İSTANBUL -MA'nın haberine göre;  Galatasaray Meydanı’na giderek kayıplarının akıbetini sormak isteyen Cumartesi Anneleri’ne polis müdahale etti. Polis kalkanları arasında okunan açıklamada, Hüseyin Morsümbül'ün akıbeti soruldu. Milletvekilleri ve Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'na karanfil attı.


Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 704’ncü kez toplanmak istedi. İçerisinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da bulunduğu kalabalık, Galatasaray Meydanı'na yürümek için bir araya geldi.


Kalabalığın en önünde Cumartesi Anneleri, kayıpların fotoğrafları ve ellerindeki karanfillerle yer aldı. Annelerin önünü kesen polisler, sokakta açıklama yaptırmayacaklarını, herkesin İnsan Hakları Derneği (İHD) binasına girmesini istedi. Ailelerin açıklama yapmak istemesi üzerine, polisler anneler ve Cumartesi insanlarına müdahale etmeye başladı. İHD önüne çağrılan çevik kuvvet polisi ise kalkanlarla Cumartesi insanlarını İHD'ye koymaya çalıştı. Aileler ve Cumartesi insanları polisin müdahalesine "İşkence insanlık suçudur" sloganlarıyla tepki gösterdi. Bu sırada haber takibi yapan basın mensupları da alandan polis zoruyla uzaklaştırıldı.


İKİNCİ MÜDAHALE


Kayıp yakını İkbal Eren polisin kalkanları arasında basın açıklaması metnini yüksek sesle okudu. Eren'in kalkanlar arasında açıklamasını okuduğu sırada sokak ablukaya alındı. Bir süre sonra İHD önünden ayrılan polisler bu kez İHD'ye çıkan bütün sokakları kapattı. Kalabalığın İHD önünde beklemesine izin veremeyen polisler bir kaz daha İHD önüne gelerek, içeriye girmesini istedi. Yurttaşlar, duruma tepki gösterince polis ikinci defa müdahale ederek, içeriye sokmaya çalıştı. Polisin saldırısına rağmen yurttaşlar bir kez daha İHD'ye girmedi.


KARANFİLLER MEYDANDA


İHD önünde polis saldırı devam ettiği sırada, HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Hanım Tosun ve Hanife Yıldız ise Galatasaray Meydanı'na gitti. Milletvekilleri ve Cumartesi Anneleri ellerindeki karanfilleri bariyerler üzerinden meydana attı. Karanfilleri toplayan polislerin ise "Bunları çöpe atın" demesi dikkat çekti.


‘BİLMEYE HAKKIMIZ VAR’


Haftanın açıklamasını kayıp yakını İkbal Eren yaptı. 18 Eylül 1980’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Morsümbül için adalet talep ettiklerini belirten Eren, “Bilmeye hakkımız var; gözaltında kaybedilen evlatlarımıza nerede?” diye sordu. Kayıplarını istediklerini ve sadece adalet talebinde bulunduklarının altını çizen Eren, “Galatasaray bizim kayıplarımızla buluşma mekanımızdır, Galatasaray’dan vazgeçmiyoruz!’ dediğimiz için bu hafta da Galatasaray’dan kamuoyuna seslenmemiz polis şiddetiyle engelleniyor. Biz, Anayasal hakkımızı kullanamayalım diye Beyoğlu, polis ablukası altına alındı; adalet talebimize karşı ağır silahlı polisler konuşlandırıldı” dedi.


‘HUKUKLA VERECEK CEVABINIZ VAR MI?’


Meclis kürsüsünden “yavrularını kaybeden anaların dertlerine sahip çıkacağız” diyen hükümet yetkililerine seslenen Eren, “Bütün bunlara neden maruz kalıyoruz? Bize vicdanla, hukukla verecek bir cevabınız var mı?” diye sordu.


‘GALATASARAY’A OĞLUM İLE KAVUŞMAK İÇİN GELDİM’


“Bugün 25 Aralık 2016 tarihinde aramızdan ayrılan ve vasiyeti üzerine mezar taşında, ‘Yıllarca Galatasaray’a oğlum Hüseyin ile buluşmanın hayaliyle geldim. Bizi söküp atmak istediler, copladılar, yerlerde sürükleyip gözaltına aldılar, vazgeçmedik’ yazan arkadaşımız Fatma Morsümbül’ün oğlu Hüseyin için buradayız” diyen Eren, Morsümbül’ün kaybedilme hikayesini şu sözlerle aktardı: “12 Eylül askeri darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alınarak Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na götürüldü. Onu soran ailesine Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Anne Fatma ve baba Hanife Morsümbül, askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikâyetçi oldu. Ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.


İHD avukatlarının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak, o dönem masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını söyledi. Mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında dövülerek öldürüldüğünü, sonrasında alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu açıkladı.


Ancak Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirmek yerine, ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. Bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yaptığımız itiraz ise henüz sonuçlanmadı.”


‘HÜSEYİN MORSÜMBÜL NEREDE?’


Eren, “Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesi’nin tüm aktörleri sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün akıbetinin açıklanmasını istiyoruz! Hüseyin Morsümbül’ü kaybedenlerin adil bir yargı önünde hesap vermesini istiyoruz! Hüseyin Morsümbül için adalet istiyoruz!” şeklinde konuştu.
Editör: Haber Merkezi