Dünyanın en düşük doğum oranlarından birine sahip olan Güney Koreli kadınlar neden evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı istemediklerini anlattı. Ülkede, 50 sene önce evlilik oranı binde 9,2 iken bugün bu oran binde 5,5'a düştü.




– Güney Kore’de giderek artan sayıda kadın evlenmemeyi, çocuk sahibi olmamayı, hatta erkeklerle ilişki kurmamayı tercih ediyor. Eğer bu eğilim devam ederse, dünyanın en düşük doğum oranına sahip ülkelerinden biri olan Güney Kore’de nüfus azalmaya başlayacak.

Güney Kore’nin aşırı rekabetçi iş piyasasında kendine yer edinmeye çalışan çok sayıda yetişkin genç, kendine bir yer edinebilmek için çok çalışmış ve bu emeğini çöpe atmak istemiyor. “Doğum acısına katlanmak istemiyorum. Ayrıca çocuk yapmak kariyerimi bitirir” diyen 24 yaşındaki Jang Yun-hwa, “Hiçbir zaman çocuk sahibi olmaya niyetim yok” diye ifade ediyor. Güney Koreli çizgi roman sanatçısı Yun-hwa “Bir ailenin parçası olmaktansa bağımsız olmayı, yalnız yaşamayı ve düşlerimi gerçekleştirmeyi istiyorum” diyor.

‘ÇOCUĞUN OLUNCA ŞİRKET İKİNCİ PLANDA KALACAK’

Ülkede, hamile kalan ya da kalma ihtimali olan kadınlara ayrımcılık yapılmasını engellemeyi amaçlayan bazı yasalar olmasına rağmen sendikalar bu yasaların fiiliyatta uygulanmadığını söylüyor. Seul’ün batısında yaşayan Choi Moon-jeong’un hikayesi bu sorunun çok açık bir örneği. Patronuna çocuk beklediğini söylediğinde; “Çocuğun olduğunda önceliğin o olacak, şirket ikincil olacak. Bu durumda çalışabilecek misin?” şeklinde bir tepki aldığını söyledi. Mali müşavir olarak çalışan Moon-jeong, bunun üstüne patronunun üzerine işleri yığdığını ve sonunda gerilimin doruğa ulaştığını ifade ediyor. Bayılıp hastaneye kaldırılan genç kadına doktorlar, stres yüzünden düşük belirtileri gördüklerini söylediler. Bir hafta hastanede yatıp düşük yapmadan işe döndüğünde patronunun kendisini işten uzaklaştırmak için elinden gelen her şeyi yaptığını hissetti. Moon-jeong bunun münferit bir olay olmadığını, birçok kadının benzer deneyimlerden geçtiğini düşünüyor. İşte bu yüzden çevresindeki birçok kişinin hiçbir zaman çocuk sahibi olmayı düşünmediğini anlatıyor.

Choi Moon-jeong




‘KADINLARIN KALKINMADAKİ ROLÜ HİÇE SAYILIYOR’

Güney Kore’nin son 50 yıl içinde gelişmekte olan bir ülke olmaktan, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmaya dönüşmesinde uzun çalışma saatleri ve çalışanların yaşamlarını işlerine adama kültürünün önemli payı olduğu söylenir. Fakat Yun-hwa bu dönüşümde kadınların rolünün genellikle görmezden gelindiği görüşünde. “Kore’nin ekonomik başarısı büyük ölçüde fabrikalarda düşük ücretle çalışan işçilere bağlı ve bunların çoğu da kadın” diyor. “Ayrıca bir de erkeğin tamamen işine odaklanabilmesi için kadının aile içinde verdiği hizmetler var” diyerek bunların da hiçe sayıldığını söylüyor.

ERKEKLER 45 DAKİKA, KADINLAR 4 SAAT EV İŞİ YAPIYOR

OECD’nin rakamlarına göre Güney Koreli yetişkin bir erkek, çocuk bakımı, ev işi gibi karşılığı ödenmeyen işlere günde ortalama 45 dakika ayırırken, Güney Koreli bir kadın bunun beş misli yani yaklaşık 4 saat harcıyor. Evlenmeyi asla düşünmediğini belirten Yun-hwa, “Kişilik olarak böylesi bir yardımcı roller bana göre değil. Kendi hayatım yeterince dolu” diyor.

ERKEKLERİN YÜZDE 80’İ ŞİDDETE VE TACİZE BAŞVURUYOR

Yun-hwa sadece evlenmek değil, erkek arkadaşı olmasını bile istemiyor. Buna bir sebep olarak Kore’de büyük bir sorun diye tarif ettiği ‘intikam pornosu’ korkusu. Bir diğer endişesi de erkek şiddetine maruz kalma riski. Kore Kriminoloji Enstitüsü tarafından geçen yıl yayımlanan bir araştırmaya göre ankete katılan erkeklerin yüzde 80’i eşleri ve sevgililerine karşı şiddet ve tacize başvurduğunu kabul ediyor. Yun-hwa Güney Koreli erkeklerin kadına köle gözüyle baktığını düşünüyor.

‘SAMPO’ NESLİ ORTAYA ÇIKTI

İşte bütün bu faktörler Güney Kore’de bugünlerde sosyal bir olgu olarak Sampo nesli diye tanımlanan yeni bir kuşağın ortaya çıkmasına yol açıyor. Sampo kelimesi kişilerin ilişkilerden, evlilikten ve çocuk sahibi olmaktan vazgeçmesini ifade ediyor. 1970 yılında evlilik oranı binde 9,2 iken bugün bu oran binde 5,5’a düşmüş. Bu nüfus kayıtlarının tutulmaya başlamasından bu yana en düşük oran. Dünya Bankası rakamlarına göre ülkenin doğum oranı (kadın başına ortalama çocuk sayısı) 1,2. Halbuki nüfusun aynı düzeyde kalabilmesi için bu oranın 2,1 olması gerekiyor. Kaynak (BBC Türkçe)
Editör: Haber Merkezi