ANKARA - TJA’nın ‘Şimdi kadın özgürlük zamanı’  şiarıyla Diyarbakır’da yapacağı mitinge  sayılı günler kala, HDP Gençlik Meçlisi üyesi Newroz Gülen, gençlerin de kadın kırımı ve fuhuş şebekelerine karşı mücadelelerini yükseltmek için alanda olacağını söyledi.

JINNEWS'ten Öznur Değer'in haberine göre; Tevgera Jinên Azad (TJA), “Irkçılığa ve cinsiyetçiliğe Êdî bes e (artık yeter), şimdi kadın özgürlük zamanı” şiarıyla 16 Eylül’de Diyarbakır’da bölgesel mitinge hazırlanıyor. TJA, son yıllarda iktidar politikaları ekseninde artan uyuşturucu, fuhuş, ırkçılık, cinsiyetçilik, tecrit politikaları ve kadın katliamları başta olmak üzere, kadınların yaşam alanlarını eril mekanizmalarla ören uygulamalar karşısında kadın savunmasını üstleniyor.  

TJA alanlarda

15 Eylül 2020’de “Em xwe diparêzin” (Kendimizi savunuyoruz) şiarıyla başlattıkları kampanya kapsamında, bölge kentlerinde alanlara çıkarak çok sayıda il, ilçe, belde ve köylerde erkek şiddetine karşı kadın savunmasını örgütleyen TJA, 8 Mart’ta ise “Kadın kırımına karşı yaşamı, tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz” şiarıyla karşıladı.   

İktidarın eril, kadına karşı erkeği esas alan politikalarına karşı kadın direnişini ve mücadelesini ören TJA, bağımlılaştırma politikalarına karşı da mücadele yürütüyor.

Polislere soruşturma yok

Bölge kentlerinde özelde sokağa çıkma yasaklarının başladığı 2015-2016 yıllarının ardından artan uyuşturucu kullanımının nedeni, bölgede yaşayan yurttaşlar tarafından kentlerde varlığı ve faaliyetleri artan asker, polis ve uzman çavuşlar olarak yorumlanıyor. Bölgede birçok asker veya polisin uyuşturucu veya fuhuş şebekelerinde etkin olduğu ifade edilse de buna ilişkin iktidar kanadından bir açıklama yapılmadığı gibi herhangi bir soruşturma da başlatılmıyor.

Sedat Peker’in uyuşturucu itirafları

2016'dan bu yana gündemde olan ve yurttaşları rahatsız eden madde kullanımı, devlet destekli mafya lideri Sedat Peker’in yayınlamaya başladığı videoların ardından bir kez daha gündeme taşınmıştı. Bir videosunda, Kolombiya'dan Türkiye'ye gönderilecek 4 ton 900 kilo kokainin, Eski Emniyet Genel Müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar tarafından Türkiye’ye getirilmek istendiğini ve İzmir'deki bir kimya fabrikasına götürüldüğünü itiraf etti. Bu ticaret, Kolombiya’da yapılan bir operasyonla engellenirken, Kolombiyalı yetkililer tarafından uyuşturucunun Türkiye ayağı olduğu doğrulandı. Tüm bu itiraflara rağmen Türkiye’de konuya ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı.

Türkiye'den Avrupa'ya uyuşturucu ticareti

Yine Aralık 2020’de Avrupa sınırında devlet memuru olan Veysel Filiz’in arabasında yüklü miktarda uyuşturucu yakalanmıştı. Eski Brüksel basın müşaviri olan ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen Filiz Hamzabeyli ise sınır kapısından Bulgaristan'a geçerken piyasa değeri 5 milyon Euro olduğu belirtilen 100 kilogram eroinle yakalanmıştı.

