iki dağ. Dağların altından bir de Ro çayı geçiyor. Köylüler de bu çayı “Roboskî çayı” olarak adlandırıyor. Öyle sınırlarla ayrılmış olsa bile, sınırın iki yakası da Heftanîn’den birkaç adım ötede. Kaç katliam gördü bu coğrafya Roboskî yaşanmadan önce. Hepsine de ilk önce bu coğrafyanın dağları, uçurumları ve nehirleri tanık oldu. Hala sarılmamış bir yaradır 1915. Urfa’nın Hilvan ilçesinde Hoşîn köyü ve Zinarê Gorniyê’de bir bir uçurumlardan Fırat suyuna atılan Ermenilerin yarasıdır. 1938 Dersim’de askerlerin eline geçmemek için dağlardan kendini bırakan kadınlar henüz unutulmadı. 1988’de Halepçe’de elma kokusu ile gelen ölümün ardından, 90’larda sokaklarda faili meçhuller, sonra “kötülüğün sıradanlaştığı” zamanlar… Ve failler, hiçbir su çıkaramadı ellerindeki kanı ve hala öyle, nerede olursa olsun, tanıyorsunuz onları. Kürdün varlığına tahammülsüzlüğünün bir başka yüzüydü Roboskî. Katliama Dawetî ve Tanîn’de tanık oldu. Ve katiller ellerindeki kanı yıkayamadı.

ADALET ARAYAN 34 GÖZ 

Roboskî’de kapısını çaldığınız her evde, katledilen 34 insanın fotoğrafından oluşan bir çerçeve asılı duruyor. Roboskî’de her evden adalet isteyen 34 göz bize bakıyor. 

KADINLAR HALA SİYAH GİYİYOR 

Katliamın ardından kalabalık ve görkemli düğünleriyle adından söz ettiren köyde, uzun yıllar çalgılı düğünler yapılmadı, evlilik kararı alan gençler sessiz sedasız evleniyor. Katledilenlerin yakınları ise yasın simgesi olan siyah elbiseleri değiştirmedi. Rengarenk ulusal kıyafetlerini yaktığını anlatan kadınlar, Roboskî’de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ifade ediyor. 

KATIR SIRTINDA TAŞINAN ÖLÜLER

34 insanla birlikte yaklaşık 50 katır da katledildi. Katırlar bu köyde köylünün çayını, mazotunu yüklediği bir binek hayvan olmaktan öteye bir anlam taşıyordu. Köylünün yol arkadaşı, can yoldaşı olan katırları da vurmuşlardı. Katliamda katırların parçalanmış bedenleri ile 34 insanın parçalanmış bedenleri birbirine karışmıştı, hiçbir yardım gelmeyince battaniyelere sarılı cenazeleri de katırlarla taşımışlardı köye ve o gün söylendi bu söz: Katır sırtında taşınan ölüleri unutursak kalbimiz kurusun.

Köylülerin hem geçim kaynağı hem yol arkadaşı olan katılara da tahammülsüzlük bitmedi. 34 kişiyle birlikte katledilen katırlar, 25 Mart 2015’te askerlerin “atış serbest” emriyle kurşunlanarak katledildi. Katırların katledilmesine dair görüntülere rağmen yapılan resmi açıklamalar katliamlar kadar dehşet vericiydi: Katırlar uçurumdan kendileri düştü!

ROBOSKÎ’DE ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

Sınır ticaretinin karakolun bilgisi dahilinde yapılmasına rağmen önce 34 kişi katledildi. Katledilenlerin yoldaşları olan katırların katledilmesiyle de köylülere gözdağı verildi. Yine de köylüler “Bu dağ köyünde geçinebilmek için” kaçağa gitmeye devam etti. 34 kişinin katledildiği 2011’den yıllar sonra bu kez katırların kurşuna dizilmesiyle verilmişti mesaj. Çok sürmedi, 30 Mayıs 2016’da kaçağa giden köylüler bu kez Gülyazı Alay Komutanlığı’ndan bombalandı. 16 yaşındaki Vedat Encü katledilmişti. 

35’e yükselmişti katledilenlerin sayısı. Yıllar geçti, adalet uğramadı bu topraklara, yargılanmadı failler… Ailelerin faillerin yargılanması için adalet talebi değişmese de Roboskî’de çok şey değişti. 

10 YILDIR YEMEK DAĞITIYOR

Anneler hala çocuklarının nüfus cüzdanını yanında taşıyor. Bu annelerden biri olan Nevzat Encü’nün annesi Nahide Encü, katliam günü aldı yanına oğlunun nüfus cüzdanını ve 10 yıldır “Oğlum cüzdanın gerçek sahibi olsaydı, o yolda katledilmezdi” diyor. Anne Encü, adalet arayışını sürdürdüğü 10 yılda, her Perşembe oğlu için yemek dağıtıyor. 

Annenin bir diğer oğlu Barış da katliamı protesto ettiği gerekçesiyle hakkında açılan dava kapsamında 3 yıldır tutuklu. Adalete olan inancını kaybetmeyen anne, “Erdoğan ve hükümeti düştüğünde, failler bulunacak, yargılanacak. İçimiz rahat, çünkü faillerin bir gün bulunacağına inanıyorum” diyerek, umutlu olduğunu dile getiriyor. 

BİTMEYEN ADALET ARAYIŞI 

Aileler, katliamdan sonra her Perşembe günü Adalet Nöbeti eylemine dönüştürdükleri mezarlık ziyaretlerini, engellemeler ve müdahalelere rağmen sürdürüyor. Mezarlıkta acıları tazelenen aileler, bir kez daha kucaklaşıyor. Adalet arayışlarını sürdüren aileler, hatırlamak için ise unutmanın gerektiğini belirterek, “Unutmadık ki hatırlayalım” diyor. 

MA / Arjin Dilek Öncel

Editör: Haber Merkezi