Eyşe Hiso: Eşbaşkanlık sistemden çok yeniden doğuşu beraberinde getiriyor


Rojda Seyîtxan


QAMİŞLO - Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm alanlarda eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirildiğini belirten PYD Eşbaşkanı Eyşe Hiso, “Sistem ilk tartışıldığı zaman herkesin aklında sorular vardı. Siyaset sadece erkeğin işidir diye bizlere öğretilmişti. Fakat daha sonra gördük ki eşbaşkanlık toplumsal sorunlara çözüm getirdi. Eşbaşkanlık sistemden çok yeniden doğuşu de beraberinde getiriyor” sözleri ile ifade ediyor.


Dosyamızın bu bölümünde Kuzey ve Doğu Suriye’ye uzanacağız. Rojava Devrimi’nin yaşandığı 2012 yılından önce Partiya Yekîtiya Demokrat (Demokratik Birlik Partisi-PYD) Ortadoğu’da bugüne dek uygulanmamış olan eşbaşkanlık sistemini hayata geçiren ilk kurum oldu. 2010 yılında gerçekleşen kongrede PYD Eşbaşkanlığına Asya Abdullah ve Salih Müslim seçildi. 2011 yılında ise Demokratik Toplum Hareketi’nde (TEV-DEM) eşbaşkanlık uygulandı. TEV-DEM Eşbaşkanlığına ilk olarak Hanife Hüseyin ve Aldar Xelil seçildi. Rojava Devrimi ile birlikte demokratik özerklik modeli hayata geçirildi ve akabinde kanton, meclis, belediye ve komünlerde de eşbaşkanlık uygulandı. 2015 yılında kuruluşu ilan edilen Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanlığına Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Koordinasyon üyesi Îlham Ehmed ve Buğday Dalgası Hareketi Başkanı Heysem Menna seçildi. 2018 yılına gelindiğinde ise bölgede Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kuruluşunu deklere etti ve Genel Meclis Eşbaşkanlığına Siham Qiryo ve Ferit Ette seçildi. Bölgede şu an tüm alanlarda kadınlar aktif olarak yer alıyor.


Bu yıl yapılan kongrede Enver Müslim ile birlikte PYD Eşbaşkanlığına seçilen Eyşe Hiso, bölgede gelişen eşbaşkanlık sistemini ajansımıza anlattı.


‘Neden iki kişi beraber çalışacak?’


Eşbaşkanlık sisteminin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da demokratik ulusun alt yapısı için atılacak ilk adım olarak halklara sunduğu bir proje olduğunun altını çizen Eyşe, demokratik ulus projesinin sadece Suriye ya da Kürtlerin yaşadığı diğer bölgeler için değil genel olarak Ortadoğu’nun tamamı için olduğunu belirtiyor. Eyşe, ilk etapta eşbaşkanlığa bakıldığında akıllarda “Eşbaşkanlık sistemi acaba ne içindir? Amacı nedir? Hangi ilkelere dayanacak” sorularının belirdiğini kaydederek, eşbaşkanlığı bölgede hayata geçiren ve bu temelde çalışmalarını yürüten ilk parti olduklarını hatırlatıyor. Eyşe, “Eşbaşkanlık bölgede ilk tartışıldığı zaman oldukça dikkat çekmişti. Herkesin aklında bir soru vardı. Neden eşbaşkanlık sistemi? Neden iki kişi yan yana durup çalışsın. Biliyoruz ki kadın erk zihniyet tarafından yüzyıllardır köle olarak görülüyor. Erkek eli ile kadın arka plana itiliyor. İşte bu yüzden ortak bir çalışma nasıl olacak? Sistem beraberinde ne getirecek? Bu sistem neden kadınlar tarafından büyük bir direniş ile sahiplenildi? Bu soruların cevabı aslında hepimiz biliyoruz ki kadınlar yüzyıllardır erk zihniyet tarafından yok sayıldı. Bizim toplumumuzda da bu zihniyet oturmuş durumda. Bu yüzden bu sistem ilk tartışıldığı zaman çok acayipti. Acaba kadınlar bu sistem ile çalışmaları yürütebilirler mi? Bizler alışmışız yaşamımızda bizi yöneten tek kişi olsun. Bu da kapitalist sistemin dayattığı bir şey aslında ve bu esas üzerinden de kendini besliyor. İşte bunu ortadan kaldırıp bir ortaklığı yerine koyduk. Bu yüzden oldukça dikkat çekiciydi. Sonuç olarak şu an Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamına baktığımız zaman Özerk Yönetim’in erkek ve kadın arasında oturttuğu ortaklığın var olan sorunlara çözüm olduğu, toplumsal, siyasal, askeri alanda da çözüm olduğunu gördük” diyor.