BM raporuna göre Türkiye 2’nci sırada

Birleşmiş Milletler'in (BM) hazırladığı 2019 yılına ait verilerin paylaşıldığı “2021 Dünya Uyuşturucu Raporu”na göre, Türkiye uyuşturucu madde ele geçirilen 2’nci ülke olurken, 20 ton ile en fazla kokainin yakalandığı ülke oldu. Rapora göre, Türkiye'de neredeyse her çeşit uyuşturucu da Avrupa genelindeki en yüksek miktarlar ele geçiriliyor. Raporda, tüm Avrupa'da ele geçirilen 200 ton esrarın 50 tonunun Türkiye'den olduğu bilgisi de yer alıyor.

En fazla eroin Türkiye’de

Türkiye'de 2018'de 5,7 ton amfetamin, 564 kilogram metamfetamin ele geçirildi. Ele geçirilen Metilenoksimetamfetamin (MDMA) hapları ise 2017 ve 2018 yıllarında 8'er milyon hap ile AB'deki toplam miktarı aştı. Yine rapora göre Türkiye'de her yıl yaklaşık 17 ton ile tüm Avrupa toplamından daha fazla eroin yakalanıyor. Bu miktarın aynı zamanda son 10 yılın en yüksek rakamı olduğu kaydediliyor. Raporda Türkiye’de ele geçirilen hacimlerin endişe verici olduğu vurgulanıyor.

387 kişi uyuşturucudan öldü

Rapora göre 2020’de dünyada 585 bin kişi uyuşturucudan yaşamını yitirirken, Türkiye’de bu sayı 387. 2017 yılında 941, 2018'de 657, 2019'da ise 342 kişi uyuşturucu kullanımından yaşamını yitirdi.

AB’ye göre Türkiye birlik ülkelerini geçti

Avrupa Birliği'ne (AB) bağlı “Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi”nin (EMCDDA) yayımladığı 2021 raporuna göre, Türkiye'de 2019 yılında ele geçirilen MDMA ve eroin miktarı diğer tüm birlik üyesi ülkeleri geçti. Türkiye'de 2017 yılında 8 milyon 606 bin 765, 2018'de 8 milyon 409 bin 892 ve 2019'da da 8 milyon 695 bin 605 tablet MDMA; 2017 yılında da 17 ton, 2018 yılında 18 ton ve 2019 yılında da 20 tondan fazla eroin ele geçirildi. 2017 ve 2018 yılında Türkiye'de yakalanan Liserjik asit dietilamid (LSD) miktarı toplam 427 doz iken, bu miktar 2019 yılında 25 bin 571 olarak kaydedildi. Bu artışla birlikte Türkiye, 27 bin 501 doz ile LSD yakalayan 2’nci ülke konumuna geldi.

Türkiye’de 10 milyon insan bağımlı

İktidara yakın İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’nın 2020’de açıkladığı “Madde Bağımlılığı ve Bağımlılıklarla Mücadelede Sivil Toplumun Rolü” adlı raporuna göre de ülkede yaklaşık 10 milyon kişi madde bağımlısı.

Yoğun olan iki kent

Yapılan araştırmalar doğrultusunda madde bağımlılığı ve uyuşturucu kullanımının en yoğun olduğu iki kent İstanbul ve Diyarbakır. 

HDP’li gençlerden kampanya

Bölgede artan uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığına dikkat çeken Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi kampanya başlattı. 10 Eylül’de Diyarbakır’da “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı kuralım” şiarıyla başlatılan kampanya kapsamında bölge kentlerinde çalışmalar yürütülüyor. Mahallelerde çalışma yürüten gençler ilgi ile karşılanıyor.

HDP Gençlik Meclisi üyesi Newroz Gülen, bölge kentlerinde artan uyuşturucu kullanımı ve kampanyaları kapsamında değerlendirmelerde bulundu.

