URFA - Efsanelere beşiklik etmiş Mezopotamya’nın eşsiz topraklarından biri Halfeti. Sular altında bırakılan Eski Halfeti ile Yeni Halfeti yani tarih ve “an”ı birbirine bağlayan bu topraklar, keşfedilmeyi, sahiplenilmeyi bekliyor.





Milattan önce 500’lü yıllarda kurulan Halfeti, Asurlardan bu yana onlarca medeniyetin yaşadığı tarihi bir yerleşim yeri. Yunanlıların, “Urima”,  Osmanlı Devleti’nin ise “Urumgala” adını verdiği kent, 1954 yılında ilçe olana dek, “Rumkale” adıyla anıldı Halfeti. Önce Antep’e bağlı bir ilçeyken daha sonra Urfa’ya bağlandı. 2000 yılında, Urfa, Antep ve Adıyaman illerini de etkileyen Atatürk Barajı’nın yapımı sırasında, büyük bir kısmı Fırat’ın suları altında kalan Halfeti, bugün Eski ve Yeni Halfeti olmak üzere ikiye ayrılmış durumda.


Sular altında bırakıldı


Eski Halfeti büyüleyici güzelliğinin yanında tarihsel ve ekolojik doğasıyla nasıl oynandığını da gözlemleme “şansı" veriyor bize. Uçsuz bucaksız Mezopotamya boylu boyunca uzanırken, dört bir yanında fıstık ağaçları sessiz sedasız kokusunu yayıyor etrafa. Urfa ile Antep sınırları arasında Fırat Nehri üzerinde elektrik üretme ve sulama amaçlı olarak 1985-2000 yılları arasında inşa edilen, 2001 yılında devreye konulan Birecik Barajı, Zeugma Antik Kenti’nin yanı sıra Halfeti gibi tarihi yerleşim alanlarını yok ederken, yaklaşık 50 bin kişiyi de yerinden yurdundan etti.


Bir dönem açısından eşsiz meyvelerin, bitkilerin yetiştiği kent şimdi ise sular altında bırakılmanın karanlığıyla “kara gül”e dönmüş durumda.


Efsaneler kenti


Yine iskeleden bindiğimiz bir tekne ile Rum Kalesi’ne doğru rotamızı çevirdiğimizde ise sadece verimli tarım arazilerinin değil aynı zamanda insanlık tarihinin de ziyarete kapatıldığını öğreniyoruz. Yerleşik yaşamın ilk filizlendiği yerlerden biri Rum Kale. Yine efsanelere konu olmuş Rum Kalesi’nin nergis çiçeğinin kokusundan kralın oğluna, kralın oğlundan suya aşkına kadar her şey efsaneleştirilmiş. Efsaneye göre Rum Kale Beyi’nin Nergis isminde bir oğlu varmış. Sürekli kalede bulunan sekiz metre derinliğindeki kuyudaki suda kendini izlermiş. İzledikçe kendini daha çok beğenir hale gelmiş. Bir gün kendi güzelliğini iyice görmek için kuyuya eğilmiş ve Fırat’ın soğuk sularında bulmuş kendini. Gencin tam boğulduğu noktada kimsenin şimdiye kadar göremediği güzellikte bir çiçek açmış; bu çiçeğe de “nergis” denilmiş.


Yalnızlaştırılan topraklan sahiplenmeyi bekliyor


İktidarın savaş politikasında ısrarı, yönetememe krizinin derinleşmesiyle açığa çıkan ekonomik kriz ve kültürel soykırım kıskacından kaynaklı şimdilerde nereyse çok az insanın uğradığı saklı bir tarih kenti haline geldi Eski Halfeti. Efsanelere beşiklik etmiş bu kent; Eski Halfeti ile Yeni Halfeti’yi yani tarih ve an’ı birbirine bağlayan bu topraklar keşfedilmeyi, sahiplenilmeyi bekliyor.

Editör: Haber Merkezi