DİYARBAKIR - DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırılarını KDP’yi kullanarak sürdürdüğünü belirterek, “Türkiye’nin provokasyonlar dışında hiçbir argümanı kalmadı. Ama Kürt güçleri bu oyuna gelmeyecektir” dedi. 

Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik 23 Nisan’da başlatılan sınır ötesi operasyon, TSK’nin hava saldırılarıyla devam ediyor. TSK’nin takviyelere rağmen ilerleme sağlayamadığı operasyona, bu kez Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani’ye bağlı Zerewanî ve Gulan güçleri dahil edildi. TSK’nin hava bombardımanı yaptığı bölgelere karadan giren KDP özel birlikleri, HPG noktalarına saldırılar düzenliyor. KDP özel birliklerinin operasyona dahil olmasına büyük tepki gösteren Kürt kamuoyu, söz konusu durumu “ihanet” olarak nitelendirdi. 

LOZAN ANTLAŞMASI 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye ve Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik sınır ötesi adı altında art arda yaptığı operasyonların Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümüne hazırlık olduğunu, stratejik hamlelerle Lozan Antlaşması’nı güncellemek istendiğini söyledi. 

STRATEJİK İLİŞKİLER

Türkiye’nin KDP ile ilişkilerine dikkat çeken Bayındır, “Türkiye’nin KDP ile geliştirdiği ilişkiler, Lozan’ın güncellenmesi hedeflerini geliştirmek üzerine kurulu, yoksa Bölgesel Kürdistan Yönetimi’ni tanıyan, bu konuda diplomatik, siyasi ilişkiler geliştirilen bir gerçeklik söz konusu değil. Tamamıyla işgal ve ortaya çıkacak Kürt statüsünü parçalamaya dönük bir ilişki biçimidir. Kürt halkı bunu asla kabul etmiyor, sorunlu buluyor. Bu ilişkiler hem Kürt halkının kazanımlarını riske atıyor hem geleceğine zarar veriyor” dedi. 

‘TÜRKİYE KDP’Yİ KULLANIYOR’

AKP iktidarının Kürtlere yönelik saldırılarını KDP’yi kullanarak sürdürdüğünü belirten Bayındır, “Türkiye Güney Kürdistan’ı insansızlaştırma politikası yürütüyor. KDP yönetiminin Türk devleti ile yürüttüğü bu kirli ilişkileri artık saklayamadığını görebiliyoruz. Hiçbir şekilde toprak satılmasına karşı olmayan, bölgenin insansızlaştırılmasına belli ölçülerde olanak sağlayan bu ilişkiyi hayretle izliyoruz, bu durumu halkımız da takip ediyor. Güney Kürdistan’da ki halkın KDP ile Türkiye arasındaki ilişkiye karşı tutum aldığını görüyoruz” diye belirtti. 

METİNA SALDIRISI 

Metîna’ya askeri sevkiyat yapan KDP özel birliklerine yönelik 5 Haziran’da yapılan saldırıya değinen Bayındır, “Türkiye’nin son 30 yılda Güney Kürdistan’da yarattığı provokasyonlarda ciddi tecrübe edindi. Hem KDP ile kurduğu ilişki hem de Güney Kürdistan zemininde paramiliter güçler olarak devşirebileceği bir gücü elde ettiğini net bir şekilde görebiliyoruz. Tüm verileri bir araya getirdiğimizde, bu saldırının tamamıyla Türkiye’in doğrudan bir provokatif girişimi olduğunu söyleyebiliriz. Bu provokatif girişimin KDP içerisinde yer alan bazı güçlerden bağımsız olduğunu düşünmüyoruz. KDP içerisinde de kirli ilişkiler olduğunu söylemek mümkün” diye konuştu. 

DEĞİŞMEYEN POLİTİKA

Bayındır, AKP-MHP ittifakının “Kürtleri bir birine kırdırma” politikasına başvurduğunu ifade ederek, “Kürt halkı tarihi bir süreci yaşıyor. Her yönüyle kendi statüsünü ve kendi özgürlüğünü elde etme aşamasına, kritik bir aşamaya gelen bir Kürt halk gerçekliği söz konusu iken her alanda daralmayı ve çözümlenmeyi yaşayan AKP ve MHP iktidarı, eline kalmış tek bir kozu olan ‘Kürtleri birbirlerine kırdırma’ politikasını bu olayla tekrardan canlandırmayı hedefledi. Bu politikayla da Kürtleri parçalamayı hedefledi. Bu politikasını da KDP içerisinde yer alan ve özel birliklerle yapmaya çalıştı. Önümüzdeki süreçlerde buna benzer birçok olay da yaşanabilir. Türk devletinin artık bu tür provokasyonlar dışında hiçbir argümanı kalmadı. Ama Kürt güçleri bu oyuna gelmeyecektir” ifadelerini kullandı. 

  

PROVOKASYON 

Kürt halkının ve Kürt siyasetinin provokasyonlara gelmediğini söyleyen Bayındır, Federe Kürdistan ve Irak parlamentosunda bulunan Kürt parlamenterlerin de son dönemlerde ortaya koyduğu tepkilerle saldırılara karşı set olacağını kaydetti. 

DUYARLILIK ÇAĞRISI

Saldırılara karşı Kürt birliğinin önemine vurgu yapan Bayındır, “Kürt halkı, kendi özgürlüğünü ve geleceğini sağlayacak bir aşamaya geldi. Hiçbir gücün Kürtlerin bir araya gelme arzusunu provokatif girişimlerle dağıtamaz. Bu süreçten sonra her aydın, yazar ve parti, Kürt halkının birliğine dair çaba göstermeli” çağrısında bulundu. 

MA / Ergin Çağlar - Mehmet Erol

Editör: Haber Merkezi