Kayıp Çük'ün Hikayesi Bir ay sonra alacağı emekli ikramiyesi ile kendisine alacağı evin hayallerini kurarak; yavaş ve mağrur adımlarla Hükümet Konağı’nın merdivenlerini çıkan Katip Muzzafer Bey’in gözleri bir an da Ata’nın büstünde şahlanmış olan Ata takıldı. Heykele doğru yürüdü ve dikkatle baktığında gördüğü manzara ile irkildi.

 

 

 

Kayıp Çük'ün Hikayesi

Bir ay sonra alacağı emekli ikramiyesi ile kendisine alacağı evin hayallerini kurarak; yavaş ve mağrur adımlarla Hükümet Konağı’nın merdivenlerini çıkan Katip Muzzafer Bey’in gözleri bir an da Ata’nın büstünde şahlanmış olan Ata takıldı. Heykele doğru yürüdü ve dikkatle baktığında gördüğü manzara ile irkildi. Ata’nın Atının 'çükü' yerinde yoktu.

Muzaffer Bey az önce kendinden emin ve yavaş adımlarla çıktığı Hükümet Konağı’nın merdivenlerini koşarak çıktı ve derhal Kaymakam Nazif Keresteci’nin odasına girdi…

Kaymakam Nazif Keresteci bu destursuz girişe pek bozuldu ama önemli bir şey olduğunu anladığından ihtiyatla karşıladı.

-Hayırdır Muzzafer Bey… Bir sorun mu var?

-Var efendim var… Ata’nın Atının çükünü çalmışlar!!!

-Ney, ney, neyyyy!!!!

-Efendim, “Çükünü”, pardon çok özür dilerim efendim! At’ın çükünü çalmışlar!

-Ne diyorsunuz Muzaffer Bey?... Oturun şöyle bi soluklanın hele…

-Efendim Ata’mızın büstünde bulunan At’ın çükü yok!

Kaymakam Nazif Keresteci oturduğu koltuktan zıpladı, koşarak dışarı çıktı ve Ata’nın Atına iyice yaklaştı… Bir daha, bir daha baktı. Evet! gerçekten de ‘Çük’ yerinde yoktu.

Derhal talimatı verdi!

Çabuk bana Jandarma Komutanını ve Emniyet Müdürünü çağırın, çabuk!!!

Odasına çıkar çıkmaz kâtipleri karşısına oturttu, Daktilo sesi ortalığı inletiyordu!!

"Valilik Makamına
Hükümet Konağımızın önünde bulunan ve 10 yıl önce bir heykel traş tarafından ‘Ata’yı koruma kanunu’ çerçevesinde yapılan ve Ata’mızın şaha kalkışını tasvir eden büstümüzde yer alan Atın Çük diye tabir edilen bölümü kimliği belirsiz kişiler tarafından çalınmıştır. Dün gece yaşanan bu vahim husus hepimizi derinden üzmüş ve Ata’mızın aziz hatırasına alenen hakaret eden veya söven bu kişilerin yakalanması için gerekli çalışmalar ivedilikle başlatılmıştır. Saygılarımla arz ederim."

Valilik derhal Alay Komutanlığı’na yazdı
"Kasabamızda gelişen münferit hadise üzerine gerekli tedbirlerin alınarak, söz konusu kişilerin derhal kanun önüne çıkarılması ivedilikle arz olunur!"

Alay Komutanı Şafak Beşyüzelli Paşa, Atlı Süvari birliği ile birlikte derhal ilçeye doğru yola çıktı.

Kaymakam olayın prosedürü ile ilgilenirken, kasaba halkı ayaklanmıştı bile. Kasabada yaşayan ‘Sosyal Demokratlar’ belediyeyi elinden bulunduran ‘Dinci’partiyi suçluyordu. Yaklaşan yerel seçimler için bunun bulunmaz bir fırsat olduğunu düşünen Sosyal Demokratlar, harekete geçmiş ve ‘Yobaz’ların derhal ortaya çıkarılmasını istiyordu.

Konuyu araştıran Dinci Parti’nin Belediye Reisi ve dincilerde olayı dış güçlerin planladığını, belediyede yaptıkları hizmetleri hazmedemeyen provokatörlerin iş başında olduğunu, dış güçlerin içeride ki işbirlikçi vatan hainleriyle birlikte vatana-millete kastederek bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söyleyerek olaya uluslararası bir boyut kazandırıyordu.

