UMUT EKMEĞİMİZDİR Bu ülkede ne zamanki ekonomi sıkışır, insanlar geçim sıkıntısına düşer, iktidarlar derhal piyasaya umut pompalarlar! Buna genelde “ paket” derler ve sözü edilen paketin içi para doludur, ama nedense kimse ne bu paketi görür, ne de içimdeki parayı! İki gün önce benzer bir “ Tarım paketi” masalıyla yine umut zengini olduk! Güya sürüye katılacak her koyuna, keçiye velhasıl dana doluğa yüzer lira katkı verilecekmiş! Yani vatandaş gidip cinsine göre bin liraya, beş bin liraya bir hayvan alacak ve gidip tescil ettirecek sen ona yüz lira vereceksin! Zaten bu işlemlere baş vuran bir çiftçi kafadan o parayı yolda yer! Sonra adı destek ya, bunu duyan satıcı hemen fiyatları yukarı çeker! Yani senin dediğin bu yüz lira vatandaşa iyi bir kazık olarak döner! Tıpkı konutta faiz oranlarını düşüyoruz dediğiniz gibi! Bunu duyan emlakçılar anında konut fiyatlarını uçuruyor! Alan vatandaş yapacağı üç kuruşluk indirim avantajı yerine fahiş bir fark yiyiyor! Sonuç mu? Tüm konutlar icralık ve bankalar emlak zengini! Hani bir zamanın Tarım Bakanı Fakı Baba, “ üç yüz koyun vereceğim” demişti ya! İşte o zaman da burada yazmıştım ve “ veremezsin” demiştim! Sonuçta ortada ne koyun, ne de alan! Biz sadece koyun alacağız diye dağımız da, taşımızda kurt avına çıkmıştık! Hani koyunlar gelecek ya, yemesinler diye! Yahu etmeyin, tutmayın! Bir planlama yaparken gerçekleriniz üstünden yapın! Mesela bir “ genç çiftçi projesi var” peki bundan yararlanıp bu işi yapan genç var mı? Bu ülkenin gençleri yozlaştırıldı! Hepsinin elinde bir telefon, tuşlarda kendine lazım olanı arıyorlar! Köyün çobanına sordum “ Sürüyü korusun diye köpeğin var mı? diye. Güldü, sadece telefona yüklediği kangalın o derin ve ürkütücü havlamasını dinletti! Devamın da “ köpek beslemek o kadar kolay değil, her gün yal yapamam, ara sıra dağda bu sesi açıyorum varsa çevrede bir kurt, yedi dağı aşıyor!” İşte böyle hazır teknolojik bir bağımlılık varken ve sen hiç bir şey üretmezken, çıkmış yeniden bizi domatesin, biberin, bilmem aromalı bitkinin keşfine hazırlıyorsun! İlaç ve yakıt fiyatlarından bunların haberi yok sanırım! Bu girdilerle tarımsal üretim yapacaksın ve çiftçi bunu satıp, para kazanacak! Rahmetli desem bir şeye itiraz ettiğimde “ ğe, ğe.

 

 

 

UMUT EKMEĞİMİZDİR
Bu ülkede ne zamanki ekonomi sıkışır, insanlar geçim sıkıntısına düşer, iktidarlar derhal piyasaya umut pompalarlar! Buna genelde “ paket” derler ve sözü edilen paketin içi para doludur, ama nedense kimse ne bu paketi görür, ne de içimdeki parayı!
İki gün önce benzer bir “ Tarım paketi” masalıyla yine umut zengini olduk!
Güya sürüye katılacak her koyuna, keçiye velhasıl dana doluğa yüzer lira katkı verilecekmiş!
Yani vatandaş gidip cinsine göre bin liraya, beş bin liraya bir hayvan alacak ve gidip tescil ettirecek sen ona yüz lira vereceksin!
Zaten bu işlemlere baş vuran bir çiftçi kafadan o parayı yolda yer! Sonra adı destek ya, bunu duyan satıcı hemen fiyatları yukarı çeker! Yani senin dediğin bu yüz lira vatandaşa iyi bir kazık olarak döner!
Tıpkı konutta faiz oranlarını düşüyoruz dediğiniz gibi! Bunu duyan emlakçılar anında konut fiyatlarını uçuruyor! Alan vatandaş yapacağı üç kuruşluk indirim avantajı yerine fahiş bir fark yiyiyor!
Sonuç mu?
Tüm konutlar icralık ve bankalar emlak zengini!
Hani bir zamanın Tarım Bakanı Fakı Baba, “ üç yüz koyun vereceğim” demişti ya!
İşte o zaman da burada yazmıştım ve “ veremezsin” demiştim!
Sonuçta ortada ne koyun, ne de alan!
Biz sadece koyun alacağız diye dağımız da, taşımızda kurt avına çıkmıştık! Hani koyunlar gelecek ya, yemesinler diye!
Yahu etmeyin, tutmayın!
Bir planlama yaparken gerçekleriniz üstünden yapın!
Mesela bir “ genç çiftçi projesi var” peki bundan yararlanıp bu işi yapan genç var mı?
Bu ülkenin gençleri yozlaştırıldı!
Hepsinin elinde bir telefon, tuşlarda kendine lazım olanı arıyorlar!
Köyün çobanına sordum “ Sürüyü korusun diye köpeğin var mı? diye.
Güldü, sadece telefona yüklediği kangalın o derin ve ürkütücü havlamasını dinletti!
Devamın da “ köpek beslemek o kadar kolay değil, her gün yal yapamam, ara sıra dağda bu sesi açıyorum varsa çevrede bir kurt, yedi dağı aşıyor!”
İşte böyle hazır teknolojik bir bağımlılık varken ve sen hiç bir şey üretmezken, çıkmış yeniden bizi domatesin, biberin, bilmem aromalı bitkinin keşfine hazırlıyorsun!
İlaç ve yakıt fiyatlarından bunların haberi yok sanırım! Bu girdilerle tarımsal üretim yapacaksın ve çiftçi bunu satıp, para kazanacak!
Rahmetli desem bir şeye itiraz ettiğimde “ ğe, ğe..” derdi. Yani “ hayır” anlamına!
Köyde Bego dayımız vardı ve o da aşırı içtiği sigaradan söz başlamadan bir derin öksürükle “ öhö” derdi!
Bego dayının Ali adında biraz akli engelli oğlu var ve ağzınız da gayri ihtiyari bir “ öhö” çıkarsa Ali, babasını öykündüklerini sanar ve basar küfürü!
Bir gün köyde evin önünde kardeşimle oturmuşuz, baktık ki Ali geliyor!
Kardeşim muziplik olsun diye “ öhö” dedi!
Ali birden durup sesin yönünü tespit etmeye çalıştı! İkinci tekrar da bizi fark etti ve o da “ ğe, ğe..” diyerek dedemizi öykündü!
Kardeşim “ Yahu Ali, benim dedem öyle mi diyordu?”
Ali ekini sallayıp “ Na lo, mala mıne!” Yani Türkçesi yok canım, hiç söylemezdi gibi!
Eh,şimdi bizimkiler bize yeni bir umut kapısı açtılar! Tarımda tüm ülke lavanta bahçesine dönecekmiş!
Vay lo mala mıne!