DİYARBAKIR–ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  Kürt partileri ile yapılan ittifakın yerel seçimlerle sınırlı kalmayacağını belirten HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, ittifakın sadece Kürt halkı açısından değil, tüm Türkiye açısından önemli bir adım olduğunu dile getirdi. Cezaevlerinde süren açlık grevlerine de dikkat çeken Temelli, demokraside ısrar edenlerin, tecride karşı çıkması gerektiğini söyledi.
MA'dan Özgür Paksoy- Mehmet Şah Oruç'un haberine göre; Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kürt Ulusal Birliği hedefiyle yürüttüğü görüşmeler sonucunda Azadî Hareketi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD), İnsan ve Özgürlük Partisi, Kürdistan Komünist Partisi, Kürt Demokratlar Platformu (PDK) ve Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T) ile sağladığı ittifak, geniş yankı uyandırdı. Her ne kadar adına 31 Mart’ta yapılacak yerel seçim ittifakı denilse de Kürt partilerinin temsilcileri, ikinci aşamanın ulusal birlik olduğunu belirtiyor. Açıklamaya katılan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yerel seçim çalışmaları, Kürt partileri ile sağlanan ittifak ve batıda demokrasi cephesinin kurulmasına dönük çalışmalar ile açlık grevleri ve Suriye’deki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.


HALKIN SÜRECE KATILMASI


Uzun süredir yerel seçim çalışmalarını sürdürdüklerini hatırlatan Temelli, “Genellikle Türkiye’de yerel seçim çalışmaları deyince, aday açıklaması veya aday yarıştırması üzerinden anlaşılıyor. Yandaş medyayı da bu haberler kaplıyor. Aslında aday meselesinden önce yerel seçimlerin en önemli özelliği, yerelde çalışmalar yapmak, yerelin sürece katılmasını sağlamak, halkın bizzat sürece katılmasını sağlamaktır. Bunu başardık. Hem fizibilite çalışmaları ile hem de zemin çalışmaları ile bunu sağladık. Son olarak halkın aday seçimine katılmasıyla birçok yerde önemli bir süreci tamamladık” dedi.


ADAYLAR AÇIKLANACAK


Belediye eşbaşkan adaylarını en geç 20 Ocak’a kadar açıklayacaklarını vurgulayan Temelli, adaylarını toplumla buluşturacaklarını ve ondan sonra yerel seçim kampanya döneminin başlayacağını söyledi.


‘İTTİFAK TARİHİ BİR ADIM’


Yerel seçimlerde bölgede Kürt Ulusal Birliği temelinde Kürt partileri ile ittifak sağlamanın tarihi bir adım olduğuna dikkat çeken Temelli, “Önemli bir buluşmaydı. Öncesi var, sonrası da olacak. Öncesi çok uzun bir zamandır var. Hatta ortada HDP yokken başlamış bir tarih var. HDP ile yaşanmışlıklar var. En son 24 Haziran seçimlerinde kısmen yan yana gelmeler sağlandı. 24 Haziran seçimleri döneminde de bunun önemli bir adım olduğunu belirttik. Sonrası daha da büyüyecek dedik. Evet büyüdü, herkesin çok emeği var. Her şeyden önce bu sürece emek koyan bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Çok çok önemli bir adım. Daha da büyüyecek. Bugün belki eksiklikler var ama çok kısa bir zamanda onlarında katılacağı çok daha geniş bir buluşma sağlanacaktır. Sadece yerel seçim, bir kaç belediye başkanlığı, bir kaç meclis üyeliği ile anlamlandırmak mümkün değil. Arkasında Kürt halkının uzun süredir beklentisine yanıt veren bir buluşmadır. Ulusal birlik bu anlamda umuttur, bu anlamda atılan adımlar umuttur. Sadece Türkiye açısından değil, tüm bölge coğrafyası açısından umuttur. İnanıyorum bundan sonra çok daha önemli adımlar atılacak. Tabi 31 Mart seçimler bu açıdan kritik bir eşik. Bu sürecin iyi değerlendirilmesi, bu seçim sürecinde önemli başarılara birlikte imza atılması, seçimlerden sonra hayalini kurduğumuz çalışmalara da çok önemli katkılar sunacaktır” diye konuştu.


‘BÜYÜK BİR ZENGİNLİK’


Seçim süreçlerinin mücadele açısından önemli uğraklar olduğuna da vurgu yapan Temelli, “Evet işte ne kadar önemli bir uğrak olduğunu da şimdi hepimiz bu tabloda bir kez daha anlamlandırıyoruz. Yerellerde başkan ve meclis üyeliği tartışmalarından bir an önce çıkmak lazım. Tam tersine biz bu buluşmayı sağladık. Bugüne kadar iktidarın, devletin, hatta ittihatçı aklın yüz yıllardır süregelen, ayrıştıran, ötekileştiren, düşmanlaştıran zihniyete karşı çok önemli bir hamle gerçekleşti. Her şeyden önce büyük bir zenginliktir. Çünkü bin fikir buluşsun diyoruz. Bu farklılıklar bu mücadeleyi zenginleştirecek. Çağrımız; demokratik ulus, demokratik toplum ve demokratik cumhuriyet dediğimiz meselenin altında yatan bizzat halkın katılması, katılma kanallarını harekete geçirmektir. Halkı harekete geçiren mücadele iradesini, bütün bunları harekete geçiren fikri mücadeleyi görüyoruz” diye belirtti.