‘Siyasette hep erkekleri gördük’


Kadının toplumda her daim ikinci planda tutulduğunu ve eve bağlı olduğunun altını çizen Eyşe, Ortadoğu’da kadına ev köleliğini dayatmanın esas konu olduğunu belirtiyor. Eyşe, büyük tartışmalar sonucu hayata geçirilen eşbaşkanlığı bugün en fazla kadınların sahiplendiğini ifade ederek, şöyle devam ediyor: “Bu sistemde çalışıp başarı elde etmek isteyen yine kadınlardır. Ortadoğu dikkat çekici bir topluma sahip. Dedik ya köle kadını yaratmak köle toplum yaratmak anlamına geliyor. Bu yüzden kadın sadece siyasetten tek uzak tutulmadı, toplumsal alanda çok küçük bir yere sahipti. Yine siyaset sadece erkeğin işidir diye bizlere öğretilmişti. Erkek güçlüdür ama kadının hiçbir gücü yoktur. Erkek o alanda değişim dönüşüm yapabilir ama kadın yapamaz anlayışı vardı. Bu esaslar üzerinde kurulan bir toplum vardı. Ortadoğu’ya baktığımız zaman siyaset alanında hep erkekleri gördük. Bu yüzden şu an Ortadoğu’da kadın kendini eve kilitlemiş, siyaseti kendine ait görmüyor, toplumda değişim ve dönüşüm yapacak olan siyaseti kendine ait görmüyor. Bu yüzden eşbaşkanlık tüm bunların çözümü için ilk adımdı. Mısır’da, Libya’da, Suriye’de onlar ‘Arap Baharı’ diye adlandırdıklarını biz ‘halkların baharı’ olarak adlandırıyoruz. Çünkü halk artık bir değişim yaratmak istedi. Halk var olan sistemin içinde yaşamını sürdüremedi. Ve yeni bir sistemi seçti. Bu tür ayaklanmaların yaşandığı ülkelere baktığımızda gün geçtikçe geriye gittiklerini görebiliyoruz. Nedeni ise halen erkek zihniyeti hakim.”


‘Kadınlar eşbaşkanlığı daha fazla sahiplenmeli’


Kadınlardan Kuzey ve Doğu Suriye’de yaratılan sistemi esas almalarını isteyen Eyşe, nedenini ise şöyle açıklıyor: “Eğer bizler var olan sistemi yıkmak istiyorsak, tek din, tek millet, tek devlet zihniyetini yıkıp yerine yeni bir sistemi temelden kurmak istiyorsak ancak kadının eli ile dediğimiz sistemi kurabiliriz. Bu yüzden kadınların bu sistemi esas alması gerekiyor. Eşbaşkanlık sisteminin tüm Ortadoğu’ya örnek olması ve yayılması gerekiyor. Biliyoruz ki egemen devletlerin her biri kendi projelerini Ortadoğu’da hayata geçirmeye çalışıyor. İşte buna karşı yeni bir alternatif yaratmak istiyorsak tekçiliği önce ortadan kaldırmamız gerekiyor. Eşbaşkanlık sistemi olmadan da bu ortadan kalkmaz. Eşbaşkanlık ile beraberlik doğuyor, iki beyin beraber hareket ediyor, direnişlerini ortaklaştırıyor. Bunlar da özgür toplum, erkek, aile ve kadını yaratmaya götürüyor. Ortadoğu’da bir başkaldırı istiyorsak öncelikle demokratik aile modelinin inşa edilmesi gerekiyor. Bu yüzden tüm kadınların bu sistemi sahiplenmesi ve direnişini ona göre yapması gerekiyor.”


‘Eşbaşkanlık beraberinde değişimi getiriyor’


Eşbaşkanlık sistemi ile birlikte bölgede yaşanan değişimlere de dikkat çeken Eyşe, şu an her alanda kadının yer aldığına işaret ediyor. Eyşe, eşbaşkanlık sisteminin sadece çalışmaların yürütülmesi için değil zihniyetin değişimini de esas aldığını vurguluyor. Tüm alanlarda eşbaşkanlık sisteminin oldukça yol aldığını söyleyen Eyşe, “Eşbaşkanlığın tüm alanlarda beraberinde değişimi getirdiğini söylemek mümkün ve mücadelesi de devam ediyor. Sistemden ziyade, sadece iki kişinin beraber çalışması değil kendi şahsımızda değişim ve dönüşümü ne kadar yapabiliyoruz, yine yanında çalıştığımız kişiyi ne kadar değiştirebiliyoruz önemli olan odur. Kürt kadını öncülüğünde bu sistem hayata geçirildi fakat bugün görüyoruz ki burada yaşayan bütün uluslar bu sistemi hayatlarına geçirmiş durumdalar. Süryan, Arap kadınları öncülük ediyor. Bugün dünyada YPJ özgürlüğün sembolü olmuşsa bu eş yaşamın sonucudur” diye ekliyor.