Hayal gücü çalınan genç kadınlar için sanat yarışması

Newroz, HDP Gençlik Meclisi ve HDP Kadın Koordinasyonu’nun başlattığı birtakım kampanya ve hamlelerin olduğunu söyledi. “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı kuralım” şiarıyla başlattıkları kampanyanın amacının “öz kültürleriyle bir araya gelmek” olduğunu ifade eden Newroz, madde bağımlısı kişilerin gerektiği takdirde hastaneye yatırılarak maddeyi önce aklından ardından ise vücudundan atmalarının sağlanacağını aktardı. HDP Gençlik Meclisi’nin sokaklarda bildiri dağıttığını, halk toplantıları gerçekleştirdiğini ve ailelerle görüştüklerini kaydeden Newroz, HDP Kadın Koordinasyonu olarak da bir sanat yarışması başlattıklarını belirtti. Sanat yarışmasının detaylarını anlatan Newroz, “Özellikle genç kadınların evlerdeki karanlık odalara hapsedilerek hayal gücünün elinden alındığına şahit oluyoruz. Pandemi döneminde buna sıklıkla rastladık. Bizler bunun aksine genç kadınların hayal gücünün bir sınırı olmadığını biliyoruz. Bu yüzden de başlattığımız sanat yarışmasında resim, şiir, öykü ve folklor ile genç kadınların kendilerini var edebilmesini, kendi duygu ve düşüncelerini tuvallere, kitaplara, alanlara yansıtabilmeleri için bir yarışma başlatma gereği duyduk. Çünkü fuhuş ve uyuşturucu, kişinin düşünemez hale getirilmesine yol açıyor. Bir sanat yarışmasıyla biz genç kadınların yapılan her şeye rağmen şiirlerle, öykülerle, resimlerle, halaylarla kendini var edebileceğini kanıtlamak istiyoruz. Yarışmamızın başvuruları ise devam ediyor” sözlerine yer verdi.

‘Kadın kırımına ve fuhuş şebekelerine karşı alanlardayız’    

TJA’nın iktidar tarafından yürütülen politikalar karşısında 16 Ekim’de Diyarbakır’da gerçekleştireceği mitinge dikkat çeken Newroz, genç kadınlar olarak mitinge dahil olacaklarını belirtti. Özel savaş politikalarına, kadın kırımına ve fuhuş şebekelerine karşı alanlarda olacaklarının altını çizen Newroz, TJA kampanyasının önemine işaret etti. TJA’nın geçen yıl başlattığı “Em xwe diparêzin” kampanyasını hatırlatan Newroz sözlerini şöyle sürdürdü: “Irkçılığa, cinsiyetçiliğe, kadın kırımına karşı ‘Kendimizi savunuyoruz’ demişti. Şu an ‘Êdî bes e’ diyoruz. Toplumun her alanında, dünyada kadın kırımı artmış durumda. Özellikle Kürdistan’da hem yürütülen özel savaş politikaları sonucunda hem de ataerki ve feodalizm sonucunda kadınlar fuhuşa sürükleniyor, katlediliyor. Biz de bütün bunlara ‘dur’ diyebilmek için TJA’nın başlattığı kampanyaya dahil olduk.”

‘16 Ekim’de İstasyon Meydanı’ndayız’

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından kadın katliamlarında artış gözetildiğini vurgulayan Newroz, iktidarın mevcut artışa rağmen kadın katliamlarında azalış olduğu yönündeki açıklamalarını hatırlattı. Son dönemlerde kadın katliamlarına “intihar süsü” verildiğini kaydeden Newroz, “Kadınlara bir geleceksizlik dayatılıyor, kadının bedeni pazarlanıyor, kadına söz hakkı tanınmıyor ve kadın intihara sürükleniyor. Bunlara ‘Êdî bes e’ demek için 16 Ekim’de İstasyon Meydanı’nda olacağız” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar örgütlenmeli’

“Biz kadınlar güçlüyüz ve kendi öz gücümüzün farkında olmamız gerekiyor” diyen Newroz, kadın dayanışmasına dikkat çekti. Kadınlara öğretilmiş bir “cahillik” ve “çaresizlik” olduğunu dile getiren Newroz, “Bütün kadınlar bir araya gelerek örgütlenmeli. Bir kadın ne kadar örgütlüyse o kadar mücadele enerjisi görecek” dedi. 

Editör: Haber Merkezi