ANKARA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  Hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası kararı ile cezaevine konulan Hüseyin Aykol’un gazeteci arkadaşları ve öğrencilerinin yanı sıra aydın, yazar, aktivist ve hukukçu pek çok isim, uzun yıllardır gazetecilik yapan Aykol’un tutuklanmasına tepki gösterdi.


MA'nın haberine göre; 2016 yılında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin Eş Genel Yayın Yönetmenliğini yapan gazeteci ve yazar Hüseyin Aykol, hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası hükmü doğrultusunda dün tutuklanıp cezaevine konuldu. Aykol hakkında “örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan dava, gazetenin maruz kaldığı baskılara karşı başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan Ayşe Düzkan, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Bektaş ve Ragıp Duran'a açılan davayla birleştirilmişti.


Davaya bakan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Kasım 2018’de açıkladığı kararında Akyol'a 3 yıl 9 ay hapis cezası vermiş, bu ceza daha sonra İstinaf Mahkemesince onanmıştı. Ankara’daki evinde dün gözaltına alınan Aykol, getirildiği Sincan Batı Adliyesinde hakkındaki hükmün yüzüne okunmasının ardından tutuklanarak Sincan F Tipi Kapalı Cezaevine götürüldü.


1970’lerden bu yana gazetecilik yapan Aykol hakkında açılmış 63 dava var.


Gazeteci ve yazar Aykol’un tutuklanmasına meslektaşları başta olmak üzere aydın, yazar, hukukçular ile aktivistler tepki gösterdi.


DEMİRER: SUÇU HER NEYSE BENİM ÜZERİMEDİR


Özgür Gündem’de beraber çalıştığı isimlerden biri olan yazar Temel Demirer, Hüseyin Aykol’u şöyle tanımlıyor: “Dünyada tanıdığım en namuslu, en onurlu, en çalışkan, en örnek insanlardan biri.”


Demirer, yine “yoldaşımdır” dediği Aykol için “Özgür Basın'ın ne olduğunu, muhalif basının ne demek olduğunu öğrenmek isteyen herkes, Hüseyin Aykol'dan örnek almalıdır. Ben basın hayatımda kendime örnek olarak Hüseyin Aykol'u aldım. Hüseyin Aykol ifade özgürlüğünün Türkiye'deki ve dünyadaki ender insanlardan biridir” ifadelerini kullandı.


Bu nedenle Aykol’a yönelik saldırının muhalif basına ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırı olduğunu söyleyen Demirer, “Bu anlamda tutuklanan elbette Hüseyin Aykol'dur ama onun şahsında özgür medya ve özgürlük düşüncesidir. Bu anlamda Hüseyin Aykol'u savunmak özgür medyayı, muhalif medyayı, onuru, ahlakı savunmaktır. Hüseyin Aykol ile çalışmaktan, onun öğrencisi olmaktan ve onun yoldaşı olmaktan onur duyuyorum. Suçu her neyse… Hüseyin Aykol’un suçu benim üzerimedir. Onurla bu suçu kabul ediyorum” dedi.


ERYILMAZ: OTORİTER SİSTEM DEDİĞİMİZ BÖYLE BİR ŞEY


Gazeteci Tuğrul Eryılmaz da, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne karşı yapılan tutuklamaların kabul edilemez olduğunu vurguladı. Türkiye’de iktidarın dışında bir şey söylemeye çalışmanın çok zor olduğunu söyleyen Eryılmaz, şunları belirtti: “İfade özgürlüğü olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’nin tüm kurumları perişan edildi. Meclis, adalet, akademi tabi medyayı bunun dışında bırakmayacaklardı. Otoriter sistemler dediğiniz böyle bir şey. En son kurban da meslektaşımız Aykol oldu. Bu, bizim duyduğumuz. Daha ismini duymadığımız, bilmediğimiz bir sürü genç meslektaşımız var.”


