DİYARBAKIR-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: HDP'nin açıkladığı deklarasyonla yaptığı erken seçim çağrısını değerlendiren Semra Güzel, “Erken seçim ihtimalinde olabilecek en geniş demokrasi ittifakı kurulmaya çalışılabilir ve kendini o koltukta sonsuz gören AKP hükümetine ciddi bir ders verilebilir. Hükümeti içinde bulunduğu bu durumda tutmaya devam etmek, zorbalıklarına göz yummaktır” diye JINNEWS'ten Beritan Canözer konuştu.


 Halkların Demokratik Partisi (HDP) 20 Kasım’da Ankara Hilton Hotel’de tüm yapı ve bileşenleriyle gerçekleştirildiği toplantıda, yeni döneme dair tutumunu belirten deklarasyonunu açıkladı. Birçok aydın ve yazarın da katıldığı toplantıda iktidara erken seçim çağrısı yapan HDP, “kazanımları koruma” kararı aldı. HDP’nin kararı ve erken seçim çağrısı yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel siyasi ve ekonomik krizi değerlendirerek, erken seçim çağrısının nedenlerini anlattı.


‘İktidar kriz halinden besleniyor’


Türkiye’de siyasal ve ekonomik krizin yoğun biçimde kendini gösterdiğini ifade eden Semra, iktidarın bu kriz halinden beslendiğini belirtti. Semra, AKP hükümetinin ülkeyi yönetemediğini dile getirerek, bu kaos haline son verecek olan demokratik siyasetin önünün de kapatıldığının altını çizdi. Gündemin saptırılarak krizin konuşulmasının engellenmeye çalışıldığını ifade eden Semra, “Bir yandan Kuzey Suriye’ye girerek, bir yandan kayyımlarla, bir yandan siyasi soykırım operasyonları ile gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Sınır güvenliği adı altında Kuzey Suriye’ye girdiler ama hem siviller öldürüldü, hem mülteci sayısı arttı hem de ekonomik kriz büyüdü. Kuzey Suriye’ye girmelerinin tek bir nedeni vardı o da AKP-MHP ittifakının seçimden sonra kan kaybı yaşamış olmasaydı. HDP’nin seçim stratejisi ve yürüttüğü politika rant kapılarını kaybetmelerine neden oldu. AKP’nin kendi içinde de çözemediği sorunları var. Kendi içinde bölünmeler yaşıyor. AKP’nin MHP ile yaptığı ittifak AKP’nin sadece bir süreliğine ömrünü uzattı” diye belirtti.


‘Kimsenin bu yönetim tarzına tahammülü kalmadı’


Türkiye’de kayyımlar ile Kürtlere dönük düşman hukukunun yürütüldüğünü söyleyen Semra, AKP’nin sorunları çözme gibi bir derdinin olmadığını belirtti. Bunları dert edinenlerin de düşman görüldüğünü aktaran Semra, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey Suriye sürecinde de gördük. AKP, yanlış politikaları nedeniyle dünyada yalnız kaldı. Yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. AKP, halkı itaat kültürü ile yanında tutmaya çalışıyor. AKP despot bir yönetim tarzı ile meclisi yönetiyor. Kendi tabanı da dahil kimsenin bu yönetim tarzına tahammülü kalmadı. Mesela kimse artık kayyımları normal görmüyor. Çünkü tek bir delil, kanıt yok dosyalarda. Soruşturmalar iktidarın talebiyle yürütülüyor ve siyasi kararlar söz konusu. AKP, HDP’yi kendine engel olarak görüyor ve kurtulmak için elinden geleni yapıyor.”


