BİTLİS- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; 10 09 2016 tarihinde 672 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı EĞİTİM-SEN  Eski Şube Eş Başkanı Hüseyin Güzeldere Genel Yayın Yönetmenimiz Hamza Özkan’in sorularını yanıtladı. 



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

Yaşamımın tüm evrelerinde gerek kendi yaşantımda gerek çevremdeki insanlarda gördüğüm tek şey hayata pozitif bakmak gerektiğidir. Belki bugün için birçok olumsuzluğu yaşamış olabiliriz ancak bu asla hayata tutunma sebeplerimizi geri plana itmemelidir. Haklı olduğum hiçbir konuda hakkımdan vazgeçmediğim gibi tüm hayatım boyunca olaylara emek eksenli baktım. Emeğin olduğu bir yerde mutlak surette güzelliklerde vardır ve hayatımı emek vererek, mücadele ederek, haklı olduğum her konuda kendimi sorumlu hissederek yaşadım. Çerçeve sürekli olarak dürüstlük doğruluk ve insanlık yönündeydi ve sosyal çevremde en önemsediğim değerlerim de bunlardır. İnsan fakir olabilir, zengin olabilir, dindar olabilir, ateist olabilir hiç fark etmez ama insan önce insani değerlere sahip olmalıdır. Haksızlığa karşı bir duruşu olmalı, insanın emeğe karşı saygısı olmalı insanın ve en önemlisi kendisine istediği bir şeyi diğerine de hak görmelidir insan.

Hayatı çok sade yaşayan biriyimdir. Etliye etli, sütlüye sütlü, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek kadar basit ve sade bir hayatım oldu; haliyle bir parça ekmek, bir baş soğan ile yaşayabilirim. Olmazsa yaşayamam diyebileceğim bir şey yok. Sadece ailem ve çocuklarım kendi hayatımdan vazgeçecek derecede öneme sahiptir.



Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

Aslında darbe diye lanse edilen bir olaydan sonra ülkenin böyle yönetilmesi bizim ülkemizin geçmişi açısından pekte yeni bir şey sayılmaz. Her ne kadar bizim kuşak yaşamasa da Türkiye’de geçmişte yapılmış olan gerek askeri gerek siyasi darbeler tarihine baktığımızda bu son sözde darbe olayı bana pekte yabancı gelmedi. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden tutun 12 Eylül askeri cunta ihtilaline kadar tüm kılcal damarlarına kadar darbeleri yaşamış bir coğrafyadayız. Bence bunlar sadece toplumu her 20-30 yılda bir dizayn etmeye yönelik sistematik işleyişlerdir. Geçmiş dönemlerde de darbe sonrasında emekçiler, akademisyenler, aydınlar, eğitimciler ve halk zarar görmüştür; bugün de yine aynı tiyatro sahnesi sergilenmektedir. İstedikleri kadar Ülkeyi KHK’lar ile yönetmeye çalışsınlar; direnen her zaman haklı olandır ve hakkını illaki alacaktır bence.

Bu yeni Türkiye’nin en sevmediği şey gerçekleri ulu orta söyleyenlerdir ki biz eğitimciler yaşamın her alanında doğruyu savunduğumuz için, iyilikten, güzellikten, emekten, barıştan, kardeşlikten bahsettiğimiz ve bunlardan yana olduğumuz için ihraç edildik.

Benim gibi on binlerce insan ihraç edildi, evet ama bana sorarsanız ben eğer masa başı çalışan bir memur olsaydım belki çok fazla etkilenmezdim ama bir öğretmenin ihraç olması demek öğrencilerinden okulundan men edilmesi demek ve bu gerçekten çok ağır bir durum. Öğrencilerimi çok özlüyorum, onların gözlerindeki ışıltıyı özlüyorum. Bizler o çocuklarla var olduk, o çocuklar yoksa bizde yokuz ve başka hiçbir meslek bir öğretmenin yaşamında bu kadar yer edemez. Haliyle adaptasyon sorunu, psikolojik sorunlar yaşıyor insan ama bunun da ilacı içimizdeki umut ışığının asla sönmemesi, azmin asla yılgınlığa yer vermemesidir. Biz bütün bunların üstesinden gelebilecek iradeye sahibiz.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?

İhraç kararına itirazda bulunduk, dilekçelerimizi gerekli mercilere verdik ama açıkçası hukukun olmadığı, adaletin hüküm sürmediği bir ülkede hukuki süreçlerin hiçte lehimize işleyeceğini düşünmüyorum. Gideceğimiz en son nokta AİHM oradan çıkacak olumlu bir kararın bu ülkedeki tek adam zihniyetinde bir karşılığı olabileceğini düşünmüyorum. Aslında son dönemlerde ülkenin içinde bulunduğu bu kaotik durumdan sonra kendimden çok koca bir ülkeye üzülüyorum nasıl olurda bir ülke bu duruma sokulur. Şayet böyle giderse çok değil bir iki yıl sonra kalan tüm memurlar emeklerinin karşılığını alamayacak hale gelecek çünkü ortada ne devlet kalacak ne başka bir şey!

