İSTANBUL - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “O alanı hiçbir zaman istismar etmedik. Hiç kimseyi kandırmadık. Bize verilen sözler tutulmadı. Hiç kimse bize engel çıkartmasın biz anneler bu ülkenin vicdanlarıyız” dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eyleminin yasaklamasına ilişkin “Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık?...” açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli tepki gösterdi.


‘O MEYDAN ADALET ARAYIŞIMIZIN ZEMİNİDİR’


Kendisinin bir Cumartesi Annesi olarak 23 yıldır Galatasaray Meydanı’nı adalet meydanı olarak gördüğünü ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye’de faili meçhullerin, kayıpların ve yargısız infazların çok yoğun yaşandığı dönemler başta olmak üzere bugüne kadar devam eden haklı ve meşru bir oturma zemini olan Galatasaray Meydanı 700’üncü haftada ne yazık ki İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla engellendi ve çok yoğun müdahaleler ve gözaltılarla bitirildi. Her türlü müdahale ve gözaltılara rağmen o meydanda oturabildiysek o meydan bizim çığlığımızın, adalet arayışımızın zeminidir. Biz o meydanı böyle görüyoruz” dedi.


‘MEYDANI TERK ETMEYECEĞİZ’


Türkiye’nin; kayıpların, faili meçhullerin ve yargısız infazların çok yoğun yaşandığı bir ülke olduğunu ve bu sürecin de devam ettiğinin altını çizen Buldan, “Açılmayan dava dosyaları, yargılanmayan katiller, bulunmayan kayıplar var bu ülkede. Dolayısıyla, biz Galatasaray Meydanı’nı kayıplarımız bulunana kadar, faili meçhuller açığa çıkarılıp failler cezalandırılana kadar, yargısız infazlarda yitirdiğimiz çocuklarımızın katilleri bulunana kadar o meydanı terk etmeyeceğiz. Bu, çok haklı ve meşru bir taleptir. Geçmişte işlenen suçları yeni iktidara gelen hükümetler ve iktidarlar bulmak ve çözmek zorundadır” diye belirtti.


‘BİZE VERİLEN SÖZLER TUTULMADI'


Geçmişle yüzleşmeyen bir toplum ve devletin asla demokrasiyi gerçekleştiremeyeceğine vurgu yapan Buldan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına da şu sözlerle tepki gösterdi: “Demokrasinin ana ve temel noktası kayıpların ve yargısız infazların, faili meçhullerin son bulduğu noktada ancak hayata geçebilir. O yüzden ben bugün İçişleri Bakanı’nın yapmış olduğu açıklamayı çok manidar bir açıklama olarak görüyorum. O alanı hiçbir zaman istismar etmedik. Hiç kimseyi kandırmadık. Esas istismar edilen ve kandırılan bizleriz. Bize verilen sözler tutulmadı. Bu ülkenin şu anki Cumhurbaşkanı ve geçmişte Başbakanlık yapmış Sayın Erdoğan’ın Berfo Ana’ya vermiş olduğu bir söz var. Onu hatırlatmak isteriz. ‘O kayıpları bulacağız, senin çocuklarının kemiklerini sana vereceğiz’ diyen bir Başbakan var. Ve Berfo Ana hala çocuğunu bulmamışken bu hayata gözlerini yuman bir anneydi. Bu vicdanları sızlatan ve asla kabul edilemeyen durumu biz de kabul etmiyoruz.”


‘HİÇKİMSE BU KONUDA BİZE ENGEL ÇIKARTMASIN’


Her hafta olduğu gibi 701’inci haftada da sessiz oturma eylemlerini gerçekleştirmeye devam edeceklerini söyleyen Buldan, “Hiç kimse bize bu konuda engel çıkartmasın. Biz anneler bu ülkenin vicdanlarıyız. Bu sorumluluğu bilen bir İçişleri Bakanı olarak hareket etmek durumundadır. Bu açıklamayı yapan İçişleri Bakanı o yüzden kendi cumhurbaşkanlarından, bu sözü söyleyen insandan teyit edebilirler. Tayyip Erdoğan’ın annelere verdiği söz unutulmuyor. Dolayısıyla biz İçişleri Bakanı’nın bu açıklamasını asla kabul etmiyoruz. Ve bundan sonra da her hafta olduğu gibi Galatasaray Meydanı’nda sessiz ve meşru oturma eylemimizi gerçekleştirmeye devam edeceğiz” dedi.


