Adnan Yücel Hakkında Bilgi – Ayhan Hüseyin ülgenay


adnan_yucel_sairADNAN YÜCEL
10.02.1955 Elazığ / Seli doğumlu Baba adı; Hasan Ana adı; Zeliha. Evli (17.19.1972) üç çocuk babası Öğretmen, Şair, Yayıncı, Araştırmacı, Yazar
Adnan YÜCEL ilk tahsilini Elazığ da orta okulu Elazığ Lisesi Orta bölümünde Liseyi Elazığ Lisesinde başladı ( 1970 ) lise ikinci sınıfından sonra evlendiği için bir sene eğitim hakkı elinden alındı.1971—1972 dönemini okuyamadı Tunceli ye sürgüne gitti.1974 – 1975 döneminde Tunceli Lisesinden mezun oldu. Hukuk Fakültesini kazandığı halde devam etmedi Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nden 02.07.1976 Tarihinde diploma aldı. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Yüksek Lisansını bitirdi. 23.01.1980 Tarihinde diploma aldı.

ÇALIŞMA HAYATI;
10.08.1976 – 21.09.1976 Elazığ Karakoçan Lisesi ( İstifa ) 01.10.1976 – 11.11.1977 Ankara Özel Yenişehir Koleji ( İstifa ) 15.11.1977 – 18.11.1977 Ankara Cebeci Orta Okulu 18.11.1977 – 02.11.1984 Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi 01.07.1981 — 02.11.1982 Askerliği 02.11.1984 – 24.09.1987 Ankara Cumhuriyet Lisesi 01.10.1987 – 16.04.2002 Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili Öğretim Görevlisi 16.04.2002 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu.

SANAT HAYATI ;
1970 yılından itibaren Gazete ve Dergilere yöneldi İlk şiiri YENİ ADIM LAR DERGİSİ nin 1974 Aralık 24 sayısı 76-77 sayfalarında yayınlanan ‘’EMEKCİYE ŞİİRLER ‘’ isimli şiiridir. Şiirleri halk kültürü üzerine kuruludur. Halk kültürü içindeki sosyalist kültür öğelerini ön plana çıkarır Toplumcu Gerçekçi şiir geleneğini benimser. 1940’ lı yılların Devrimci – Demokrat şairleri arasında kendine yer bulur. YAPIT DERGİSİ sinde ( 14 Sayı ) Sanatta Sosyalist Gerçekçilik ve Revizyonizim ismi altında bir araştırması var ( 1979 – 1980 ) Seyhan Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’ Seyhan Belediyesi Kültür Şenliğini ‘’ organize etti Birinci ve ikinci Adana Sanat Günleri düzenledi Adana Orhan KEMAL Öykü yarışmasını tasarladı ve uyguladı AYKO ( Ankara Yayın Üretim Kooperatifi ) kurucuları arasında yer aldı. ( 1981 – 1987 ) Avrupa’nın çeşitli kentlerin den aldığı davetler üzerine bu kentlerde şiir üzerine konferanslar söylemler verdi 1996 yılında Roterdam da düzenlenen şiir festivaline Türkiye yi temsilen katıldı.10 adet şiiri Hollandacaya çevrildi Adnan YÜCEL Türkiye Yazarlar Sendikası Pen Edebiyatçılar Derneği Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği üyesi. Adnan YÜCEL 24.07.2002 Tarihinde Adana da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde hayata gözlerini yumdu Elazığ in Seli yeni ismiyle Dilek köyünde toprağa verildi Mezarı oradadır. Ölümünün sekizinci yılında Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde bir anma gecesi düzenlendi ölümünün onuncu yılında 8-9,10 HAZİRAN 2012 Adnan YÜCEL Edebiyat ve Sanat Festivali düzenlendi.

