KÖLN: Çav Bella, kasıklarına kadar suyun içinde pirinç toplayan kadınların söylediği bu anonim halk şarkısı, Mussolini döneminde faşizme karşı mücadele eden partizanların marşı oldu.




Çav Bella, Darphane (La Casa del Papel) dizisi sayesinde Avrupa’da 2018’in en sevilen yaz şarkısı oldu. Türkiye’de ise popçu Hilal Cebeci Çav Bella’yı İtalyanca olarak seslendirdiği bir klip yayınladı. Türkiye’de de izlenen ‘La casa de papel’ dizisini, klibinde tema olarak kullanan Cebeci’ye karşı büyük bir tepki gösterildi.

Bağımsız Sinema Merkezi yaptığı paylaşımda, “Böyle bir rezillik kabul edilemez. Çav Bella şarkısı, İtalya’da faşizme karşı dövüşen, hayatını kaybeden devrimcilerin hatırasını taşır. Kendi çürümüş pisliğinizi devrimcilerin mirasına bulaştıramazsınız. Derhal bu rezilliğe son verin” ifadelerini kullandı.

Benzer durum Avrupa’da da yaşanıyor. Çav Bella diskoteklerde çalınmaya başlandı, eşliğinde çılgınca dans edildi. Darphaneyi soymaya çalışan ve kendilerini “antikapitalist” olarak niteleyen bir çete ve şarkıyı diskoya uygun hale getiren Fransız DJ Hugel sayesinde antifaşistlikle hiç ilgisi olmayanların da diline dolandı, ‘hit’ oldu.
PEKİ NEYDİ ÇAV BELLA’NIN GEÇMİŞİ?

Kasıklarına kadar suyun içinde pirinç toplayan kadınların söylediği bu anonim halk şarkısı, Mussolini döneminde faşizme karşı mücadele eden partizanların marşı oldu. Pirinç tarlasında çalışan bir erkek işçinin evde bıraktığı eşine ithafen yazdığı rivayet edilen sözler değiştirilerek faşizme karşı direnişe uyarlandı. Şarkı bu haliyle antifaşist mücadelenin sembolü haline geldi. Daha sonra İspanya İç Savaşı’nda, Vietnam Savaşı’na karşı ve faşizme karşı yapılan her eylemde, her dilden söylendi.
ENTERNASYONAL’DEN MOORSOLDATEN’A

Çav Bella dünya çapında tanınan tek ve ilk direniş şarkısı değildi. Örneğin 1870 yılında Eugene Poittier tarafından yazılmış ve Pierre Degeyter tarafından 1888 yılında bestelenmiş olan Enternasyonal marşı hâlâ her dilde söylenip duruyor. Yine Avusturya İşçi Marşı, sosyalizm için mücadele edenlerin dilinden düşmüyor. Paul Robeson, Pete Seeger, Perry Friedman, Pi de la Serra, Joan Baez ve Hannes Wader gibi tanınmış sanatçılar tarafından değişik dillerde söylenen Moorsoldaten/Bataklık Askerleri marşının ise bambaşka bir öyküsü var.
ZIRKUS KONZENTRAZANI VE BATAKLIK ASKERLERİ

Börgermoor Toplama Kampı’nda SS subayları bu bataklık bölgesinde can sıkıntısı içindeydiler. Can sıkıntılarını tutsaklara işkence yaparak geçiriyorlardı. Ancak baskının olduğu yerde direniş, mücadele de vardı. Hayat vardı! Toplama kampı işkence ve ölüm yanında sanatçı ve direnişçileri de bir araya getirmişti. Almanya Komünist Partisi’nden (KPD) üç bataklık askeri; şair Johann Esser, Oyuncu ve Tiyatro Yönetmeni Wolfgang Langhoff ve besteci Rudi Gaguel’i de buluşturan Börgermoor Kampı, kavgayı anlatan en güzel şarkılardan birinin, Moorsoldaten’ın (Bataklık Askerleri) doğduğu yer oldu.
“Bataklık ve çıplak toprak
Tepemizde yorgun kuşlar
Meşeler kavruk ve çıplak
Bizler bataklık askerleriyiz, kazarız küreklerle bataklığı”

Kendilerine “Bataklık Askerleri” diyorlardı, sanat ve kavgalarından koparılmışlar, günlerini bir çamur içinde çalışarak geçirmeye zorlanmışlardı. Fakat toplama kampı onları hayatlarından uzun süre koparmayı başaramadı. Umutları ve ateşleri sönmemişti.

