Meclisin avizelerinin bile dışarıdan getirtildiği, sarayın, her bir malzemesi ithal edilerek düzene sokulduğu yıllarca konuşuldu.

Cumhurbaşkanı’nın makam araçları, sarayın tüm hizmetlerindeki seçkinciliğin temel kriterinin neredeyse ithal edilmiş mal ve malzeme olduğu gerçeği orta yerdeyken, kalkmış vatandaşa ‘yerli-milli’ demagojisi yapıyorlar.

Altlarındaki lüks araçlar, sarayın araç filosu nereden diye soran yok!

Türkiye ekonomisini dışa bağımlı, ithalata mahkum eden, içeridekini söküp atan, yerli ne varsa satan, KİT’leri yağma hasanın böreği hesabı dağıtan, yerli ne varsa onu ‘tu kaka’ ilan eden, ‘devlet fabrika mı kurar, et, süt mü satar, basma işi mi yapar’ diyerek, Sümerbanklardan, TEKEL’e, EBK’dan, SEK’e, Paşabahçe’den, TİGEM’lere, oradan çaya, fındığa uzanan, tarım ve endüstriyel alanlarda tam bir talan politikası izleyerek ülkeyi buraya getirenler sizler değil miydiniz?

Başından beri bu politikalara karşı çıkan da biz değil miydik!

Ülkeyi tepeden tırnağa bağımlı hale getiren, şimdi Katar şeyhlerinden medet umar duruma gelenler, kalkmış, bize yerli mili dersi verip, emperyalizme karşı olduklarından dem vurup, yoksulları, işçi ve emekçileri milliyetçilikle, dinle terbiye etmeye soyunuyorlar.

Hükümetin arkasında hizaya girmeyi bize anti-emperyalizm diye izah etmeye çalışanlar az değil.

Solcu geçinenler de var bunların içinde…

Hükümetin yanında yer almayı vatan, millet çıkarı diye yutturmaya kalkanlar…

AKP, ABD’ye kafa tutuyormuş güya…

Emperyalizmi yıkacaklarmış…

Dolara, Trump’a haddini bildireceklermiş…

Hepsi yalan!

ABD’nin parmak şaklatmasıyla sıraya girer bunlar.

Açıp bakalım bir, Trump, başa geçince biz ne yazmış, ne konuşmuşuz, bugün Trump’a verip veriştirenler ne demiş, ne yazmış, ne ummuş, ne bulmuşlar…

Her dönem ABD’ye kafa tutanları düşman ilan edenler bunlar değilmiş gibi… Emperyalizme, kapitalist siteme karşı mücadelede ömrünü verenleri işkencelerden geçiren, hapishanelerde çürüten, idam edenler, ta ataları olan Menderes’ten bu yana “Her mahalleye bir milyoner, Türkiye’yi küçük Amerika yapma” hayalleri taşıyanlar, şimdi kalkmış bize emperyalizm karşıtlığından, anti-emperyalizmden söz ediyorlar…

Madem öyle, işte yolu;

Çıkın NATO’dan…

Silin İncirlik ve tüm üs ve tesisleri…

İptal edin tüm askeri anlaşmaları, tüm ekonomik bağımlılık ilişkilerini…

Haydi, görelim sizin anti-emperyalizminizi!

İdeolojik olarak beslendikleri kaynakları kesmez bunlar… Tek yaptıkları krizi gizlemek, ama bu süre içinde halkın sırtına yıkmak…

Ve bunu vatan millet savunuculuğu adına kaydetmek…

Oysa 16 yılda dünya dolar milyarderleri sıralamasına çıkardıklarının kılına bile dokunmuyorlar…

Yaptıkları, mütedeyyin insanları, dindar kesimi kandırmak, milliyetçiliği kışkırtmak, halklarımızı oyalamak ve köleleştirilmeleri üzerinden beslenmek.

Halkın dini duygularını, hasletlerini her dönem kullanan, ama aile boyu dünyanın en zenginleri listesine girenler, uluslararası şirketlerle, Dolar’la, Euro’yla iş çevirenler, kalkmış bize millilik ve yerlilikten bahsediyor…

TL’yi pula çeviren politikaların mimarları, dış borcun sorumluları, cari açığın, faizlerin, işsizliğin, enflasyonun, düşük ücretlerin, açlığın, sefaletin müsebbibi, her vatandaşın kredi kartına mahkumiyetinin sorumlusu olanlar, kalkmış yerlilikten, millilikten ve emperyalizme karşıtlıktan söz ediyorlar.

Dahası “sağcılar anti-emperyalist mücadele verirken solcuların geri durduğunu, hatta ABD’yi desteklediğini saçmalayacak kadar işi ileri vardıranlar var.

Emperyalizme başkaldırılıyormuş…

Bunun öncüsü de Saray’mış, AKP’miş, Erdoğan’mış…

ABD emperyalist, ama Almanya, Rusya, diğer emperyalistler dostmuş…

İşi farklı, hatta gülünç boyutlara vardırdılar.

Daha önce Hollanda’yı protesto için portakal dökenler olmuştu…

Akla ziyan eylemler geliştirilmişti...

Yandaş medya da hükümetin yanında gözüken her olayı, eylemi manşete çıkarmayı sevdiğinden dolayı, ‘yeni’ akla ziyan eylemleri de izliyoruz.

Balyozla telefon kıranından, fotokopi dolar yakanına kadar, bir yığın yeni eylem dizisi geliştirildi.

MHP, istiflediği dolarları, kurun zirve yaptığı gün bozdurarak, büyük para vurdu, kara geçmiş oldu.

Ellerindeki TL’nin ne zaman yeniden dolara çevrileceğini bilmemiz ise mümkün değil tabii.

Ancak üzerinde durulması gereken, vatandaşın, olmayan dolarını bozdurmasını isteyenlerin servetlerini dolar üzerinden ve kapitalist pazarlarda sürdürmeyi devam ettirdiğidir.

Açın bakın en baştakilerin ailelerinin işlerine, çocuklarının şirketlerine, iş yaptıkları firmalara, para yatırıp çektikleri bankalara…

Bunlardan bahsetmiyor yandaş medya…

Ama biz biliyoruz. İşçi ve emekçilere, halklarımıza anlatmaya, sömürü ve baskı düzeninden kurutuluş yolunu aramaya devam edeceğiz.
Editör: Haber Merkezi