KESKİN: GAZETECİLER YAZARLAR CEZAEVİNE GİRİYOR 


Aykol ile birlikte Özgür Gündem Eş Genel Yayın Yönetmenliği yapan ve 17 yıl 2 ay hapis cezası İstinaf Mahkemesinde olan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, şunları ifade etti: “Her şeyden önce bu coğrafyada baskı gören bir yayın organının Eş Genel Yayın Yönetmenliğini yapmıştık. İfade özgürlüğünün bu kadar ihlal edildiği hiçbir süreç olmadı. Hüseyin Aykol, ömrünü basın özgürlüğüne, basın ifade özgürlüğüne harcamış biri. Aynı zamanda dava arkadaşım. Her an hepimiz cezaevine girebiliriz. Trajikomik bir durum yaşıyoruz. Veli Küçük’ün beraat ettiği bir coğrafyada gazeteciler, yazarlar cezaevine giriyorlar. Hüseyin Aykol’da bunlardan biri. Üzücü ama şaşırtıcı değil.”


AKARSU: ÇOK KIYMETLİ BİLGİLER ÖĞRETTİ


Gazete Duvar yazarı olan gazeteci Özlem Akarsu Çelik de “Hüseyin Aykol’un temsilcilerinden biri olduğu gazetecilik geleneği Türkiye’de hepimize bugüne kadar hem mesleğe dair hem de mücadeleye dair çok kıymetli bilgiler öğretti. Hüseyin Aykol, çok gazeteci yetiştirdi. Bence en kıymetli yanlarından biri de budur. Bizler, ‘gazetecilik suç değildir’ demeye devam edeceğiz. Hüseyin Aykol’un da hapishanelerde değil dışarıda, özgürce mesleğini yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.


YILMAZ: ONDAN ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR


Gazeteciliği Aykol’dan öğrendiğini söyleyen Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Sedat Yılmaz ise, onu şu sözlerle tanımlıyor: “Sadece benim öğretmenim değil, aynı zamanda şefim, müdürüm, üstadım, çalışma arkadaşım. Aykol, sessizlerin, yoksulların, ötekilerin, cezaevlerin, çocukların, işçilerin, Kürtlerin, sığınmacıların yorulmak bilmeyen sesidir. Hakkında yüzlerce yıla varan ceza istemleri, yargılamalar, baskılar yıldırmadı onu.”

Aykol’un “Yaşadığımız sürece arkadaşlarımıza sözümüz var” sözlerini hatırlatan Yılmaz, şunları ekledi: “Birlikte çalıştığı onlarca arkadaşı ensesinden tek kurşunla katledildiği için öğüdüdür bize. Kesinleşmiş cezasına rağmen ısrarla ülkeyi terk etmedi. Eğilmez, bükülmez, onurlu bir kalem tutuşturdu her birimizin eline. Yüzlerce gazeteci yetiştirdi. Yaşına rağmen sabahın 5’inde mesaiye başlardı ve gazeteciliğiyle hep örnek oldu. Aykol hakkında söylenecek şeyler, üç-beş cümleye elbette sığmaz ama o aynı zamanda Kürt basının belleği, arşivi ve bilgesidir. En büyüğümüzü, en mütevazimizi, en vicdanlımızı, en bilgemizi çekip aldılar. Umarım bir an önce bırakılır ve aramızda olur. Bizim ondan daha öğrenecek çok şeyimiz var.”


TAHİNCİOĞLU: BİRAN ÖNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMALI


Yine T-24 yazarı, gazeteci Gökçer Tahincioğlu da, Aykol’a dair “Yıllardır gazetecilikten başka hiçbir eylemi olmayan, mesleği gazetecilik olan ve gazetecilik yaptığı yıllar boyunca da sürekli yargılanarak, gözaltına alınarak geçiren bir emektar meslektaşımız. Maalesef yeniden tutuklandı. Tutuklanmasının tek gerekçesi bir çok gazeteci ve aydının hakkında da dava açılmasına, tutuklanmasına neden olan Özgür Gündem Gazetesi’nin ‘Nöbetçi Eş Genel Yayın Yönetmenliği’ kampanyası sırasında zaten yayın yönetmeni olduğu gazetede meslektaşlarıyla dayanışma içerisinde bulunmaktı. Halı hazırda var olan cezası devam eden davaları var. Aykol’un biran önce özgürlüğüne kavuşmasını, ifade özgürlüğü kapsamında kalan davaların düşürülmesini diliyoruz. Bu konuda yargı paketleri hazırlayan hükümete de gazeteciler olarak çağrıda bulunuyoruz” dedi.


