DİYARBAKIR - ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; İHD Diyarbakır Şube binasında İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Prof. Dr. Baskın Oran’ın katılımıyla “1915’ten Günümüze Hakikatler ve Geçmişle Yüzleşme” paneli gerçekleştirildi.


İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube binasında Prof. Dr. Baskın Oran ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in katılımıyla “1915’ten Günümüze Hakikatler ve Geçmişle Yüzleşme” paneli düzenlendi. Panele Surp Gragos Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Gaffur Türkay ve çok sayıda avukat katıldı. Panelde Baskın Oran ve Eren Keskin Ermeni tarihini ve Ermeni soykırımını anlattı.


Ermeni tarihi anlatıldı


Prof. Dr. Baskın Oran Ermeni soykırımına ilişkin 1839 yılından başlayıp 1915 yılına ardından günümüze kadar gelen süreci slayt şeklinde madde madde anlattı. Baskın Oran, “1839 malum Tazminat fermanı 1915 yine malum. Rezaletin başlamasından önceki durumdan başlayacağız. Ardından meseleyi bugüne getireceğiz. Türkler 1071 de Anadolu’ya geldiğinde neler yaptığına bakacağız. Anadolulu Ermenilerin efendisi tek iken Bizans Ermenileri ile ikileşiyor. Birinin yakın efendileri Kürtler ikincisinin ise uzak efendileri Osmanlı. Biri İstanbul imparatorluğunda biri Anadolu Ermenileri oluyor. Ortak tarafı  olan millet Ermenilerdir. İstanbul Ermenileri asil aristokrat dediğimiz kesimlerden oluşuyor. Anadolu Ermenilerine gelince dağlı çiftçi zanaatlar, Kürt beylerine altın yumurta yumurtlayarak hayatlarına devam eden Ermenilerdir” diyerek Ermeni tarihinin başladığı yerden anlattı.


‘Müslümanlık şartı koşuldu’


Ardından konuşan Eren Keskin ise şunları dile getirdi: “İnsani olarak ilk sorunla kaşılaşmam amcamın Ermeni olan Josevin adında bir kadını sevmesi ve evlenmek istemesi ile başladı. Dedem, kadını Ermeni olmasından dolayı istemedi. Dedem amcamın evlenmesi için Müslüman olma şartı koştu. Josevin yengem amcamı sevdiği için sadece kimlik üstünde Müslümanlığı kabul etti. Dedem ardından yengeme Hülya denilmesini istedi ve kendisi sürekli Hülya demeye başladı. Yengem ağır bir hastalık geçirdi ve ölümüne yakındı. İki yeğeni onu ziyarete geldi. Orda ne kadar zor zamanlar geçirdiğini anladım. Bunu anlarken daha 12 yaşında fark ettim. Yengemin yeğenleri ile hala bu durumu konuşuyoruz.”


‘Türkiye’de kırmızı çizgiler asla tartışılmaya açılmıyor’


Lise yıllarında solcu olduğunu söyleyen Eren, “O tarihlerde Kaypakkaya dışında hiçbir sol örgütün Ermeni soykırımını açıkça tartışmasına tanıklık etmedim. Biz yalan bir tarihle büyütüldük. Cumhuriyetin hep kopuş ve devrim olduğu söylendi, fakat zihniyet olarak soykırımı gerçekleştiren ittihatçı zihniyet yaptı bu soykırımı. Batı tarafında baharın geldiği söyleniyor. Hiç unutmayalım bahar falan gelmedi yine kendi içinde ve Türkiye’nin kırmızı çizgilerini olan çizgiler asla tartışılmaya açılmıyor. Türkiye’nin kendi resmi ideolojisi ile yüzleşmesini isteyen sadece yüzde 10’uz diye düşünüyorum. Daha çok kendi içimizde bizi tartışmayı istiyorum. Nasıl bir resmi ideolojisi var bunu tartışmalıyız. İstanbul İHD Şube’de genelde bu tür açıklama ve etkinlikler yapıyorduk. Bu nedenle İnsan Hakları Derneği de bu konuda eksik kaldı diyebiliriz. Fakat Diyarbakır şubede bu toplantının yapılması bize çok anlamlı geliyor” sözlerine yer verdi.


‘Ermeni soykırımı dedik diye tehditler aldık’


2005 yılında İHD İstanbul Şubesi’nde 1915 yılında devletin Ermeni soykırımına ilişkin açıklama yapma kararı aldığını hatırlatan Eren, buna çok büyük bir basın kitlesinin de katıldığını söyledi. Eren, eski İHD yöneticilerinden birinin kendilerini arayıp, “Bu konuyu henüz konuşmadık açıklamayı yapmayın” dediğini aktardı. Eren, “Biz dinlemedik açıklamayı yapmakta kararlı olduğumuz söyleyerek açıklamamızı yaptık. Büyük tehditler aldık ama sonucunda güzel bir şey oldu. Ermenistan’da soykırım anıtında soykırımı kabul edenler olarak ismimiz yer alıyor” ifadelerine yer verdi.


‘Arşiv açıldı yalan çıktı’


Eren, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Devlet hep arşivler açılsın diyor ama biz hazırız açmaya. Neo Ekmekçiyan’ın annesi ölüme yakın olduğu için çocuğunun kemikleri de olsa cenazesinin istiyordu. Başvurularımızı yaptık bir mezar açıldı ve mezardaki kemikleri alıp bir şirket aracılığı ile Fransa’ya annesine gönderdik. Aile emin olmak için orada savcılık aracılığı ile adli tıpta kemikleri inceletiyor fakat kemikler bilmediğimiz bir Ermeni kadına ve bazı hayvan kemikleri olduğu anlaşılıyor. Arşiv açıldı ama yalan çıktı. Neo Ekmekçiyan annesi gözü açık şekilde gitti. Bugüne kadar da devletten bize hiçbir açıklama olmadı. Yalan bir tarihle büyütüldük. Okumuyoruz ne yazık ki okumayan bir Ortadoğu toplumuyuz. Gerçeğimizi bilmeden yaşanılmaya mahkum ediliyoruz.”


Yapılan konuşmaların ardından panel soru cevap şeklinde sona erdi.
Editör: Haber Merkezi