YAYIN HAYATI;
1970 yılından itibaren YENİ ADIMLAR ( 25 Sayı yayınlandı 1970 ) DİRENİŞ ( Diyarbakır ) YAPIT ( 1979-1980 ) SESİMİZ, PETEK, SANAT EMEĞİ 1981 ( 1982 ), DÖNEMEÇ, YENİ OLGU, TÜRKİYE YAZILARI, SOMUT,YAZKO EDEBİYAT ( 1981-1987 ),YABA ÖYKÜ,YENİ ŞİİR,SÖYLEM ( Adana ),ANADOLU EKİNİ,TEMMMUZ,ABC ( Eğin Derneğinin çıkardığı) TAVIR, DAMAR, CUMHURİYET KİTAP, YENİ HALKCI GAZETESİ DEMOKRAT GAZETESİ

ESERLERİ ;
1 — Kavgalara söylenen Sevda 1979,1980,1989,1993
2 – Şiirimizde Garip Hareketi Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi ( Tez ) 1980
3 — Soframda Kaval Sesi 1982,1987,1992,1995
4 — Bir Özlem Bir Türkü 1983,1990,1993,2012
5 — Acıya Kurşun İşlemez 1985,1990,1993,2012
6 — Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya dek 1986,1987,1990,1993,1995,2012
7 — Rüzgarla Bir 1989,1993,2012
8 — Ateşin Ve Güneşin Çocukları 1991,1992,1995,2012
9 – – Karacaoğlan 1992
10 –Çukurova Çeşitlemesi 1993,1998,2012
11 — Sular Tanıktır Aşkımıza 1998
HAKKINDA;
12– Cumhuriyet Gazetesi kitap eki sayı 587 sayfa 4-7 Çetin YEĞENOĞLU Mayıs 2001
13 — Türküsüz Çıkmayasın Yollara Mehmet ÖZER 2003
14 – AFİŞ; Yapı Sanat Evi Tem;21-22
15- AFİŞ 1 ; Adnan YÜCEL Edebiyat Ve Sanat Festivali 2012
16 –AFİŞ 2 ; Adnan YÜCEL Edebiyat Ve Sanat Festivali 2012
17 – AFİŞ 3 ; Adnan YÜCEL Edebiyat Ve Sanat Festivali 2012

ACILARA KARŞI
İyi ki silahlanmışız acılara karşı
Türküsüz çıkmamışız yollara
Ekmekten ve gömlekten önce
Aşk
Ve sevinç doldurmuşuz koynumuza
İyi ki koparmamışız çiçekleri
Sevgiyi öfkesiz takmışız yakamıza

Hani ağlamasın diye başaklar
Yüreğimizi biçerek çıktık tarlalardan
Şimdi yürümek zamanıdır dedik
Yepyeni sonsuzluklara
Yepyeni güzelliklere doğru
Meğer
Ne çok düşmanı varmış ğüzelliğin

Öyle uzak öyle uzak ki sabahlar
Ne hayalden geliyor sesi
Ne düşten
Bir demet çaresizlik olmuş her sabah
İntihar karşılığı toplanıyor güneşten

Ey acılara tat veren güzellik
Yüreğimize hoş geldin
Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi
Artık ister dolu yağsın ömrümüze
İster kar
Biz ki bildikten sonra sevmeyi
Bütün sabahlar
Acı renginde olsa ne çıkar
Adnan YÜCEL
”BİR ÖZLEM BİR TÜRKÜ ” Sayfa.8 1983






bir adnan yücel şiiri..

aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...

bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!




2.......................................................



yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek 2

bir bir çekilirken teslim bayrakları
ve kaçmalarla uzarken
göçmelerle tozarken avrupa yolları
durdu bir avuç yiğit
bir tutam kır çiçeği
ölüm dediğiniz de ne ki
gözümüzde hainler kadar küçük
ve zafere inancımız
ölümsüzleşen ölümler kadar büyük
onlar ki bir ayrıkotu tarlasında
bir tutam çiçektiler
binlerce ihanet çirkinliğinde
bir avuç direnci güzellediler
hiç bir şey bitmemişti daha
gülerek girdiler zulüm tufanına
ölerek girdiler
ve en dayanılmazında tufanların
adlarını bile söylemediler

yüreklerin karartılıp satıldığı
ve aşkların
buruşturulup atıldığı akşamlarda
inanç ki yenilmez kılar insanı
o sudan ve demirden sevda
resimlerde renklere sorar yaşamı
günleri şiirlere böler ufuklarda

işte bizimle güzelleşen her şey
yine bir dostluk
bir aşk sıcaklığında
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. *



