DİYARBAKIR JIN NEWS'ın haberine göre;- Çocuklara yönelik cinsel istismarın hayvanlara yönelik işkenceden ayrı düşünülmemesi ve caydırıcı yasal düzenlenmelerin olması gerektiğini vurgulayan Diyarbakır Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Sevgi Ekmekçioğlu, "Hayvanlara yönelik işkence 'kabahat' değil en ağır suç kapsamında ele alınmalı" dedi. 





Türkiye'de ve Kürdistan'da çocuklara yönelik cinsel istismar ve katliamlar kamuoyunun ilk gündeminde yer alırken, hayvanlara yönelik işkenceye ise her gün bir yenisi ekleniyor. Geçtiğimiz günlerde Sakarya'da uzuvları kesilerek işkence edilen köpek yaşamını yitirirken, 2 gün önce ise Diyarbakır'da bir köpek işkence edilerek katledilmişti. Diyarbakır Doğa ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Diyarbakır Temsilcisi Sevgi Ekmekçioğlu, hem cinsel istismara hem de hayvanlara yönelik işkence ve katliamlara ilişkin JIN NEWS'e konuştu.


‘Türkiye’de hayvanları koruyacak kanun yok’


Son günlerde sık sık kamuoyunun gündemine gelen hayvanlara yönelik işkenceye dikkat çeken Sevgi, bu olayların bugünlerde daha görünür olmasının nedenini şu şekilde anlattı: "Türkiye'de artış gösteren bir toplumsal şiddet ve nefret kültürü var. Hayvanlar, toplum içerisinde en savunmasız durumda olan bireyler ve özneler olduğu için bu şiddet ortamından en çok nasibini onlar alıyor. Türkiye'de hayvanları koruyacak ve cezaları caydıracak bir kanun yok. Yürürlükte '5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu' var ama yetersiz. Çünkü bu kanun hala 'Kabahatler Kanunu' olarak geçerliliğini sürdürüyor."


'Suç ve suçlu asgarileştiriliyor'


Hayvanlara yönelik işkencenin “kabahat değil en ağır suç” kapsamında ele alınarak cezalandırılması gerektiğini kaydeden Sevgi, "Bu anlamda Türkiye'de hala hayvanlara yönelik işkence kabahat olarak görülüyor. Suç ve suçlu asgarileştiriliyor. Meclis'te hayvanlara yönelik işkenceyi önlemek için bir tasarının çıkarılacağı söyleniyor ama bu tasarı yetersiz olduğu gibi hala bekletiliyor olması da Meclis'in hayvan haklarına duyarlılığını gözler önüne seriyor" diye konuştu.


'Yaşanan hak ihlalleriyle bağlantılı'


Çocuklara yönelik cinsel istismarın hayvanlara yönelik işkenceden ayrı düşünülmemesi gerektiğini vurgulayan Sevgi, Ankara'da 22 Haziran'da kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara'yı cinsel istismara maruz bırakıp katleden erkeğin daha önce hayvanlara yönelik cinsel işkencede bulunmasını örnek olarak gösterdi. Sevgi, şöyle devam etti: "İstismar olayları yakından incelendiğinde çocuklara cinsel istismarda bulunan kişilerin geçmişinde hayvana işkence ve tecavüz vakasının yaşandığını biliyoruz. Tam da bu nedenle çocuğa yönelik istismar ve hayvana yönelik işkence birbirinden ayrı düşünülemez. Bu konuların birlikte değerlendirilip engellenmesine yönelik çalışmalar yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Hayvana işkence eden zihniyetin engellenmesiyle çocuk istismarının engellenmesine yardımcı olacaktır. "


‘İnsanlar üzerinde derin korku ve endişe yaratıyor’


Bu tür olayların toplum üzerinde ciddi anlamda psikolojik ve sosyolojik sorunlara yol açtığını kaydeden Sevgi, "Çocuklara ve hayvanlara yönelik yaşanan bu üzücü olaylar yıllardır Türkiye gündeminde en sıcak yerini tutuyor. Toplumsal vaka haline gelmiş bu olaylar insanlar üzerinde derin korku ve endişe yaratıyor. Bu anlamda herkes birer hak savunucusu olmalı ve bu konuda çalışma yürütmeli" ifadelerini kullandı.


'İnsan ve hayvan hakları konusunda eğitim şart'


2002 yılından bu yana yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmeye çalıştığını belirten Sevgi, "Uzun yıllardır Diyarbakır ve bölgede çok fazla çalışma yürüttüm. Tüm illerde çalışma yürüten insan ve hayvan hakları gönüllülerine rağmen bu üzücü vakalar kendini göstermekten geri durmadı. Yaşanan bu üzücü olayların son bulması için öncelikle hayvan haklarının eğitim olarak verilmesi şart. Mutlaka okullarda hayvan hakları gibi derslerin verilmesi ve bu yönde eğitim çalışmalarının artırılması gerekiyor. Çocukların hayvan hakları ile ilgili bilinç düzeyini arttırabilmek için ise başta aileler bu konuda bilgilendirilmeli” dedi.

Editör: Haber Merkezi