ŞEHBA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:  Efrîn Kevana Zêrin üyeleri Zîlan Sîdo ve Romîna Sîdo, göç ettirilmelerini engel olarak görmeyerek kültür sanat çalışmalarına Şehba’da devam ediyor.


JINNEWS'ten Ferîde Zade'nın haberine göre; Kültür ve sanatın yok olmaktan kurtarılarak gelecek kuşaklara aktarılmasına kadınlar aracılık ediyor. Kadınlar zamanla kültürün doğal koruyucuları oldu. Sanat ile insanlar fikir, duygu ve isteklerini dile getirme şansı buldu ve toplumuna da bunu anlatma fırsatı buldu. Romîna Sîdo ve Zîlan Sîdo’nun da kültür ve sanat ile aralarında bir bağ oluştu ve bu bağ ile büyük bir sevgi ile sanatlarını icra ediyor. Efrîn Kevana Zêrin’de beraber yer alan ve Türkiye ile ona bağlı grupların saldırısı sonucu Şehba’ya göç etmek zorunda bırakılan Romîna ve Zîlan, kültür ve sanattan kopmayarak çalışmalarına büyük bir aşkla bağlandı. Ellerinden sazlarını ve kemanlarını düşürmeyen Romina ve Zîlan hem küçük bir konser veriyor hem de sanata olan tutkularını ajansımıza anlatıyor.


‘Sanat çalışmalarına büyük bir istek ile başladım’


Zîlan başlıyor ilk söze ve kültür ve sanat çalışmalarına katılma nedenini şöyle ifade ediyor: “Ben 5’inci sınıftayken sanat çalışmaları dikkatimi çekti. Ailem de bana arka çıkınca amacıma ulaşacağım dedim. Sanat çalışmalarına büyük bir istek ile başladım. Her kadında bir sanat vardır. Kadınlar bununla sanatsal duygularını ön plana çıkarıyor. Küçüklüğümüzde annelerimiz beşiklerimizde bizi söyledikleri ninniler ile sallardı. Bu yüzden içimizde sanat aşkı gelişti. Her insanda aslında bir sanat vardır. Kadınlar isteklerini şarkılar ile dile getiriyor. Kadınlar acı çektiklerinde, zorluklar ile karşılaştıklarında ya da mutluluklarını sanat yolu ile anlatıyor. Bu da kadının sanata olan bağlılığını artırdı ve kadın sanatı kendisi için kutsal bir yöntem olarak gördü.”


‘Rejim döneminde çalışmalarımızı gizli yapıyorduk’


Baas rejiminin hakim olduğu zamanlarda gizli gizli çalışmalarını yürüttüklerini söyleyen Zîlan, bir çok zorluk ile karşılaştıklarını dile getiriyor.  Zîlan, “Kültür ve sanat ile ilgilenmeye başladığımda henüz bir sanat merkezi yoktu. Bizler çalışmalarımız gizli yapıyorduk. Baas Rejimi zamanında serbest bir şekilde öğrenemiyorduk. Çünkü o dönem gözaltılar çok yaşanıyordu. Bizler de kültürümüzü yok olmak kurtarmak için gizli gizli çalışma yürüttük. Kültür ve sanatımıza olan bağlılığımız, tutkumuz bize moral oluyordu. Bugünlere gelene kadar bir çok engel ile karşılaştık. Ve bu çalışmada yer aldığımız için de gururluyuz” diyor. Kültür ve sanatın birçok alanı olduğuna da değinen Zîlan, kendisinin folklar alanına daha fazla ilgi duyduğunu sözlerine ekliyor.


‘Müzik yaşamdır’


17 yaşındaki Romîna Sîdo da Efrîn’in Cindirês ilçesinden. Müzik grubu içerisinde yer alan ve çocukları da eğiten Romîna, “Babamın teşviki sonucu müziğe başladım. Zaten kardeşlerim de dengbêjler. Şimdi kemana başladım. Bu çalışmada olmak beni mutlu ediyor. Müzik yaşamdır” diye belirtiyor.


Katledilen arkadaşlarının adını grup isimlerinde yaşatıyorlar


Efrîn saldırısının ardından Şehba’ya göç etmek zorunda kaldıklarının ifade eden Romîna, ilk süreçlerde evin önüne çıkıp halka şarkı söylediklerini aktarıyor.  Romîna, şunları dile getiriyor: “Eski grubumuzdaki arkadaşlarla tekrar bir araya geldik. Zamanla Ş. Hêva grubunu oluşturduk. Hêva adını seçmemizin nedeni, o arkadaşımızda kültür çalışanıydı. Yaşı küçüktü fakat sanata yatkınlığı vardı. Türk devletinin saldırısı sonucu evinin önünde katledildi. Bizde grubumuza bu ismi uygun bulduk.”


‘Çocukları eğitmek istiyorum’


Sanata başladıktan sonra yaşamında büyük değişiklikler olduğunu vurgulayan Romîna, yaşamındaki boşlukları müzik aracılığıyla doldurduğunu belirtiyor. Romîna, müzik konusunda profesyonelleşmek istediğini ve bir müzik merkezi açarak çocuklara ders vermek istediğini söyleyerek sözlerini noktalıyor.

Editör: Haber Merkezi