‘Kadınlar iki yönlü zorluk yaşıyor’


Eşbaşkanlığın komünlerden başlayarak hayata geçtiğini dile getiren Eyşe, bunun zorluklarına da değiniyor. Kadınların bunu iki yönlü yaşadığını kaydeden Eyşe, eşbaşkanlığın ilk hayata geçtiği dönemde karşılaşılan sorunları şöyle anlatıyor: “Kadın hem beraber çalıştığı erkek hem de ailesinden doğru zorlanmalar ile karşılaşıyor. Kişi önce kendi kişiliğini değiştirmeye karar veriyor. Bizler bu sistemde yer almadan önce normal bir yaşam sürdürürken, yer aldıktan sonra çok yönlü bir direnişin içinde kendini buluyorsun. Bizim toplumumuz var olan zihniyetin etkisindeydi. Özelde Ortadoğu için bunu söyleyebiliriz ki her kesin normal bir yaşantısı ve o yaşantının da verdiği bir rahatlık vardı. Fakat sistemin içine girdikten sonra o zorlukları görebiliyorsun. Direniş ve kendini ifade edebilme daha da önemli oluyor. Biz kadınlar yüzyıllardır köle olmuş, anlamsız yaşayan ve kendi değerinden uzaklaştırılmış bir toplumda yaşadık. Bu değişimi yaratabilmek direnişin nedeniydi. Zorluktan çok aslında bizler kaç kadına ulaştık ve onları örgütleyebildik önemli olan da budur. Evet, bizler iki yönlü de zorluklar yaşadık. Fakat direnişi bir yere vardırmak bizleri daha rahatlatıyor. Bu yüzden bizler direnişimizi daha fazla ne kadar büyütebiliriz diye tartışıyoruz.”


‘Eşbaşkanlık her alanda uygulanıyor’


Siyasi partilerde her daim erkeklerin ön planda olduğunu ve onların tanındığını ifade eden Eyşe, sadece bölgede değil genel olarak böyle bir anlayışın olduğunu söylüyor. Eyşe, Ortadoğu’da kadının hiçbir zaman siyaset yapmadığını, bilerek eve kapatıldığına belirtiyor ve bugün bunun tam tersinin yaşandığını dile getiriyor. Eyşe, “Bugünlere gelmenin tabiî ki de zorlukları oldu. Fakat bir sonuç aldığında ya da kendi şahsında bir değişim yarattığında o zorluklar artık göze gelmiyor. Ve şu an eşbaşkanlık sisteminin uygulanmadığı hiçbir alanımız kalmadı. En küçük komünlerden Özerk Yönetime kadar tüm alanlarda şu an eşbaşkanlık uygulanıyor” ifadelerini kullanıyor.


‘Efrîn kadın kenti olduğu için hedef oldu’


Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kazandığı belediyelere kayyım atanmasına da dikkat çeken Eyşe, iktidarın bu belediyeleri bilinçli olarak hedef aldığını belirtiyor. Sadece AKP’nin değil bugün iktidarını bırakmak istemeyen tüm ülkelerin eşbaşkanlık sistemini hedef aldığını söyleyen Eyşe, devamında şöyle konuşuyor: “Bunun nedeni ise şu an toplum bu sistem ile büyük bir değişim yaşıyor. Bu yüzden Türk devleti ve onun zihniyetine sahip devletler kolay kolay eşbaşkanlık sistemini kabul etmezler. Çünkü biliyorlar ki onların yaratmak istediği zihniyet bu sistem ile yerle bir olacak. Yıkılma ile yüz yüze oldukları için bu sistemi hedef alıyorlar. Eşbaşkanlık sistemden çok yeniden doğuşu da beraberinde getiriyor. Eş yaşamı beraberinde getiriyor. Özgür eş yaşam sadece iki eş arasında yaşanmasını esas almıyoruz. Özgür ve beraber bir özgür yaşam eşbaşkanlık sistemi için oldukça mühimdir. İşte bu yüzden Türk devleti özellikle saldırı gerçekleştiriyor. Sadece Kuzey Kürdistan’da değil Rojava’da da bu sisteme saldırıyor. Örneğin Efrîn’e olan saldırı. Herkes biliyor ki Efrîn kadınlar öncülüğünde yönetiliyordu. Yine özerk yönetimine kadınların öncülük ettiği ilk yer de Efrîn’di. Bütün alanlarda kadınlar en öndeydi. Toplumu kadın yönetiyordu. Efrîn tam olarak kadın sistemiydi diyebiliriz. İşte Türkiye oradaki saldırıda da kadını hedef aldı. Kadın sistemini, eşbaşkanlığı hedef aldı. Ve şimdide görüyoruz ki kendi ülkesinde de bu sistemi hedef alıyor. Artık toplum AKP’nin yaptıklarını görüyor. Dört bir taraftan herkesin bu sisteme sahip çıkıldığını da görüyoruz.”


Eyşe son olarak da Ortadoğu’da bir sistem olacaksa kadın öncülüğünde olacağını ve kadınların bu sisteme sahip çıkarak daha da büyüteceğinin altını çiziyor.


Yarın: Efrîn Yasama Meclisi Eşbaşkanı Hevin Reşid eşbaşkanlık sistemini anlatıyor…


( Kaynak: Kadın Haber Ajansı “JINNEWS” Eş Başkanlık Dosya (4) )



Editör: Haber Merkezi