Wolfgang Langhoff, sarhoş SS askerlerinin kalaslarla tutsakları dövdüğü “kalasların gecesi” adlı eğlencelerine tepki olarak “Zirkus Konzentrazani” adını verdiği bir sirk kurdu. Sirk, onları sanatlarıyla buluşturmakla kalmıyor, kamptaki ilgisizliği ve teslim olmuşluğu ortadan kaldırarak dayanışmayı güçlendirmeyi hedefliyordu.

Kamptan sorumlu komutanın da izni ve katılımıyla 27 Ağustos 1933’te Zirkus Konzentrazani ilk gösterisini yaptı. Sirk orkestradan komedyenlere, palyaçolardan akrobatlara uzanan yelpazesiyle normal bir sirki aratmıyordu.
‘UZANMAZ BU KIŞ SONSUZA’

Langhoff ve Esser’in yazıp Gaguel’in bestelediği “Moorsoldaten” ilk defa bu gösteride Solinger Fabrikası İşçi Mızıkası tarafından seslendirildi. Rudi Gaguel gösteriyi şöyle anlatmıştı:“Solinger İşçi Mızıkası yeşil tutsak giysileri içinde, omuzlarında küreklerle uygun adım sahneye çıktı. İkinci dörtlükten sonra bin tutsağın hepsi nakarata katıldı:
‘Bizler bataklık askerleriyiz, kazarız küreklerle bataklığı’

Sesimiz her dörtlükte daha da yükseliyor ve son dörtlükte komutanlarıyla oraya gelmiş olan SS askerleri de - anlaşılan onlar da kendilerini ‘bataklık askerleri’ olarak görüyorlardı – söylemeye başladı:
‘Şikayet değil harcımız
Uzanmaz bu kış sonsuza
Gün gelir sevinçle deriz:
Yurdum, döndüm yine sana!
O zaman bataklık askerleri bir daha kazmaz küreklerle bataklığı!’
O zaman bataklık askerleri bir daha kazmaz küreklerle bataklığı’ dizesinde tutsaklar küreklerini kuma saplayıp sahneden uygun adım indiler. Kürekleri şimdi birer mezar taşını andırıyordu.”


BATAKLIK HÂLÂ KURUTULMAYI BEKLİYOR

1934’te Börgermoor’dan tahliye olan Langhoff aynı yıl İsviçre üzerinden İngiltere’ye kaçmayı başardı.1935’te Londra’da besteci Hanns Eisler’le tanıştı. Eisler besteye bugünkü haline getirdi ve şarkı ilk kez Ernst Busch’un sesinden kaydedildi.İspanya İç Savaşı’nda şarkı uluslararası üne kavuştu. Daha sonra Heiner ve Oskar Kröher, Paul Robeson, Pete Seeger, Perry Friedman, Pi de la Serra, Joan Baez ve Hannes Wader gibi birçok sanatçı tarafından kaydı yapıldı.

Çav Bella, Bataklık Askerleri, şimdi de mücadelede, eylemlerde söylenmeye devam ediyor ve hayatın devam ettiğini, umudun yok edilemeyeceğini ilan ediyor.

Tarih, dilden dile, nesilden nesile aktarılan bu marşın güzel yorumlarıyla dolu, işte onlardan bazısı:

Bella Ciao’yu kadınlardan dinlediniz mi?






Editör: Haber Merkezi