İSTANBUL ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  Öcalan’ın avukatları aracılığıyla paylaştığı mesajını değerlendiren HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, tecridin halen devam ettiğini belirterek, “Tecridin kırılmasının Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu halkları açısından karşılığının çok büyük olacağı bir kez daha kanıtlanmıştır” dedi.

Asrın Hukuk Bürosu, dün yaptığı açıklamayla İmralı F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2 Mayıs Perşembe günü görüşme gerçekleştirdiklerini duyurdu. Avukatlar, Öcalan ve yanında bulunan Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar imzalı metni kamuoyu ile paylaştı. Metinde, “Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz” ifadesinin yanı sıra “Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz” denildi.


Yayınlanan mesajı Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve Halkaların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit değerlendirdi.


‘HER BİRİMİZ AÇISINDAN ASLINDA ESAS OLAN BİR NOKTA’


Kamuoyuna yansıyan açıklamada Türkiye’nin barışçıl ve demokratik bir noktaya evirilmesi gerektiğinin vurgulandığını aktaran Koçyiğit, “Savaş, şiddet, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı dilin terk edilmesi ve bu noktada demokrasinin, barışın, özgürlüğün, hukukun üstünlüğünün esas alınması vurgusu yapılıyor. Bu anlamda şiddetin değil, bunun karşısındaki politik aklı daha fazla ön plana çıkarmak gerektiği işaret edilmektedir” dedi.


Öcalan’ın 2013-2015 yılları arasındaki pozisyonunu koruduğuna işaret eden Koçyiğit, “Çözüm, barış ve müzakere düşüncesini korudukları açıkça ortaya konmuş oldu. Türkiye’nin özellikle 7 Haziran 2015’ten beri AKP hükümetinin ülkeyi sürüklediği savaş, şiddet, ortamının bütün Türkiye halklarına kaybettirdiğini, Kürt sorunundaki çözümsüzlük siyasetinin Türkiye’ye her gün çok ağır faturasının olduğunu, çok ağır bedeller ödettiğini bu anlamda sadece kaybedenin Kürtler değil aslında bir bütün Türkiye halkalarının olduğunu ifade etmek gerekiyor. Bu anlamda Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi gerektiği noktası her birimiz açısından aslında esas olan bir nokta. Sayın Öcalan da bu açıklamasıyla bu noktanın altını bir kez daha kalın bir şekilde çizmiştir” ifadelerini kullandı.


‘İFADELERİMİZİN DOĞRULANMIŞ HALİDİR’


Koçyiğit, “Sayın Öcalan’la görüşmenin Türkiye’nin önünü açacağını hep söyledik. Sayın Öcalan’ın her koşulda barışa, demokratik çözüme, Türkiye’nin ve Ortadoğu haklarının eşit, özgür yaşamına dair düşüncelerinin esas olduğunu ve her koşulda bu fikir ve düşüncelerini koruduğunu geliştirdiğini bir kez daha görmüş olduk. Bu anlamda tecridin kırılmasının Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu halkları açısından karşılığının çok büyük olacağını bir kez daha belirtmek gerekiyor. Bu anlamda ortaya konan Barış ve demokratik çözüm iradesinin demokrasi güçleri tarafından sahiplenilmesi ve büyütülmesi gerekmektedir. Her şeye rağmen korunan ve ifade edilen ‘Onurlu Barış’ ve ‘Demokratik Siyaset tarzı’ söylemi ülkeyi düze çıkaracak yegane yol haritasıdır” diye dile getirdi.


‘BU GÖRÜŞMEYLE TECRİT KIRILDI DİYEMEYİZ’


Bu görüşmeyle tecridin kırılmadığını ifade etmek gerektiğini söyleyen Koçyiğit, “Tabi ki 8 yıl aradan sonra avukat görüşünün yapılması önemlidir. Ama bu görüşmenin 180’inci gününe giren açlık grevi eylemi ve 7’nci gününe giren ölüm oruçlarından sonra geldiğini ama bütün bunlara karşı tecridin kalıcı bir şekilde kırıldığına dair bir düşüncenin hem görüşme yapan avukatlar da hem de Sayın Öcalan da oluşmadığı yapılan basın toplantısında belirtilmiştir. Sonuçta Asrın Hukuk Bürosu’nun da belirttiği gibi sadece Sayın Öcalan’la görüşülmüş. Diğer 3 müvekkille görüşülememiş. Yine aynı şekilde 4 avukat başvuru yapmasına rağmen 2 avukatla sınırlandırılmış. Arkasından gelen vasi ve aile görüşü yine hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden ret edilmiş. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda tecridin kırıldığını söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.


MA / Sadiye Eser
Editör: Haber Merkezi