PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İstanbul seçimlerinden önce yaptığı ‘ 3. Yol ve Tarafsızlık’ önerisi İstanbul seçim tartışmalarıyla daha başından ‘Seçim endeksli’ bir tartışmanın içinde gözlerden kaçırıldı.

Öcalan'ın 2011 yılında ortaya koyduğu ve aylarca kamuoyundan gizlenen Yol Haritasından 8 yıl sonra ortaya koyduğu 3. Yolun Kemalistler ile İslamcıların iktidar kavgasına payanda edilmemesi yönünde yaptığı vurgular önümüzde ki dönemin yol haritasını da ortaya koyuyor

Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü konusunda İmralı’da yazıp 15 Ağustos 2009 tarihinde cezaevi yönetimine teslim ettiği ancak savunmasıyla ilgisinin olmaması ve “devletin menfaatlerine aykırı” bulunması nedeniyle idarenin el konulan ancak, AİHM kararıyla 1,5 yıl sonra avukatlarına teslim edilen 156 sayfalık “yol haritası” 10 ilke ve 3 aşamalı bir planı içeriyordu.

O gün bunları söyleyen Öcalan, 4 yıllık ‘Tecrit’ in ardından ve 8 yıl aradan sonra ilk defa 2 Mayıs’tan başlayarak avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde 2011 yılında kamuoyuna sunduğu Yol Haritasını güncelleyerek ‘3. Yol’ olarak formüle ediyor

Aslında Kürt Siyasal Hareketini uzun yıllardır yakından takip edenler Öcalan'ın 1993 yılından bu yana yaşanan çatışmaların barışa evrilmesi için ısrarlı olduğunu ve bunun metotları konusunda değişiklikler olsa da odağında barış çabası olduğu konusunda hem fikir.

Öcalan, 1993 yılında daha Suriye’de iken başlattığı diyalog ve müzakere çabalarını 1999’da İmralı’ya getirildikten sonra Türkiye'nin sosyolojik, coğrafik, ve siyasal fay hatlarını dikkate alarak, ‘Demokratik çözüm’ olarak adlandırdı. Kürt sorunu ve çözümünü ‘Demokratik Cumhuriyet’ olarak izah eden Öcalan, Kürt siyasal hareketinin düzenlemesini de bunun üzerinden gerçekleştirdi.

Öcalan, 3. Yol olarak tarif ettiği paradigmasını Demokratik Ulus, Ortak Vatan, Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Anayasa, Demokratik Çözüm, Bireysel ve Kolektif Hakların ayrılmazlığı, Özgürlük, Tarihsellik-Şimdilik ve Öz Savunma ilkeleri üzerine kuruyor.

Öcalan, devlet ve toplum arasında ekonomik, siyasal ve ticari ilişkilere dayanan bir tür yerel idari yapının oluşturulmasının toplumu devletten ve ona bağlı olmaktan koruyacağı gibi, ayrıca Avrupa Birliği müktesebatının önemli şartlarından biri olan Yerel Yönetimlerin güçlendirilmesini, belediyelerin yetkilerinin arttırılmasını, Kürtlerin kendi kültürlerini özgürce yaşadığını ve Türkler ile Kürtlerin kültürel olarak harmanlanacağı Demokratik Ulus modelinin Türkiye için tek çıkar yol olduğunu düşünüyor. Öcalan, diyalog ve müzakere süreçlerinin nihai sonuca ulaşması için Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayından geçmiş ve hazırlayacağı önerilerle hukuki engellerin kaldırılmasına yardımcı olacak bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun teşkil edilmesini oldukça önemli biliyor.

Mayıs ayı ortalarında “ Beni 30-40 gün’ bekleyin açıklaması yapan Öcalan'ın, önümüzde ki günlerde (Görüşmeler devam ederse şayet) detayları ile kamuoyuna açıklayacağı 3. Yol ve Tarafsızlık ilkesi, muhtemel yeni bir sürecin ‘Teorik ve pratik’ taslağını oluşturacaktır.

Öcalan'ın ayrıca HDP için ‘Diyalog ve müzakere partisidir’, ‘Benim öngördüğüm HDP bu değil’ şeklindeki sözleri ile de HDP’nin bir seçim partisine dönüştüğüne dikkat çekerken, HDP’nin bir ‘Mücadele Partisi’ olduğunu hatırlatma gereği duyuyor. Öcalan, HDP’yi iktidar mücadelesi veren bir parti değil, toplum içinde örgütlenen ve barış çabalarının önünü açan bir pozisyonda görüyor.

onuç itibariyle Öcalan’ın HDP heyetiyle son görüşmesini gerçekleştirdiği 5 Nisan 2015’den bu yana çok değişti. Dünyada yaşanan hızlı gelişmeleri her zaman göz önünde bulundurarak politika üretmesi ile bilinen Öcalan, muhtemelen Rojava, Kürt siyasi hareketinin üreteme hali ve yaşanan toplumsal daralmaya ilişkin yeni bir anlayışı ve politikayı ortaya koyacaktır.

Son olarak Cemil Bayık’ın Washingont Pos’ta yazdığı makale ise Kürt sorununda yeni bir döneme girileceğinin işaretlerini veriyor.

 
Editör: Haber Merkezi