Türkiye'de tutuklu olan rahip Andrew Brunson'un ev hapsine alınmasından sonra ABD ile artan diplomatik krizin yankıları sürüyor. ABD’nin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik yaptırım kararı dövizin fırlamasına neden oldu. Farklı ülkelerde 41 yıl boyunca görev yapan emekli büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye-ABD ilişkilerini, yaşanan krizi ve olası sonuçlarını Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

İLGİLİ HABER: 'KRİZİN GERÇEK OLDUĞUNA İNANMIYORUM'

"İRAN-RUSYA AMBARGOSU DERİNLEŞECEK"


ABD Başkanı Trump'ı 'bir çılgın' olarak tanımlayan Özülker, "Devleti bir şirket gibi düşündüğü için algılar politikası ile iş başına geldi. ABD bununla dünyayı yönetebilecek konumdan çıktı. Pasifikteki anlaşmaları bozdu, İran'ı düşman haline getirdi, Rusya ve İran'a ambargolar ağırlaştırıyor. Bütün bunlar sonuç itibari ile bize de yansıyor. Türkiye-ABD ilişkileri de bundan nasibini alıyor. 'FETÖ' ile başladık, Halkbank davası ile devam ettik ama bunlar tek başına yeterli değil. Hali hazırda İran ve Rusya ambargosu Ekim'den itibaren ağırlaştırılacak ABD tarafından" diye belirtti.

"BRUNSON OLAYI BİR BAHANE"

"Rahip olayı Türkiye ile ABD'nin artık hastalıklı bir duruma geldiğini düşündüğüm ilişkiler içinde en son sırada yer alabilecek ve lüzumsuz yere çıkarılmış basit bir olay. Adeta bir bahane teşkil ettiği düşüncesindeyim" diyen Özülker, "Aslında her iki tarafında bu konuda bazı sıkıntılar yarattığını kabul etmek lazım. Biz kendi açımızdan bu olayı da adeta bir 'FETÖ'nün karşıtı olarak lanse ediyoruz. 'Siz 'FETÖ'yü vermiyorsunuz biz de işte Bronsun'u içeri aldık' diye. Fakat sonra ev hapsine alındı. 12 Ekim'de bir ihtimal bırakılabilirdi de. Diğer taraftan unutmayalım Alman gazeteciyi de davalıyken bıraktık gitti. Aynı duruma geleceğini beklerken, birden bire ABD çok ileri gitti. ABD ile ilişkilerde Brunson olayı sadece önemsiz bir hadise iken, ABD'nin bu tehdit ve sonrasında iki bakan ile ilgili yaptırım öne çıkarması işin boyutunu uluslararası para ve aynı zamanda bir onur sorunu haline dönüştürdü. Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin egemenlik hakları çerçevesinde var olan hukuk ve hakkına tecavüz hakkı yoktur" dedi.

"GERİ DÖNÜLMEZ NOKTAYA TAŞIMASI MEVCUTTUR"

Özülker, ABD'nin, İçişleri ve Adalet Bakanı’na yaptırım uygulaması için de "Çok basit bir şekilde çözülebilecek olan bir sorun ilişkileri geri dönülmez bir noktaya taşıma tehlikesi mevcuttur. Bu riske girilmiştir. Bu bir prestij onur sorunu haline dönüşmüştür" dedi.

"SORUNLAR DAHA DA İLERİ GİDECEK"

Var olan meselenin 4 noktada çok büyük sorunlar yaratacağını dile getiren Özülker, "ABD'ye güven duygusu tamamen bitmiştir. Türkiye yeni arayışlar içerisindedir. Türkiye her halükarda Rusya'ya daha çok itilecektir. Türkiye sonbaharda İran ve Rusya'ya ambargolar ağırlaştırıldığında bunları kabul etmeyeceğini açıkladı. Türkiye sonbaharda sorunların sadece Brunson ile değil daha da ileri gideceğini beklemeliydi. Ayrıca Brunson da bu gelişmelerden sonra serbest kalma şansını yitirmiştir gibi" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN REFORM YAPMAYA İHTİYACI VAR"


Andrew Brunson'un ev hapsi şartı ile tahliye edilmesini değinen Özülker, gazeteci Deniz Yücel'in bir yıllık tutukluluğunun serbest bırakılmasını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve diğer hukukun üstünlüğü gibi konularda gerçek anlamda reform yapmaya ihtiyacı var. Bunu yapmadığınız taktirde sizin üzerinizdeki baskıların azalmayacağı gayet net. Nitekim bugün dünyanın her tarafına baktığımız zaman Türkiye ile ilgili bu konuda telkinlerin haddi hesabı yok. OHAL'in kaldırılmış olması tek başına bu sistemin düzeldiğinin sonucu olduğu şeklinde değerlendirilmiyor." Özülker, Türkiye'nin Brunson olayı ile birlikte bir onur meselesi ile karşı karşıya bırakıldığını da vurguladı.

"TÜRKİYE'NİN HASTALIKLARINI TEDAVİ ETMESİ LAZIM"


Türkiye'nin bu kadar baskı altına girebilmesinin doğrudan ekonomisi de dahil olmak üzere fevkalade riskli bir konuda bulunması ile orantılı olduğunu dile getiren Özülker, sözlerini şöyle sürdürdü: Yani dışardan sizin üzerinizde bu etkileri kullanabilme imkanına sahip olabilecek ülkeler sizi köşeye sıkıştırmak istemektedirler. Türkiye bunlardan kurtulmak istiyorsa kendini düzeltmesi ve hastalıklarını tedavi etmesi lazım.

"TÜRKİYE'NİN AKSÜTTEN ÇIKMADIĞINI KABUL ETMEK GEREK"

Türkiye cezaevlerinde bulunan gazeteci ve siyasetçileri hatırlatan Özülker şöyle konuştu: Türkiye'de hapiste bulunan gazeteciler, milletvekilleri bu kadar şikayet konusu iken Türkiye'nin de ak sütten çıkmadığını her halde kabullenmek gerekiyor.

Yaşanan bütün sorunlara rağmen ABD'nin tutumunun haklı olabileceği hususunu kesinlikle gündeme getiremeyeceğini sözlerine ekleyen Özülker, "ABD ile ilişkilerimiz hasta. Çok büyük bir kriz var" diye vurguladı.

"TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASININ BEDELİNİ ÖDÜYOR"

Özülker, dış politikada çok büyük sorunlar olduğunu ifade ederek, "Her şey ile kavga ederek, düşman edinerek değil, sorunları konuşarak çözüme kavuşturması lazım" dedi. Dayatmalarla Türkiye'nin uluslararası arenada politika üretemeyeceğini hatırlatan Özülker, şöyle dedi: "Bugün gelinmiş olduğu noktada üretmiş olduğumuz bu politikaların bedelini ödediğimizi kabul etmek lazım." James Thurber'in "Tecrübe yediğimiz kazıkların bileşkesidir" sözüne atıfta bulunan Özülker, Türkiye'nin geçmiş hatalarından ders çıkarması gerektiği ve tecrübelerle siyaset yapması gerektiğini söyledi.
Editör: Haber Merkezi