DÜNDAR: YARGI REFORMU VAAT EDİLİRKEN…

  

Özgürüz Radyo Eş Genel Yayın Yönetimi, gazeteci Can Dündar ise, “Gazetecilerin tutuklanması genel bir saldırıya dönüştü. Türkiye’de bir yandan yargı reformu yasası vaat edilirken diğer yandan yeni gazetecilerin tutuklanması, barış akademisyenlerinin tutuklanması aslında göz boyama peşinde olduğunu gösteriyor. Son tutuklama da onun işareti. Hepimiz birbirimizin ifade özgürlüğüne, hakkına sahip çıkmazsak bu böyle sürecek gibi görünüyor. Hepimizin hiçbir görüş ayrılığına mahal vermeden bu tutuklamalara karşı çıkmalıyız” dedi.


YARKADAŞ: KABUL ETMİYORUM


Aykol’u yıllardan bu yana tanıdığını belirten eski milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş da, “Kendisi sol ve sosyalist yayınların çıkarılmasında katkısını hiçbir zaman esirgemeyen, yüzlerce meslektaşımıza da gazetecilik deneyimlerini aktarmaktan çekinmeyen bir kişidir. Uzun yıllardan bu yana sol ve sosyalist çevrelerin yakından tanıdığı, saygı duyduğu mesleki ilkelere bağlılığından şüphe duymadığı Hüseyin Aykol’un Özgür Gündem Gazetesi’nde yayımlanan yazılardan dolayı hapisle cezalandırılması ve evinin basılarak gözaltına alınmasını kabul edemiyorum” diye belirtti.

Yarkadaş, TMK ve ilgili maddelerin değiştirilerek, tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini de vurgulayarak, “İktidar gazeteciliğin suç olmadığını kamu yararına bir meslek olduğunu artık kabul etmeli ve gazetecilere yönelik hasmane tutumundan vazgeçmelidir” dedi.


EREN: BU SESİ DAHA GÜR ÇIKARMALIYIZ


Aykol’un üzerinde emeği olduğu gazetecilerden olan Jinnews Ankara muhabiri Habibe Eren ise, “Aykol ile her sohbet ettiğinizde ‘Keşke Ape Musa ile daha fazla vakit geçirseydim’ der. Ape Musa’nın ardılı olarak bizlere her zaman ahde vefayı, üretkenliği ve yılmamayı öğretti. Acıların dehlizlerde kaybolmasına izin vermeyen bellekleri her defasında gerçeklerle tazeleyen Hüseyin hocanın tutuklanmasına karşı borcumuz onun özgürlüğünü dile getirmek olmalı. Yaşanan bu hukuksuzluğa ve bir gazeteciyi ölümüne bağlı olduğu mesleğinden alıkoymaya çalışanlara dur demek için bu sesi daha gür çıkarmalıyız. Gazetecilik faaliyetleri tutuklanma gerekçesi olamaz. Hüseyin hocanın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.


Eren, “Yıllarca hasta tutsakların sesini duyuran ihlalleri gündeme getiren Aykol tepkisini köşesine taşıdığı yerden cezaevine gönderildi. Sürecin kendisinden düzelmesini beklemek gazetecilerin tutuklanmasını ve yargılanmasını izlemek ve adaletin ‘yarın’ tecelli etmesini beklemek yerine tüm demokrat kurumların gazeteci örgütlerinin ve bireylerin bu hukuksuzluğa dur demesi gerekiyor” diye konuştu.


SAÇILIK: HER İKİ TÜRKİYE’DE DE AYNI MUAMELEYİ GÖRDÜ


Sosyolog-aktivist Veli Saçılık da, Aykol’un tarihsel kimliğine işaret ederek, şunları söyledi: “Hüseyin Akyol, bir müstesnadır. Önemli, tarihsel bir gazetecidir. Muhalif gazetelerde sürekli yazmış ve bunun bedelini ödemiştir. Eski Türkiye’de de yeni Türkiye’de diye tanımlanan AKP Türkiye’sinde de aynı muameleyi gördü. Devleti yönetenler değişiyor ama devletin muhalif gazetecilere, Kürt gazetecilere tavrı değişmiyor. Ama burada esaslı bir duruş olduğu, bu ırkçı-kafatasçı yapıya karşı gazetecilerin o geleneği sürdürdüğünün kanıtıdır Hüseyin Aykol.  Onun cezaevine girmesi gazetecileri ve muhalifleri yıldırmayacaktır, aksine onun gibi azimli onun gibi sağlam bir duruşu sergilemeye itecektir. Herkes onu kendisine baz alacak,  ‘ben de bunu yapabilirim’ diye düşünecektir. Cezaevine girmesi üzücü bir ama onun karşısında duruşu da gurur duyacağımız bir durum olarak görüyorum.”


