MERSİN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ BEJNA GÜNEY ABDULLAH ÖZKILAVUZ 

Halkların Demokratik Partisi Mersin 2.Sıra Milletvekili Adayı Rıdvan Turan



Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

29 Mart 1971 Tokat Reşadiye Doğumluyum. Anadolu alevisi bir aileye mensubum. İlk okulu reşadiye ortaokul ve lise eğitimimi merzifonda bitirdim. Lise yıllarında kendimi biraz da aileden kaynaklı solcu olarak tanımlamaya başladım ama 1989 yılında Uludağ üniversitesi tıp fakültesine girerek sol politik mücadeleye katıldım. Kurtuluş hareketi saflarında Genç Kurtuluş dergisi çevresinde politik faliyetler yürüttüm. 1995 yılında üniversiteyi bitirdim. Siyasi mücadelem devam etti. Birleşik Sosyalist Parti'de il yöneticiliği, Özgürlük ve Dayanışma Partisinde il yöneticiliği Parti Meclis Üyeliği görevleri yaptım. Ardından 2002 yılında Sosyalist Demokrasi Partisini kuran heyet içerisinde yer aldım. Ve partinin 3.Genel Başkanlığı görevini yürüttüm. Siyasi faaliyetlerim sebebiyle 1 yılı cezaevinde geçirdim. Ardından 7 haziran 2015 seçimlerinde Adana'dan milletvekili seçildim kasım ayına kadar bu görevi yürüttüm. Yayınlanmış 2 kitabım bulunuyor. Evliyim ve bir kızım var.

HDP' den Aday olma fikri ne zaman oluştu?

Halkın Emek Partisinden bu yana Kürt siyasal partileriyle ittifak halinde olduk. Kurtuluş Hareketinin bu konudaki hassasiyeti biliniyor zaten. SDP Genel Başkanı iken böyle bir öneri geldi ve partimiz olumlu cevap verdi. Adanadan böylece aday oldum ve seçildim. Kasımdaki ‘tekrar’ seçim sonrasında ise HDP MYK’da çalıştım ve bu seçimlerde mersinden tekrar aday oldum.

Cumhurbaşkanı Adayınız Sayın Selahattin Demirtaş ve Bileşen Partilerinin Eş Genel Başkanlarının dahi tutuklu olduğu bu süreçte milletvekilleri olarak ne kadar etkili olabileceksiniz?

Bu konuda iki tane uç var, bir tanesi parlementoyla bütün meselelerin çözüleceğini iddia eden parlementerist bir uç. Diğeri de parlamentoyu bir mücadele alanı olarak görmeyen bir uç. Bu uçlar biri sağ biri de sol sapma uçlardır. Biz Marksist Leninistlerin Burjuva Parlamentosuna bakış açısı en azından Lenin'den bu tarafa nettir. Meclisi kutsamadan, onu mücadele alanlarından biri olarak görmek doğru olacaktır. Ayrıca parlamentonun hala geniş kitleleri kandırmakta kullanılan bir araç olduğu göz önünde bulundurulursa, tarihsel olarak vazifesini bitirmiş ama siyasi olarak hala vazifesini sürdüren bir kurumun içersinde olmak ve burda verilen mücadeleyi mücadelenin diğer alanlarıyla birleştirecek bir perspektifle ele almak doğru olur. O anlamda evet kavganın yükseltileceği yerlerden biri parlemento olacaktık. Ancak Eş Başkanımızın ve diğer Milletvekili Arkadaşlarımızın Özgürlüklerine kavuşması tek başına parlamentoda verilecek kavgayla söz konusu olmayacaktır. Ancak burda verilen kavga dışarda verilecek kavgayla birleştirildiğinde sinerji ortaya çıkacaktık ve dolayısıyla doğru olan da budur.

Peki içinden geçtiğimiz süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, AKP bu seçimde gider mi?