DEMOKRASİ CEPHESİ


Batıda yürütülen demokrasi cephesi çalışmalarına da dikkat çeken Temelli, şöyle devam etti: “Bu konuya kendimiz açısından baktığımızda, bu stratejiye aynı samimiyet ve aynı güçle sahip çıkıyoruz. Çünkü bugün Türkiye’de tekçi bir anlayış vardır, kayyumcu bir zihniyet vardır. Bir Cumhur İttifakı denen faşist blok vardır. Bunu Türkiye halkları adına geriletmek bizim sorumluluğumuzdadır. Bölgede bunu başardık. Şimdi tüm Türkiye’de demokrasi cephesini güçlendirecek adımlar atma konusunda da aynı özgüvenle, sorumlulukla hareket ediyoruz. Halk siyaset kanallarını açacak. Siyasetin sorumlularını harekete geçirecek. Burada bunu yapan güçlü bir halk iradesi, toplumsal mücadele zemini var.”


‘YA TECRİT YA DEMOKRASİ’


PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecrit ve bu kapsamda süren açlık grevlerini hatırlatan Temelli, şöyle konuştu: “Demokrasi Türkiye’nin bugün özlemini duyduğu bir mesele. Nasıl bir demokrasi? Nasıl bir demokrasiye yanıt üretmiş siyasi bir irade, 20 yıldır tecrit altında. Tecrit 20 yaşında. 5 Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış tecrit koşulları var. 5 Nisan 2015’e gelmeden çok kısa bir süre önce Dolmabahçe Mutabakatı’nın kabul edilememe hali var. Oysa Dolmabahçe Mutabakatı denen o 10 madde aslında Türkiye’de demokrasi tercihinde bulunan bir irade. Demokratik bir çözüm iradesi. Öyle bir siyasi irade bugün tecrit altında ise tamamen kalkıp bunu sorgulamamız gerekiyor. Leyla Güven bunu sorguluyor. Leyla Güven bir suça ve hak gaspına karşı durduğu kadar, Türkiye’nin en kritik meselesi olan demokrasi meselesinde de bir tercihi açığa çıkartıyor. Ya tecrit ya demokrasi. Demokraside ısrar edenler, tecride karşı çıkmalı. Bunu bunca yıl anlatmamıza rağmen, bunca yıl mücadelesini vermemize rağmen kulaklarını kapatanlar, görmeyenler, görsün diye Leyla Güven bugün 62 gündür açlık grevinde. Bu çok önemli bir itirazdır. Hakikatin sesidir. Bu sese kulak verilmelidir. Geç kalınıyor. 62 gün kritiktir. Sevgili Leyla Güven açısından kritik bir gündür. Herkes bir an önce elini taşın altına koymalıdır, sorumluluk almalıdır. Türkiye kamuoyunda sivil toplum örgütleri, sendikalar, aydınlar, hukukçular, siyasi partiler üzerlerine düşen sorumlulukla, Leyla Güven’in sesine ses katmalı, gücüne güç katmalı, tecridin sonlandırılması için inisiyatif almalıdır.”


KÜRT DÜŞMANLIĞI


Suriye’deki gelişmeleri de değerlendiren Temelli, Türkiye’nin bir Kürt meselesi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “İktidar Kürt meselesini çözmek istemediği için ne Türkiye’de ne de Suriye’ye huzur ve barış var. Bu anlayış Kürt düşmanlığı ile Türkiye’yi nasıl bir uçuruma sürüklediyse, aynı anlayışı Suriye’ye de taşımıştır. İdlib’te yaşananda budur. Bir sürü çetenin orada Suriye halklarına yaratmış olduğu zalimlik ortada. Afrin’de yaşanan budur. Suriye savaşının dönüp 8 yılına baktığımızda, tablo çok açıktır. Bugün dış güçlerin orada olmasının yegane nedeni, Suriye’de demokratik çözümün Türkiye tarafından desteklememesidir. Türkiye’nin Suriye’de demokratik çözümü neden desteklemediği sorusunun arkasında Kürt düşmanlığı yatar. Bu artık saklayamadıkları bir gerçektir. Eğer Türkiye Kürt düşmanlığı yerine Kürt barışı ile hareket etseydi, hem Türkiye’de hem Suriye’de hem Irak’ta bugün başka bir dünya mümkün olabilecekti. Türkiye bunu ıskalamıştır.”


‘SURİYE’DE ÇÖZÜMÜN ÖNÜ AÇILMALIDIR’


ABD’nin askerlerini Suriye’den çekeceğine yönelik açıklamalara işaret eden Temelli, “ABD’nin çekilmesi, keşke bütün dış güçler oradan çekilse. Fakat mesele bütün çıplaklığı ile orada duruyor. Mesele IŞİD meselesidir. Bütün farklı isimlerine rağmen IŞİD meselesidir. İdlib’te de bir sürü çete var. Bir birlerini öldürüyorlar, vahşeti izliyoruz. Mesele bu çetelerle, vekalet savaşının yürütücüleriyle rabıtaları bitirmektir. Bu bağları sonlandırmak ve Suriye’de demokratik bir anayasanın yapılabilirliğinin önünü açmak, tüm Suriye halklarını ve temsiliyeti sağlayan bütün güçleri bir masa etrafında buluşturmaktır. Bu iş bir an önce sonlanmalı ve demokratik çözümün önü açılmalıdır” dedi.


MA / Özgür Paksoy- Mehmet Şah Oruç 
Editör: Haber Merkezi