BOLTAN: SERBEST BIRAKILMALI


Özgür Gazeteciler İnisiyatifi (ÖGİ) Sözcüsü Hakkı Boltan, “Gazeteci olmaktan öte tam bir filozof ve Türkiye’nin zindanından tutun, gözaltından tutun her türlü baskıyı fiili olarak gören yaşayan ve karşısında duran bir kişiliktir. Tutumları ve fikirleri ile doğrudan özgür basını temsil ediyor. Bir iktidarın 70 yaşında bu düzeydeki bir gazetecinin tutuklaması kabul edilir değil, akıl karı değildir” dedi.


ÖGİ olarak Aykol’un serbest bırakılması çağrısında bulunduklarını belirten Boltan, “Sadece Hüseyin Aykol değil diğer tüm gazeteci arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması ve haklarında açılan dosyaların derhal kapatılması gerekir. Bu, Türkiye’nin bir ihtiyacıdır. Basın özgürlüğü bir ihtiyaçtır. Türkiye bugün kriz yaşıyorsa daha çok özgür basını engellenmesinden kaynaklıdır. Dolayısı ile kendi bekaları için özgür basını kabul etmeleri gerekir. Baskılar ne olursa olsun özgür basın her durumda toplumun ihtiyacını karşılar. Ne kadar istihbaratlarını güçlendirirlerse, ne kadar zindana atarlarsa atsınlar özgür basın kendi mecrasını yaratıyor. Bunlara saldırmak hiç kimsenin yararına değildir. İş böyleyken biz diyoruz ki gazetecileri bırakın. Çalışma koşullarını yaratın ve Türkiye’nin beka sorunu dediğiniz sıkıntı da ortadan kalksın” ifadelerini kullandı.


OKAY: FAŞİZME EVRİLMESİNİN GÖSTERGESİ


 “Görülmüştür.org” ekibinden yazar Adil Okay ise, cezaevlerine yönelik çalışmalar araculığıyla tanıdığı Aykol’a dair şunları dile getirdi: “Türkiye’de hak, hukuk yok, on binlerce insan cezaevine konuldu. Türkiye tarihinde en fazla tutuklu ve hükümlünün olduğu bu dönemdir. Dolayısıyla insan hakları konusunda mücadele eden, cezaevleriyle yıllarca ilgilenen oradaki hak ihlallerini gündeme getiren Hüseyin Aykol ceza alması kabul edilemez. Hukukun ve insan haklarının olmadığının göstergesidir. Bu ülke ve halkları için değerli bir insanın tutuklanması bizi üzmüştür. Aykol ömrünü insan hakları mücadelesinde vermiş biridir. Aykol’a yaklaşım bu ülkede faşizme evirilmenin göstergesidir.”


ACİNİKLİ: TUTUKLAMA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜNÜ ENGELLEMESİDİR


Yine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Avukat Ayşe Acinikli de, şu ifadeleri kullandı: “Gazetecinin tutuklanması meselesi normal tutuklamadan ayrı tutulması gereken bir durumdur. Basın özgürlüğünün engellenmesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Hüseyin Aykol’a verilen bu ceza Türkiye’de hala basın özgürlüğünden yana olan ve gazetecilik yapmaya çalışan insanlara verilen bir gözdağıdır. Bu baskı ortamında basın özgürlüğünün bu şekilde engellenmesi, basına sansür uygulanması aynı zamanda muhaliflerin sesini kısmaya yöneliktir. Ana akım medya şuanda iktidar isteminde haber yapıyor ve insanların şuan da gerçeklere ulaşması bu şekilde engellenmeye çalışılıyor. Hüseyin Aykol’a verilen ceza insanların haber alma hakkını savunanlara verilen bir cezadır. İnsanların haber alma hakkı da engelleniyor.”
Editör: Haber Merkezi