Belediye Hopörlerinden bu duyurular sık sık yapılıyor ve Ata’nın At’ının çükünün en kısa zamanda bulunarak yerine yeniden monte edileceğini duyurdular.

Belediyenin sağduyu açıklamasına rağmen halkın gündemi Atın çükü olmuştu.

-Yahu kardeşim niye illa erkek at?... Onu anlamıyorum. Dişi At olsa daha iyi olurdu!

-Hedi len dişi at olur mu hiç… Rezil mi edeceyniz bizi!

-Dış güçlerin oyunu bu… Bizi birbirimize düşürerek vatanımızı parçalamak istiyorlar uyanık olalım arkadaşlar!

-Bu, Ciyacılar (CİA) yapmış olabilir, her şey beklenir bunlardan

Sosyal Demokrat Parti kasabada yürüyüş yapmaya hazırlanıyordu…. Ata’nın Atının Çükü’nün günlerdir bulunmaması nedeniyle kasabada karşılıklı bir çatışma çıkabilirdi.
Dinci Parti ise, kaybolan Çük’ün yerine yeni bir çük alınacağını söylese de bu açıklama kimseyi tatmin etmiyordu.

Vali Saim Bilirkişi, olayın bir provokasyon olduğunu açıklayarak, tüm vatandaşlara sağduyu çağrısı yapıyordu...

Vali bunları söylerken Alay Komutanı Şafak Beşyüzelli Paşa operasyonlarını sürdürüyordu. Kamuoyuna açıklamalarda bulunan Şafak Paşa, devlet otoritesi ve nizamının kasabada yeniden tesisi sağlanana kadar operasyonların süreceğini söyledi.

Paşa’nın bu açıklamasından sonra Köylerde ve kent merkezlerinde toplam 52 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Kasabada dolaşan istihbarat ajanları olayı aydınlatmak için çok yönlü ve hummalı bir çalışma yürütüyordu.

Kaymakam Nazif Keresteci ve Dinci Partinin Belediye Başkanı Abdülhalit Hacıoğlu derhal bir toplantı yapıp kasabada herkesin katılacağı bir mitingin yapılmasını kararlaştırdı. Tüm kasaba dış güçlere karşı uyanık olmaya çağrılacaktı. Mitinge katılmayan, evine ve iş yerine bayrak asmayan kişiler hakkında gerekli yasal işlemin yapılacağı duyuruldu.

Miting yapıldı ve tüm kasaba halkı miting alanına geldi. Ama mitinde gruplar birbirine girdi, provokasyon amacına ulaşmıştı. Zorla miting alanına getirilen kasaba halkı, gereken lüzum üzerine zorla dağıtıldı.

Basına açıklamalarda bulunan Kaymakam ve Belediye Başkanı, olayın münferit bir hadise olduğunu ve ilave tedbirlerin alındığını duyurdu.
Kaymakamlık binasında tüm askeri personelin, emniyet birimlerin ve tüm kurum amirlerinin katıldığı olağanüstü kriz toplantısı gerçekleştirildi...

Albay Şafak Beşyüzelli, yumruğunu masaya vurarak; Sıkı yönetim ilan ettiğini ve Belediye Başkanı İle Kaymakamı görevden aldığını söyledi...

Kaymakam ve Belediye Başkanı buna itiraz ederek Albay’a böyle bir yetkisinin olmadığını hatırlatınca, paşa toplantıyı terk etti.

Emniyet Müdürü ise kasabada bulunan şüpheli 200 şahsın tespit edildiğini ve bunların yakalanarak işkence yapılması halinde bülbül gibi öteceği şeklinde ki önerisi ‘Daha vahim sonuçlar doğurabilir’ diyerek reddedildi.

Toplantı masasında gerginlik büyürken Zabıta Remzi, tık nefes içeri girdi…

-Ne oldu Remzi ne oldu?

-Bulduk reis bey At’ın çükünü bulduk!

Herkes derin bir nefes aldı ve Zabıta Remzi gazeteye sarılı ‘Atın çükünü’ masaya koydu.
Belediye Reisi Abdülhalit Hacıoğlu önce rahat bir nefes aldıktan sonra“ Bu çükü götürün yerine 32’lik bir çivi ile çakın ki bir daha yerinden oynamasın meret”

(Hikayede anlatılan kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür)