İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Koronavirüse ilişkin cezaevleri en büyük risk alanlarının başında gelirken mutlak tecridin olduğu İmralı Cezaevi’nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumu merak konusu. İnsan hakları savunucuları, İmralı kapılarının derhal açılması gerektiğini söyledi.
Dünyayı sarsan koronavirüs (Kovid-19) salgını her geçen gün sonuçları sarsıcı bir şekilde yaygınlaşıyor. Salgında en riskli olan yerler ise cezaevleri. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte kalan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın bulunduğu İmralı Cezaevi koşulları sebebiyle risk endişesi duyulan yerlerin başında. Bugüne kadar hükümet veya Adalet Bakanlığı tarafından İmralı Cezaevine dair her hangi bir açıklama yapılmazken, bu durum aileler başta olmak halkta büyük endişe yarattı.


ÖCALAN RİSK GRUBUNDA


71 yaşında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan hem bulunduğu yer hem de yaşından kaynaklı risk gurubunda yer alıyor. İmralı Cezaevi’nin sağlık koşullarını Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Şube Yöneticisi Erdal Güzel, hukuki boyutunu Ceza Hukukçusu Avukat Ercan Kanar, insan hakları boyutunu ise İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin Mezopotamya Ajansına (MA) değerlendirdi.


‘CEZAEVLERİ BİZLER İÇİN KORKUTUCU’


SES Anadolu Şube Yöneticisi Erdal Güzel, Türkiye’nin koronavirüse hazırlıksız olduğunu, bu konuda ciddi yetersizlikler yaşandığını belirterek, mevcut haliyle hastanelerin salgını yaygınlaştıran konumda olduğuna vurgu yaptı. Güzel, cezaevlerinin sağlıksız ve koronavirüse davetiye çıkaran yerlerin başında geldiğini ifade etti.


‘CEZAEVLERİNDE MÜDAHALE ETMEK ZOR’


Güze,  İmralı Cezaevi’ne dair ise şunları söyledi: “Tüm cezaevlerinde olduğu gibi İmralı’nın durumu hakkında bilgi verilmeli, buradaki süreç şeffaf yürütülmelidir. Neden İmralı daha önemlidir. Çünkü toplumsal barışı temsil eden Öcalan’ın orada olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Gerek yaşı gerek ise çeşitli hastalıkları olmasından kaynaklı Öcalan risk gurubundadır” diye konuştu.


‘SAĞLIK HAKKI İÇİN TAHLİYE’


İmralı’ya öncelikle bağımsız bir sağlık heyetinin gitmesi talebinde bulunan Güzel, ardından tahliyelerin yapılması gerektiğini söyledi. Güzel, “Çünkü buradaki insanların sağlık hakkı söz konusu.  Koronavirüsü toplumsal bir barış ve dayanışmayla atlatabiliriz. Toplumsal salgını yönetebilmek için cezaevleri boşaltılmalıdır” dedi.


‘KORONAVİRÜSÜ ÖNLEYECEK KOŞULLAR YOKTUR’


Avukat Ercan Kanar da, hiçbir suçlu ayrımı yapılmadan İmralı dahil olmak üzere tüm tutuklu ve hükümlülerin acilen tahliye edilmesini istedi. Kanar, “Çünkü en temel hak olan yaşam hakkı şuanda büyük bir tehlike ve tehdit altındadır. Öteden beri genel affı savunan biriyim. Şuanda yaşam hakkı korkunç bir tehlike altında olmasından kaynaklı tüm tutuklu ve hükümlülerin özgürlüğü sağlanmalıdır. İmralı başta olmak üzere tüm cezaevlerinde koronavirüsü önleyecek bir şey yoktur. En sıradan temel bir ihtiyaçları dahi karşılayacak koşullar yoktur” diye konuştu.