3.......................................



yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek 3

işte tarih
işte şiddetin iğrenç yüzü
biz başlatmamışız hiç bir savaşı
bizimle başlatılmış bütün savaşlar
bizimle bitirilmiş yine
kölelik çoğaltan zaferler adına
vurulup düşmüşüz dünyanın her yerinde
gidenimiz bir daha dönmemiş geri
yemen olmuşuz
balkan olmuşuz
seferberlik olmuşuz
ve her büyük savaşın sonunda
ölümlere karşı türkülerle durmuşuz
hangi inancın sesidir bu
hangi körlüğün koyun kurbanlığı
ki uğrunda can verdiğimiz topraklarda
canı alınan kurbanlara dönmüşüz

doğan günü kardeş bilirdik oysa
akan suyu yoldaş bilirdik
mutluluğa koştururduk atlarımızı
sınırsız özlemler içinde ve suskun
yine yollarda sessiz kalırdık
biz bizsiz delen ferhad'ı alkışlar
bizi bizsiz seven kerem kerem'i tanırdık
kül olurduk aynı yangınlarda
yine birbaşımıza kimsesiz ağlardık
öylesine yaşardık ki günleri yüzyıl gibi
cehennem bile imdat dilerdi bizden
cehennemi cennete yine biz bağlardık

ne yaptıysak yetmedi sesimize
ne söylediysek yetmedi
karlarla silelendi nice dağlar
kalburlarla elendi
ey bağrımıza bastığımız deli sevda
işte yine doğayı doldurup yüreğimize
yağmuru çağırıyoruz yanan ellerimize

bir ilkbahar gecesinin ortasında
şimşeklerle gelen o kıştan sonra
herşey yeniden başlıyordu yine
sanki kimliğimi
yaralı bir kuş değilmiş gibi
ve bakmıyormuşuz gibi
bulutların taa üstünden
yerin taa derinliklerine
yeniden yükseliyordu aynı sesler
süngerler çekilmiş gibi üstümüze

nice yıllar geçmişti aradan
her anı bir başka deprem
bir başka kırım içinde
dört bir yana haberler salınarak
öldü denildiği halde inanılmayarak
ve gittikçe silahlaşan türkülerde
dağlara güneş doğdurulmayarak
nice yıllar
her anı kutsal bir çığlık içinde

barış dedik bunca yıl
kardeşlik dedik-sevgi dedik
yepyeni umutlar doğurduk umut tacirlerinden
düştük peşlerine korkusuz
aç-susuz
ve en dikenli yollarda yalınayak
gelecekleri kapkara
dilleri yumuşak
yalanları güzel ve ak
girdiler dünyamıza alkışlanarak

onlarda barış dediler bizim gibi
kardeşlik dediler- sevgi dediler
hatta kurşun yağmuru akşamlara karşı
yalnızca gül ve güvercin dediler
sonra sığındıkları gizli beyler
defne dallarıyla tutuşturup ateşleri
güvercinleri pişirmeden yediler

toprağı çıldırtan güller söylemişti
onurla şahlanan kitaplar
ve kararmayan yürekler söylemişti
gözyaşına karışırken ter
biliyordukki güle hançer
barışa hançer
sapalayan eller
kırılmak zorunda birer birer

hangi ışıktı o karanlık gecede
hangi sevgi, hangi gül
hangi barıştı onca ölümler içinde

sevgiyse çocuk yüzlü diyorduk
barışsa sabah sözlü
patlayıp fışkıran
leylak yüreği bir şafakla parlayan
ne açlık, ne zulüm, ne de kan
ancak biz kazandığımız zaman. *


(kaynak: https://www.insanokur.org/adnan-yucel-hakkinda-bilgi-ayhan-huseyin-ulgenay/)



Editör: Haber Merkezi