YENİ YIL Siz “ Yeni yıl” derken, aslında bir yıl daha eskimişsinizdir ve ömür denilen merdivenden bir basamak daha tırmanıp ecelinize yaklaşmışsınızdır! Her zaman geride bıraktığımız yıla kızar dururuz! Oysa ölmeden bizi bir sonraki yıla devretmişse dönüp teşekkür etmek lazım! Yoksa, yıl bir dünya güneş döngüsüdür ve dünya üçyüz atmış beş günlük bu yolculuğunu tamamladığında her hangi bir kesinti yapmaz ve işine aynen devam eder! Yani zamlardan, baskıdan, kötü yaşamla hiç bir alakası yoktur! Gerisi kapitalizmin tüketim çılgınlığıdır ve en çok da şansa inanan zavallıları hedef alır! Günümüz dünyasında alt küme yığınları giderek fakirleşirken, zenginlerin daha da zengin olduklarını verilerden görüyoruz! Yani onlar servetlerine servet kattıkça orta sınıf alt sınıfa doğru iyice erir ve ortada bariz bir uçurum belirir! O uçuruma düşenlerin çıkma şansı olmadığı gibi, uzattıkları ellerine de kimse dönüp bakmaz; çünkü elleri boştur ve boş bir avuca sinek bile konmaz! Ha, çok merak ediyorsanız iki bin yirmi yılın da neler olacağını söyleyeyim! Hızla artan bir dünya nüfüsü var ve bu nüfusun çoğunu alt kültür toplumları oluşturuyor. Bu toplumların cebine bir çakmak koy, gerisine karışma! Kendi kendilerini yakmakla kalmaz, etraflarını da ateşe verirler! Çünkü zeka ve algıları hala istenilen seviyede değildir ve bunların gereksiz tüketiciler olduğuna inanan zeki yam yamlar vardır! Onlar, ölen, acı çeken insana asla acımazlar! Tek acıdıkları kaybedecekleri üç kuruştur! İşte onu daha da artırmaları için bu cahiller sürüsünü savaştırmaları lazım! Bunun için yapacakları tek şey, ellerine silah vermektir ve onu verirken de karşılığın da ellerin de avuçların da ne varsa almaktır! Elleri silahlı ve karınları aç bir toplumun neler yapacağını söylemeye gerek yok; zaten manzara günü birlik karşınız da! Çocuktuk! NATO’nun petrol boru hatı bizim köyün ordan geçiyordu.

 

 

 

YENİ YIL
Siz “ Yeni yıl” derken, aslında bir yıl daha eskimişsinizdir ve ömür denilen merdivenden bir basamak daha tırmanıp ecelinize yaklaşmışsınızdır! Her zaman geride bıraktığımız yıla kızar dururuz! Oysa ölmeden bizi bir sonraki yıla devretmişse dönüp teşekkür etmek lazım!
Yoksa, yıl bir dünya güneş döngüsüdür ve dünya üçyüz atmış beş günlük bu yolculuğunu
tamamladığında her hangi bir kesinti yapmaz ve işine aynen devam eder!
Yani zamlardan, baskıdan, kötü yaşamla hiç bir alakası yoktur!
Gerisi kapitalizmin tüketim çılgınlığıdır ve en çok da şansa inanan zavallıları hedef alır! Günümüz dünyasında alt küme yığınları giderek fakirleşirken, zenginlerin daha da zengin olduklarını verilerden görüyoruz! Yani onlar servetlerine servet kattıkça orta sınıf alt sınıfa doğru iyice erir ve ortada bariz bir uçurum belirir! O uçuruma düşenlerin çıkma şansı olmadığı gibi, uzattıkları ellerine de kimse dönüp bakmaz; çünkü elleri boştur ve boş bir avuca sinek bile konmaz!
Ha, çok merak ediyorsanız iki bin yirmi yılın da neler olacağını söyleyeyim!
Hızla artan bir dünya nüfüsü var ve bu nüfusun çoğunu alt kültür toplumları oluşturuyor. Bu toplumların cebine bir çakmak koy, gerisine karışma! Kendi kendilerini yakmakla kalmaz, etraflarını da ateşe verirler!
Çünkü zeka ve algıları hala istenilen seviyede değildir ve bunların gereksiz tüketiciler olduğuna inanan zeki yam yamlar vardır! Onlar, ölen, acı çeken insana asla acımazlar!
Tek acıdıkları kaybedecekleri üç kuruştur!
İşte onu daha da artırmaları için bu cahiller sürüsünü savaştırmaları lazım! Bunun için yapacakları tek şey, ellerine silah vermektir ve onu verirken de karşılığın da ellerin de avuçların da ne varsa almaktır!
Elleri silahlı ve karınları aç bir toplumun neler yapacağını söylemeye gerek yok; zaten manzara günü birlik karşınız da!
Çocuktuk!
NATO’nun petrol boru hatı bizim köyün ordan geçiyordu. Hat da Amerikalılar yenileme çalışmaları yapıyordu! Annelerimiz torbamıza ekmek koymuş, içine de birer lop tere yağı!
O çalışmayı meraktan olacak kuzularımızı o yöne doğru sürdük!
Baktık ki borular birleştirilirken bir yağ sürülüyor! Şöyle siyah ve pembemsi karışımdan yaldır yaldır yanan bir yağ!
Bizden bir iki yaş büyük olan Şakir, o yağdan çalmayı kafasına koydu! Öyle ya, Amerikan yağıydı ve herkese nasip olmazdı!
İzliyoruz!
Usulca kalabalık işçi grubuna sokuldu ve kenardaki bir tenekeden iki avuç dolusu yağı aldığı gibi sırtını dönüp, kuş misali uçarak geldi!
Bunu yaparken oradakilerden kimse onu görmedi!
Nefes nefese “ çıkarın ekmeklerinizi” dedi!
Biz çıkardık ama ikinci emir tere yağlarımızı atmak yönündeydi! Emre uyduk ve yağlarımızı sarılı olduğu ekmeklerden alıp yere attık!
Yerine getirdiği o yağlardan bize pay ederken, en fazlasını kendisine ayırdı diye kavga etsek de olmadı ve hakkımıza razı olarak hemen dürüm yapıp yemeye başladık! Tadı berbat ama olsun, sonuçta Amerikan yağıydı ve ulaşmak şanstı!
Beş dakika sonra ne mi oldu?
Birden elden ve ayaktan kesildik! Şiddetli bir ishal ve bereket ki Melet çayının kenarındayız!
Evlere haber saldılar gelip bizi perişan vaziyette aldılar!
Beş günün sonun da ne saç, ne kaş hiç bir yerimiz de kıl kalmamıştı! Yolunmuş tavuk gibiydik! Çünkü yediğimiz gres yağıydı!
Hala görünce tiksinirim!
Şimdi bakıyorum da!
O Amerika hala elinde o yağla duruyor!
Biz ise eldekini atıp, onların dediğini ve verdiğine koşuyoruz!
Artık Melet çayı da eskisi gibi akmıyor!
Tanrı’dan tek dileğim, yeni yıl da o kadar çok kar yağsın ki Melet çayı coşsun!