İMRALI’DA BİR HALKIN ÖNDER VARDIR’


İmralı Cezaevi’nin özel bir durumu olduğunu sözlerine ekleyen Kanar, “Milyonlarca insanın ‘irademdir’ dediği Öcalan vardır. Bu nedenle özelikle bu süreçte toplumsal barış her zamankinden daha çok temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Tüm insanların yaşam hakkının tehlike altında olduğu bir dönemde toplumsal barış daha da elzem haline gelmiştir. Bunun içinde bir halkın önderi olan Sayın Öcalan ve diğer tutukluların derhal serbest bırakılması gerekir” ifadesinde bulundu.


‘TOPLUMSAL BİR KAOS YARATIR’


Kanar, koronavirüsün İmralı’ya sıçraması halinde toplumsal bir barışın söz konusu olamayacağı ve daha da toplumsal bir kaosa sebebiyet vereceğini belirterek, geçmişte Öcalan’ın sağlığına dair yapılan eylemleri örnek verdi. Bu durumun büyük bir tehlike ortaya çıkacağını ifade eden Kanar, hükümetin bu kaygıları gidermesi için bir an önce adım atması gerektiğini söyledi.


‘AYRIM YAPMAK HUKUKİ DEĞİL’


İnfaz hukukunda temel bir kuralın olduğuna vurgu yapan Kanar şöyle devam etti: “Ceza kesinleşince artık suçla kişinin bağı kalmamıştır. O nedenle basına yansıdığı kadar ayrımcı bir düzenlemeyi gündeme getirmeye çalışıyor iktidar. Oysa bu çok yanlış ve vahimdir. Toplumsal barışa balta vurmaktır. Hukuki de değildir.”


‘ADALET BAKANLIĞI BİLGİLENDİRMELİ’ 


İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de, cezaevlerinin genel olarak risk alanları olduğunu vurgulayarak, gerekli hijyenin sağlanmadığı, toplu olarak yaşanılan alanlar olduğunu belirtti. Birçok cezaevine gidip oranın koşullarından haberdar olabildiklerini söyleyen Keskin, ancak İmralı’nın tecrit altında olduğu bir yer olmasından ötürü bilgi alamadıklarını vurguladı. Bu konuda her hangi bir açıklama dahi yapmayan Adalet Bakanlığı’nı sorumluluğa davet eden Keskin, kamuoyunu rahatlatacak bir açıklama yapmasını istedi.


‘YAŞAM HAKKI ESAS ALINMALI’


Keskin, mevcut durumda İmralı başta olmak üzere tüm cezaevlerinde yaşam hakkı ihlali olduğunu belirterek, “Çünkü Korona ölümcül bir hastalık. Henüz aşısı bulunamamış. Bu nedenle toplu ve kapalı alanlar son derece tehlikelidir. Ucunda ölüm varsa burada suç ayrımı yapılamaz. Aksi halde idam cezasını savunmak gibi bir şey olur. Suç ayrımı yapılmadan, yaşam hakkını temel almak gerekiyor. Şuanda konuşulan genel af değil yaşam hakkıdır” dedi.


‘İMRALI DERHAL BOŞALTILMALI’


Kesin şu ifadelerde bulundu: “Öcalan’a sadece bir hükümlü gözüyle bakılamaz. Halk üzerinde etkisi olan bir kişidir. Geçmiş örneklere de bakılırsa, koronavirüsün İmralı’ya sıçraması halinde çok kötü sonuçlar olur. Toplumsal huzur açısından büyük bir sorun teşkil edebilir. O nedenle İmralı’ya dair kaygılar da insanlar haklılar. Cezaevleri virüsün çoğalmasına son derece uygun olan yerlerdir. Öcalan yaş gurubu olarak da risk altındadır. Bütün bunlar değerlendirildiğinde mevcut hükümlülüğün farklı bir yöntem ile sürdürülmeli, İmralı derhal boşaltılmalı.”


MA / Semra Turan
Editör: Haber Merkezi