‘Kürtlerin dünyanın her yerinde dostları var’


Bölgede hiçbir zaman normal şartların hakim olmadığını ifade eden Semra, “1925 Şark Islahat Planı, 1927-1935 Umumi Müfettişliklerin uygulandığı iller, 1987-2002 OHAL valiliğinin uygulandığı iller ve son olarak 2016 sonrası kayyım atanan iller, Türkiye’nin haritasını ortaya serdi” dedi. “Bunların haritasına baktığımızda Cumhuriyet dönemi içerisinde Kürdistan hiçbir zaman normal şartlar ve siyaset politikası ile yönetilmemiş” ifadelerini kullanan Semra, Kürt kentlerine dönük devletin “zor aygıtlarının ve hukuksuzluklarının” her zaman söz konusu olduğunu dile getirdi. Semra, “Bugün bu devlet aklının devamıdır yaşadıklarımız. Yıl her ne kadar 2019 olsa da devletin Kürt’e de, Kürt sorununa da yaklaşımı hiç değişmemiştir. Kürt nüfusu, daha doğrusu örgütlü bir Kürt nüfusu her zaman bir tehlike olarak görülüyor. Çünkü bu Cumhuriyet’in kökenlerinde bir Kürt inkarı var edilerek kurulmuş bir devlet hakikati var. Bugün de bu aklın devamını görüyoruz” sözlerine dikkat çekti.


‘Kürt halkı karar veren pozisyondadır’


Daha önceki hükümetlerin benzer politikalarına karşı Kürtlerin bu kadar örgütlü ve bilinçli bir halk olmadığını söyleyen Semra, ancak şimdi kendi mekanizmalarını oluşturan, örgütsel refleksler veren bir halk pozisyonunda olunduğuna işaret etti. Semra, “Belki Şark Planı uygulandığında buna karşı koyan bir halk kitlesi yoktu fakat artık meclisten mahalleye kadar örgütlü bir halk gerçekliği var. AKP için süreç eskisi gibi işlemiyor. Çünkü Kürtlerin artık dünyanın her yerinde dostları var ve bulunduğu her yerde örgütlenen, birlik kuran bir halk olmuştur” diye belirtti.


‘Savaşın bütçesi halka kriz olarak döndü’


HDP’nin erken seçim çağrısını değerlendiren ve nedenlerini anlatan Semra, erken seçim gündeminin Kuzey Suriye’ye yönelik operasyonlardan önce iktidar tarafından tartışıldığını hatırlattı. Semra, MHP ile ittifaka rağmen anket sonuçlarına göre oy oranında düşüş yaşayan AKP’nin, operasyonla “milliyetçi furya yaratmayı ve ekonomik kriz meselesini örtmeyi” amaçladığını dile getirdi. Semra, “Geçen hafta da gördük ki Cuma hutbelerinde maddi, manevi sıkıntılara isyan etmeyin diye hutbeler okutulmuş, diyanet bununla ilgili videolar paylaşmış. Kendileri de halkın artık dayanacak gücünün kalmadığının farkında. Bir koz olarak Kürt sorununu, Kürt nefretini ortaya atarak ‘vatan, millet’ diyerek yine kitleleri peşlerine takmaya çalıştılar. Kısa vadeli olarak unutturulmaya çalışılan bu gündemi yeniden gündeme getirmek ülkenin tek muhalif partisi olan HDP’nin asli görevlerinden biri idi ve bunu yerine getirdi. Savaşın bütçesi halklara çok daha büyük bir kriz olarak dönmeye başladı, daha da derinleşecektir bu kriz. Buna son vermenin yolu bu iktidarın gitmesidir” değerlendirmesinde bulundu.




