Gültan Kışanak...
Yoksa unuttunuz mu?
İki yıldır hapiste.
240 yıla kadar hapis cezası isteniyor hakkında.
Tam 240 yıl...
Diyarbakır insanı oylarıyla onu Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı seçmişti.
Birçok HDP'li belediye başkanı gibi Gültan Kışanak da görevinden alındı, bir başka deyişle, halkın iradesini hiçe sayan bir devlet darbesi ile devrildi, sonra da hapse atıldı.
İki dönem de milletvekilliği yapan Kışanak'ın hiç sesini duyuyor musun?
Çığlık atıyor demir parmaklık arkasından:


12 Eylül'deki gibi sesimi
duyuramama hali ile karşı
karşıyayım.


Çığlık atıyor:


Kötülüğün galip gelmesine izin
vermemeliyiz.


Duyuyor musunuz?
Yoksa dipsiz bir kuyuda yitip gidiyor mu Gültan Kışanak'ın çığlıkları?
Ama o dik duruyor, sesini duyurmaya çalışıyor:


Gerçek sorun, memleketin 12
Eylül darbe koşullarına,
atmosferine dönmüş olmasıdır.
Cezaevlerinin siyasi
tutuklularla dolu olmasıdır.
Hukuksuzluğun artık
kanıksanmasıdır.
Belli bir kesimin
‘şeytanlaştırılması’dır.
Ve insanların bu rezalet
karşısında sus pus olmalarıdır.


Siz de sus pus olanlardan mısınız?
Kışanak'ın çığlığı size ulaşmıyor mu?
Ne hazin.
Gültan Hanım'ı tanırım.
İyi insandır.
İyi siyasetçidir.
Hayatını Kürtlerin acılarıyla birlikte yaşamaya adamıştır.
Kürtleri kendi acılarıyla hiçbir zaman başbaşa bırakmamıştır.
Bu yüzden çok acı çekmiştir.
İşkencehanelerden geçmiştir.
Ama yılmamıştır.
Özgürlük ve hukuk mücadelesinde dik durmaya devam etmiştir.
Duyuyor musunuz, demir parmaklık arkasından ses veriyor:


Sessiz değilim ama sesimin
kamuoyuna ulaşmasını
engelleyen ‘sanal’ bir yargı
süreci ve ağır bir basın
özgürlüğü sorunu var.


Hukuksuzluğa isyan ediyor:


Israrlı talebime rağmen
mahkemeye götürülmedim.
Duruşmalara SEGBİS ile
katılmaya zorlandım.
SEGBİS’i kabul etmek sanal
yargılamaları kabul etmek
anlamına gelecekti.
Bu bilinçli bir tutumdu.
Bizi sessizliğe gömmek
istediler.


Basından yakınıyor:


Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi Eşbaşkanı'yım. İki
yıldır tutukluyum.
Basının arayıp sorduğu yok,
davayı takip ettiği yok.
Çok acı...




Gültan Kışanak'ın çığlığı dipsiz kuyularda yitip gitmesin, buna izin vermeyelim




Özgürlük, adalet istiyor:


Benim de, benim gibi
düşünenlerin de, siyasi
faaliyetleri nedeniyle
cezaevlerinde olan herkesin
de, değil bir gün bir dakika
bile özgürlüğünden yoksun
bırakılmaması gerektiğini
düşünüyorum.


Babasını anlatıyor:


Babam çok yaşlı, görüşe
gelemiyor. Ancak telefon ile
görüşebiliyorum. Birbirimizin
sesini duymak çok önemli. 12
Eylül darbe döneminde
Diyarbakır cezaevi gerçeğine
tanık olmanın bıraktığı bir
travma var onda, biliyorum
sesimi duymazsa iyi olduğuma
inanmayacak. Onun için
mutlaka babamla konuşmak
istiyorum. 


Neleri özlediğini anlatıyor:


Burası o kadar tenha ki en çok
kalabalıkları özlüyorum.
Burada her gün aynı insanları
görüyorsun. Hücrendeki
arkadaşın, sayıma gelen üç beş
gardiyan ve o gün gelirse bir
avukat... Hepsi bu kadar.
İnsanları özlüyorum. Farklı
saçları, farklı giyimleri, farklı
ses tonları, farklı yürüyüşleri,
farklı yüz ifadeleri, farklı ruh
halleri, farklı düşünceleri olan
neşeli, sinirli, üzgün, kahkaha
atan insanları özlüyorum. 


Geleceğe dair umudunu koruyor:


Yaşanan her şeye rağmen
umudumu koruyorum. Umut en
zor koşullarda insana direnme
gücü veren bir enerjidir. Tüm
toplumun bu enerjiye sıkı
sıkıya sarılması, umudu
büyütmesi, geleceğimizi
kurtarma gücü verir bize.
Kötülük galip geldiğinde yaşam
ölür. Buna izin vermemeliyiz.




Siz de sus pus olanlardan mısınız? Kışanak'ın çığlığı size ulaşmıyor mu?




Kendine iyi bak Gültan Hanım.
Umudunu yaşat.
Umutsuz yaşanmaz.
Hayatta iyi günler de yakalanacak.
Siyah taştan görkemli Diyarbakır surlarına doğru kat kat yükselen Hevsel Bahçeleri'nde, geçmişte olduğu gibi yine oturup hasret gidermeye, güzel bir geleceğin hayallerini kurmaya devam edeceğiz.
Kendine iyi bak Gültan Hanım, bu arada üç yaşındaki Asmin'i de benim için öp...


(T24'nin köşeyi yazar Hasan Cemal yazdı:Hakkında 240 yıl hapis istenen Gültan Kışanak: Kötülük galip gelirse yaşam ölür! )
Editör: Haber Merkezi