‘FOTOĞRAFIN ANLAMI GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDİR’


Cumartesi Anneleri’ne yönelik polis müdahalesinde HDP milletvekillerinin, Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’e kenetlendiği fotoğraf karesini de hatırlatan Buldan, fotoğrafın ne anlama geldiğine ilişkin şunları söyledi: “Bence görülmesi gereken resim bu resimdir. Bu ülkenin zenginliği, farklılığı olan her dönem farklı zulümlerle, farklı baskılarla karşılaşmış olan faili meçhullerde Hrant Dink’in öldürüldüğü bir dönemde faili meçhullerde Kürtlerin katledildiği, asit kuyularında yakıldığı bir dönemde insanlar kenetlenmesini bilmişti. 700’üncü haftada da Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’e yapılan bu muameleyi bizler kabul etmediğimizi bir kez daha ortaya koyduk. Kürdüyle, Türküyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle eğer omuz omuza yürüyebiliyorsak, kenetlenebiliyorsak, ellerimizi birbirimize verebiliyorsak işte o zaman bu ülkede faşizm yenilmiş demektir. Biz bu anlamda o fotoğrafın Türkiye tarihinde bir geçmişle yüzleşme anlamında dahi olsa önemli bir fotoğraf olduğunu düşünüyoruz. Ve bundan sonraki dönemlerde de birbirimize kenetlenerek, sahip çıkarak faşizmi yeneceğimize olan inancımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz.”


‘AÇIKLAMALAR SUÇU ÖRTBAS ETMEYE YÖNELİK’


“Süleyman Soylu şimdi İçişleri Bakanı mı?” sözleriyle tepkisini dile getiren Sezai Temelli ise Cumartesi Anneleri’ne yönelik yapılan saldırıya ilişkin, “Bir ülkenin İçişleri Bakanı ortada bir suç olduğunda suçlulara dair işlemlerin yapılması, hukuk devletini savunmasıyla ilgili yasaların hayatta karşılığını bulması için çabalar. Oysa Soylu ne zaman ortaya bir suç çıksa, bu suçu ört bas etmek telaşıyla saçma sapan anlamsız açıklamalar yapıyor. Cumartesi Anneleri’ne yönelik bir suç işlenmiştir. Devletin kolluk güçleri yasaları ihlal edip bir suç işlemişlerdir. Bir İçişleri Bakanı eğer bu ülke bir hukuk devleti olsa bu bakan o bakanlığın liyakatlarına uygun bir bakan olsa çıkıp demesi gereken şey annelerden özür dilemek, bu muameleyi yapan kolluk güçleri hakkında soruşturma başlatıldığını söylemek olmalıydı. Ama Suruç ve diğer olaylarda da gördük İçişleri Bakanlığı’nı işgal eden bu zat, suçu örtbas etme telaşıyla böyle saçmalamalarına devam ediyor” dedi.


‘CUMARTESİ ANNELERİ EYLEMİ GELECEĞİN ADALET ARAYIŞIDIR’


Soylu’nun yaptığı açıklamanın ve partilerine dönük hedef göstermelerin ilk olmadığını hatırlatan Temelli, bunun nedeninin de siyasette uygulanan otoriter rejimin yolunu açmak olduğunu söyledi. Temelli devamında şunları ifade etti: “Bunun meşru olmadığı bütün çıplaklığıyla ortada. Buna meşruiyet sağlayacak desteğin bu düşmanlaştırıcı akıldan geldiğine inanıyor. Kimi düşmanlaştıracaklar? HDP’yi düşmanlaştıracaklar. Sayın Pervin Buldan’a olan o hakaret, partimize yönelik açıklamalarda, suçlamalarda sürekli nefret söylemini yükseltmelerinde hep bunu görüyoruz. Kendilerine bir meşruiyet zemini arıyorlar ve bunun yegane yolu da HDP’ye saldırıdır. Özgürlük; demokrasi eşitlik, özellikle de barış isteyenlere yönelik bu türden bir saldırıyı her gün gazetelerde ya da röportajlarında İçişleri Bakanlığı olsun diğer bakanlar olsun hatta iktidarın başındaki Erdoğan’dan da aynı söylemi biz dinliyoruz. Neden? Çünkü toplumu şuna ikna etmeye çalışıyorlar. ‘Bunlar düşman, kötülüğün kaynağı burası, bu kötülüğe karşı biz savaş veriyoruz o yüzden siz başınıza gelen her şeye katlanın. Bu savaşın maliyetine katlanın, bu düşmanlığa katlanın, çocuklarınızın cenazesine katlanın, açlığa ve işsizliğe katlanın. Katlanın çünkü biz bir mücadele içindeyiz’ diyorlar. Aslında sadece ve sadece iktidarda kalmanın bu haksız zenginleşme ve yolsuzluğun, bu savaşın müsebbibi bizzat bu iktidardır. O yüzden Cumartesi Anneleri’nin 700 haftadır sürdürdükleri bu onurlu ve haklı direniş, evlatlarını, eşini arayan bu haklı direniş çok çok kıymetli bir direniştir. Geçmişin adaletsizliği ile bizi yüzleştiren bir direniştir. Geleceğin adalet arayışıdır. Dolayısıyla bu suçlamalara, saldırılara ve nefret söylemlerine karşı bizatihi orada olmak çok önemliydi ve orada olmaya da devam edeceğiz.”


kaynak MA / Necla Demir - Muhammet Doğru 
Editör: Haber Merkezi