“Siyaset hala umut vaat ediyor” gibi bir cümle kurarak yazıya başlamak; ağır birçok travmanın yaşandığı üç yılın ardından, birçok kişi tarafından tepkiyle karşılanabilir.
Böyle bir söylem, Kürt sorunundan kaynaklı yoğun bakımda olan siyasi sürecin yarattığı ağır şartlar göz önüne alındığında ihtimal dâhilinde gözükmüyor.
Ancak böyle bir cümleyle yazıya başlama sebebim tüm olumsuzluklara rağmen bir umudun seçmen de hala var olmasıyla ilgili.
Birçok anket firması Güneydoğu’da yaptıkları anketlerde vatandaşların konuşmadığını ve bu yüzden bölgeden sağlam verilere dayalı bilgilere ulaşamadıklarını söylüyor. Fakat konuşmayanların aslında tercihlerini yapmalarına rağmen bunu (korku ve tedirginlikten kaynaklı) gizleme ihtiyacı duymasına bağladığı gerçeğini de dillendiriliyor.
Zaman zaman yapılan sokak röportajlarında aynı durumla bizler de karşılaşıyoruz. Her şeye rağmen konuşanlar ise, hala siyasetten umutlarını kesmediklerini vurgulayan insanlar.
Bu örneklemeyi yeterli görmeyenler için Muharrem İnce’nin Diyarbakır mitinginden örnek vererek devam edeyim.
Birileri mitinge katılanların çoğunun HDP’li olduğunu söyleyecek. Doğrudur. Ancak ben bunu çözüme olan inanca yoruyorum. Miting ile ilgili gerek sosyal medya da gerekse birebir konuşmalarda yapılan konuşmalar bunu gösteriyor.
Miting ile ilgili kimi ironik birkaç tespit şöyle:
“CHP Diyarbakır’da tarihinin en büyük mitingini bugün yaptı!”.
“Beklenenin çok üstünde ve ağırlıklı olarak da bilinçli sükûnetli bir gençlik vardı”

“HDP’lilerin miting alanında olması muhtemelen tartışılacaktır. Ama HDP’lilerin bundan gocunacağını sanmıyorum. Kürtlerle diyalog kurmaktan söz eden her lideri karşılamaya hazır olduklarını gösterdiler. Kürtlere, değerlerine ve liderlerine hakareti karşılıksız bırakmayacaklarını HDP’nin mitingini beklemeden, CHP’nin mitinginde gösterdiler”
“HDP destekli bir CHP mitingini izledik. Ama halkın HDP dışındaki bir siyasi liderin böyle konuşmasını özlemişti. Bu konuşmanın da CHP adayı Muharrem İnce`den gelmesi Diyarbakır seçmenini daha da sevindirdi. Çünkü Erdoğan aynı meydanda Kürt sorunu olmadığını söylemişti. İnce tam tersi “Kürt sorunu olduğu” tespitinde bulunarak çözüme yönelik önerilerini de kararlı bir şekilde ortaya koyarken kendisini dinleyenlere de güven verdi. Muharrem beyi dinlerken Bülent Ecevit samimiyetini hatırladım. Karaoğlan dönemindeki esinti başladı gibi. Halk kendisini anlatan sorunlarını meydana taşıyan lideri daha çok benimsemeye başladı. Sınıf mücadelesi gibi. Hak adalet ve hukuk hep ön planda oluyor. Bu sokaktaki insana güven veriyor.”
Son olarak HDP Kocaeli milletvekili adayı Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sözleri ne olduğunu iyi anlatıyor: “Bana kaç gündür CHP seçmeni soruyordu ‘HDP’nin baraj altında kalma riski olduğunu biliyoruz, destekleriz ama ya 2.tura İnce kalırsa Kürtler ne yapar, ya İnce’yi desteklemezlerse?’ Buna Diyarbakır’da cevabı verildi sanırım. Kürtler ne yapacağını bilir, hiç merak etmeyin.

Muharrem İnce mitingine çok fazla anlam yüklediğimi düşünenler olabilir.
Ben bu miting üzerinden bir okuma yapın derim. Millet ittifakına dahil edilmeyen HDP ile (Kürtler adına özeleştiriyi Muharrem İnce üzerinden vermeye çalışan) CHP’nin en azından bu noktada anlaştığını gösteriyor.

Burada bir siyasetçiye verilen destekten ziyade “Kürt sorunu” hakkında öne çıkan söyleme yüklenen anlam öne çıkıyor. Üç yıldır sumen altı edilen Kürt sorununa gerçekçi ve samimi yaklaşımlar kitleleri kendine mıknatıs gibi çekiyor.
Mitingde ortaya çıkan görüntü; sıkışan siyasetin alternatif çözüm çabalarını hiç beklenmedik bir yerden yapılabildiğini gösterdi. Mitingde CHP ve HDP’lilerin sembolik bir kombine kitle görüntüsü vermesi bir çözüm işbirliğinin işareti gibi duruyor.
Cumhur İttifakı’nın HDP ile köprüleri attığı ve Kandil’e kapsamlı bir operasyonunun ihtimal dahilinde yedeklendiği bir ortamda; İnce’nin Diyarbakır mitingi bu anlamda siyaseten umudun hala var olduğunu gösterdi.
Editör: Haber Merkezi