Bitlis’te KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

KESK bünyesinde il genelinde zannedersem 30 civarında arkadaşımız ihraç edildi, zaman zaman bir araya gelip sohbet ediyoruz, değişik etkinliklerde bir araya gelmeye çalışıyoruz. EĞİTİM –SEN ve KES’liler olarak geçmişten bugüne bir mücadele ve dayanışma kültürünün içindeydik her ne kadar ihraç olsak da o ruh hala taptaze ve asla eskimedi.

bitlis eğitim sen başkanı hüseyin güzeldere ile ilgili görsel sonucu

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

Elbette maddi sıkıntılar yaşadım bir şekilde hayatımızı devam ettiriyoruz. Âmâ asla ve asla boyun eğen, pişman olan bir his taşımadık, keşkeleri olmayan bir tavrımız vardır ve yine haklıdan mazlumdan yanadır tavrımız. Aslında ağır şeyler yaşadık ama ideolojimizin, mücadelemizin, düşüncelerimizin bize vermiş olduğu bir dirençle bu hayatta yaşayabileceğimiz bir iğne deliği dahi olsa orda yaşamaya değer buluyoruz hayatı.

Kültürel, Sanatsal ve bilimsel çalışmalara nasıl bakıyorsunuz, var mı bir çalışmanız?

Ben bağlama çalıyorum, üniversite yıllarında çalmaya başladım, zaman zaman arkadaşlarla bir araya geldiğimizde türkülerimizi çalıp söylüyorum. Bir hobi olarak devam ettiriyorum ve bu zor dönemlerde kültürel sanatsal aktiviteler insana daha bir doyurucu geliyor ve gerçekten çok da faydalı oluyor.

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Bitlis’te ihraç olduğum ilk dönemlerde gerek arkadaşlardan gerek halktan esnaftan ciddi anlamda manevi destek gördüm, sürekli olarak moral veren, destek çıkan tavırları gördüm. Tabi bu süreçte en büyük desteği ailemden aldım, hiçbir zaman beni yalnız bırakmadılar. İlginç olan tuzu kuru olan memur öğretmen arkadaşların tavırlarıydı. Bir şeyi çok iyi anladım ki hayatını bankamatik ile idame ettiren memur beyni kesinlikle esareti kabullenmiş beyindir. Beni en çok rahatsız eden insanların ikiyüzlülüğünü görmek oldu ve genelde bu devlete bağımlı memur tayfasıydı.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç olan bir insanın ilk olarak manevi desteğe ihtiyacı vardır ki moral, motivasyon açısından hayata daha sıkı sarılabilmesi açısından bu çok önemli bir noktadır. Bu konuda sendikamız EĞİTİM-SEN’den beklentimiz olabilir. Arada bizleri hatırlamaları güzel olur

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve Demokrasi, eşit yaşam, Barış, sendikacılık adına?

Aslında her şey değişti ama hayallerimiz olduğu gibi duruyor. Barışın, kardeşliğin, eşit yaşamın, özgürlüğün ve demokrasinin olduğu, emeğin sömürülmediği, çocukların güldüğü, anaların ağlamadığı bir dünya özlemi ile yaşadık ve hala öyle yaşıyoruz. Sendikacılık konusunda ise yıllarca emek verip anlatmamıza rağmen maalesef hala 3. dünya ülkelerindeki kadar sendikal örgütlülüğe sahip bir ülkede yaşıyoruz. Gelişmiş toplumlarda sivil toplum örgütleri ve sendikalar çok ciddi mücadele ağına ve söze sahiptir, daha örgütlü, daha bilinçli, toplumlarda sendikalaşama oranı ülkemize göre çok daha yüksek ve yaşam standartları bize göre çok daha iyi bir durumda. Ama yoksulluk sınırının altında bir ücret alan memur kesiminin, bir işçi sınıfının bu sistemle barışık yaşayıp sistemin üretip büyüttüğü sendikalara üye olmasını anlayabilmiş değilim. Bu nedenle Türkiye’de sendikaların geleceğinin toplumun gelecekteki değişimine bağlı olarak gelişeceğini düşünüyorum. Bu toplum, bu bakış açısıyla kölelikten öteye geçemeyeceği gibi mevcut sistemin devamını sağlayan sendikalar da bu toplumu bir adım öteye taşıyamayacaktır.

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz

 

 
Editör: Haber Merkezi