BULMUŞUZ EĞLENCEYİ Bir haftadır tüm ülkeyi bir tiyatro sahnesine hapsetmişiz! Konuşuyoruz da konuşuyoruz! Bırakın uzayı, artık elin insanının galaksiler arası projelere kafa yorduğu bir zamanda biz nasıl ki yüz otuz yıl sonra araba yapacağız diye seviniyorsak, şimdi de üç bin beş yüz yıl önceki antik çağ tiyatrocularının kötü ruhlar olduğunu söyleyenlerin çizgisine çekilmiş, buradan vatan kurtarmaya çalışıyoruz! Belki elin insanı bir gün kirletilen bu gezegeni terk edecek ve gidecek! Geride akıl fukarası topluluklar kalacaktır! Kim bilir belki onlar gittikten bin yıl sonra bizler de bir şeyler icat edip sevineceğiz ama hiç bir anlamı kalmayacaktır! Çünkü bizden önce gidenler o gezegenlerde bize yer vermeyecektir! “İnsan iki sudur, biri kirli, biri berraktır ve siz hangisini çoğaltırsanız ona akarsınız” der Zerdüşt! Bu derin bir sözdür ve tam da bizim için söylenmiştir! Durmadan önümüzde akan iki sudan kirli olana akıyoruz! Aktıkça çırpınıyor ve oradan etrafımıza kirli sular saçıyoruz! İyiye, güzele ait hiç bir çekmeköy escort şey aklımızın sınırlarından geçmiyor ve bir ülke boydan boya kanıyor, biz oturmuş bir tiyatro sahnesin de tıpkı üç bin beş yüz yıl önceki gibi yüzümüze maske takmış, tanınmamak için o maskenin ardında korkularımızı gizlemeye çalışıyoruz! Böyle bir nesil nasıl yetişti? Hangi ara büyüdü? Tabiki bunların bir çok yanıtı vardır! Tabi en büyük neden darbeler sonrası ürkütülen bir toplumun DNA larına kadar dizayn edilerek bugünlere taşınmasıdır! Korkan, korkutulan bir toplumun önüne konan lafazanlar tek görev olarak bizleri daha çok korkuya itmektedir! Nitekim şu gün bile bu yapılmak istenen budur! Korkutarak, ürküterek kendisinden yana çevirmek ve bir korkaklar yığını oluşturmak isteyenlerin niyetini iyi okumak lazım! Bu tür yığınları oluşturduğunuz da hepsi tek ipin ucunda toplanır ve onları istedikleri yöne çekmekten daha kolayı yoktur.

 

 

BULMUŞUZ EĞLENCEYİ
Bir haftadır tüm ülkeyi bir tiyatro sahnesine hapsetmişiz!
Konuşuyoruz da konuşuyoruz!
Bırakın uzayı, artık elin insanının galaksiler arası projelere kafa yorduğu bir zamanda biz nasıl ki yüz otuz yıl sonra araba yapacağız diye seviniyorsak, şimdi de üç bin beş yüz yıl önceki antik çağ tiyatrocularının kötü ruhlar olduğunu söyleyenlerin çizgisine çekilmiş, buradan vatan kurtarmaya çalışıyoruz!
Belki elin insanı bir gün kirletilen bu gezegeni terk edecek ve gidecek!
Geride akıl fukarası topluluklar kalacaktır! Kim bilir belki onlar gittikten bin yıl sonra bizler de bir şeyler icat edip sevineceğiz ama hiç bir anlamı kalmayacaktır! Çünkü bizden önce gidenler o gezegenlerde bize yer vermeyecektir!
“İnsan iki sudur, biri kirli, biri berraktır ve siz hangisini çoğaltırsanız ona akarsınız” der Zerdüşt!
Bu derin bir sözdür ve tam da bizim için söylenmiştir!
Durmadan önümüzde akan iki sudan kirli olana akıyoruz!
Aktıkça çırpınıyor ve oradan etrafımıza kirli sular saçıyoruz!
İyiye, güzele ait hiç bir şey aklımızın sınırlarından geçmiyor ve bir ülke boydan boya kanıyor, biz oturmuş bir tiyatro sahnesin de tıpkı üç bin beş yüz yıl önceki gibi yüzümüze maske takmış, tanınmamak için o maskenin ardında korkularımızı gizlemeye çalışıyoruz!
Böyle bir nesil nasıl yetişti?
Hangi ara büyüdü?
Tabiki bunların bir çok yanıtı vardır! Tabi en büyük neden darbeler sonrası ürkütülen bir toplumun DNA larına kadar dizayn edilerek bugünlere taşınmasıdır!
Korkan, korkutulan bir toplumun önüne konan lafazanlar tek görev olarak bizleri daha çok korkuya itmektedir!
Nitekim şu gün bile bu yapılmak istenen budur!
Korkutarak, ürküterek kendisinden yana çevirmek ve bir korkaklar yığını oluşturmak isteyenlerin niyetini iyi okumak lazım!
Bu tür yığınları oluşturduğunuz da hepsi tek ipin ucunda toplanır ve onları istedikleri yöne çekmekten daha kolayı yoktur.
Şu ülkenin var olan güzellikleri bu kadar mı hırpalanır?
Bu kadar mı ayrıştırılır?
Elimiz de bir hançer, ha bire batırıyoruz!
Göğsü kanamış bir ülkede nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilirsiniz!
Ama tüm bunlara rağmen aşkla, sevdayla sarılırsınız ölmesin diye!
Ölmesin ülkem!
Öldürmeyin!