AKP ve MHP’nin halkın iradesine saygı duymadığını söyleyen Semra, partisinin kazandığı belediyelere atanan kayyımları anımsattı. “Bu iktidar bu kriz haliyle 2023’e kadar ülkeyi yönetemeyecektir” diyen Semra, “Halkın AKP ve MHP’ye güveni kalmamıştır. Bundan dolayı HDP olarak bir an önce erken seçim yapılması gerektiğini düşündük ve çağrımızı yaptık. AKP ve MHP yönetme hakkını seçimden değil, zorbalıktan almaktadırlar. Hukuk dışı, gayri meşru yollarla, hakları olmayan, yasal olmayan uygulamalarla iktidar koltuğuna tutunmaya çalışmaktadırlar. Atanamayan öğretmenler, torpil bulamadığı için işsiz kalanlar, katledilen kadınlar, üniversite mezunu gençler, iradesi gasp edilen her gün katliama tabi tutulan Kürtler, binlerce KHK’lı, üç kişiden ikisinin AKP tarafından mağdur edildiği, bu hükümet yüzünden intihara sürüklendiği bir toplumda artık meşruluk değil diktatörlük hakimdir ve bu tükenmiş siyasette ısrar, ön göremediğimiz çok daha büyük yıkımlar getirecektir” diye kaydetti.


‘Politikaları artık çökmüştür’


Semra, “Neden erken seçim” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Erken seçimi isteme nedenimiz halkın çıkarlarını koruyabilmek ve bu felaket politikalarından bir an önce kurtulmaktır. Sorunlara çözüm olup olamayacağı noktasında bizler de çeşitli tartışmalar yürütüyoruz. Şu anda tek başına hükümet kurabilecek yeterlilikte bir parti çoğunluğu görülmüyor. Fakat demokrasi güçleri ile yaptığımız görüşmeler, toplumsal sözleşmeler için yaptığımız çalışmalar mevcut. Halkta bir bıkkınlık ve artık bu hükümetin politikalarını kaldıramama hali var. Elbette bizler bunlar gitsin de kim gelirse mantığı ile bakmıyoruz ama halkların alternatifsiz olmadığını, asgari temellerde sağlanacak ittifaklar ile demokrasi birlikteliklerinin kurulabileceğini ve HDP olarak bunun için çalışacağımızı belirtiyoruz. Fakat her koşul ve seçenek şu anda AKP’nin her anlamda yıkım yaratan politikalarından daha çözümcül olacaktır. Siyasal İslam’ı kullanarak bu günlere gelebilen bir AKP hükümetinin din üzerinden bağlılık yaratma politikaları çökmüştür artık.”


‘Kaybedeceklerini biliyorlar’


Semra, sözlerinin devamında şu ifadelere dikkat çekti: “En kötüsüne razı olup halkları alternatifsiz bırakmak bu topluma da, bizlere de yapılabilecek en büyük kötülüktür. Erken seçim ihtimalinde olabilecek en geniş demokrasi ittifakı kurulmaya çalışılabilir ve kendini o koltukta sonsuz gören AKP hükümetine ciddi bir ders verilebilir. Aksi takdirde hukuku, anayasayı, insan haklarını askıya almış bir hükümetin bulunduğu memlekette önümüzdeki dört yılı kestirmek güç. Erken seçim istemiyorlar biliyoruz. Tam da bahsettiğimiz durumlardan ötürü, kaybedeceklerini bildikleri için istemiyorlar. Bu noktada CHP’nin erken seçime dair kararlı bir tutum göstermesi gerekir. Keza hükümeti içinde bulunduğu bu durumda tutmaya devam etmek, zorbalıklarına göz yummaktır.


Hem kendi içlerindeki tartışmalar ve başka partinin kurulacağı yönündeki tartışmalar, AKP’de art arda gelen istifalar, MHP’nin oy kitlesinin giderek azalması AKP-MHP bloğu için zaman ihtiyacı doğuruyor. Şu an girecekleri en ufak seçimi kaybedeceklerini biliyorlar. Kaldı ki 31 Mart seçimlerinde HDP’nin ciddi olarak etkilediği İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi yerleri kaybettiler. Gittikçe kan kaybettikleri bu durumda şimdilik ellerindeki hukuksuz, meşru olmayan gücü kullanarak seçim istemiyorlar. Ama muhalefet ciddi bir baskı uygular, demokratik kamuoyundan ciddi tepkiler ve talepler örgütlenirse kuşkusuz bu kararından vazgeçmek zorunda kalır. Gönüllü olarak istemese bile.”


Editör: Haber Merkezi