Süreci karakterize eden en temel mesele 16 yıllık AKP iktidarının son 15 gününü yaşıyor olmasıdır. Hiç kimse başka birşey düşünmesin bu mafyatik yapı gidiş sürecini başlatmış bavullarını toplamaya başlamış durumdadırlar. Dolayısıyla 24.hazirandan sonra ülkemizin önünde başka bir ufuk açılacaktır. Siyasi Demokrasi mücadelesinin imkanları daha da artacaktır. Kuşkusuz AKP gidince ülkenin sorunları bir sihirli değnek değmiş gibi çözülmeyecektir. Ancak siyasi mücadele alanının açılması Demokrasi kavramının değer kazanması ve geniş kitlelerin kendi geleceklerini tayin etmeleri noktasında karar verme mercii haline dönüşmeleri ülkemizi daha yaşanılabilir daha eşitlikçi bir ülke haline getirecektir. Çok boyutlu bir kriz konjonktüründen geçmekte olduğumuz söylenebilir. Ekonomik siyasi ve idolojik olarak. Böyle dönemler çok ciddi bir Devrimci çıkış imkanı da taşırlar.. Biz burayı zorlayacağız. Burdan yaratılmış olan siyasi imkanları barış, Eşitlik,Özgürlük,Demokrasi mücadelemize seferber edeceğiz ve aynı zamanda ülkeyi ve dünyayı değiştirme mücadelemizin de buradan güç kazanacağını düşünüyorum.

AKP giderse burda HDP'nin rolü ne olacak?

Bilindiği gibi yani gerek meclis aritmetiği gerekse de Cumhurbaşkanlığı seçimi noktasında Halkların Demokratik Partisi tam anlamıyla bir anahtar hüviyetine sahip. Zaten kamuoyunda bu kadar ciddi bir kabul görüyor olmasının sebeplerinden bir tanesi de HDP'nin burada üstlenmiş olduğu kritik pozisyondur. Halkların Demokratik Partisi'nin mecliste ciddi bir şekilde temsil edildiği koşullarda AKP,MHP faşist bloğunun çoğunluğu elde etmesi mümkün olmayacaktır. Ayriyeten cumhurbaşkanı seçimi noktasında da HDP'nin oyları belirleyici olacak. Ama şunu belirtmek gerekir ki bu zamana kadar ihmal edilmişler, ötekileştirilmişler, yoksayılanlar işte birkez daha ülkenin kaderini tayin noktasına gelmiş durumdalar. Demekki böyle yoksayarak,

ötekileştirerek meseleler çözülmüyor. Biz bu ülkenin gerçek sahipleriyiz dolayısıyla eşitlik ve özgürlük talebimiz bu anlamda son derece önemlidir ve yarına ertelenmemesi gereken taleplerdir. Yine sınıfların ve sınırların olmadığı bir dünya mücadelemiz de bu anlamda güç kazanacaktır. Geleceğin daha iyi olacağı ortada ve Halkların Demokratik Partisi'nin gerçek bir sol parti olarak burdan ileriye hem mecliste hemde meclis dışında ülkenin kaderini belirleyen güçlerinden bir tanesi olacağını tartışmaya bile gerek yok artık.



Peki 24 Haziran Seçimlerinde Mersin de iddialı mısınız?

İddialıyız çünkü çarşı pazar ortada, kamuoyu araştırmalarına çok kıymet vermiyorum ama biz kendi kamuoyu araştırmamızı caddeleri, sokakları, pazarı gezerken yapıyoruz zaten. Daha önce HDP'ye oy vermemiş insanların kimisi stratejik sebeplerle kimisi ise HDP' nin Demokrasi Mücadelesinde tuttuğu yeri gördüğünden dolayı HDP' ye meylediyor olması çok önemli. Bu kadar farklı kesimden oy almaya başlamışsak, bir belli ki artık Türkiye partisi tartışması aşılmıştır, evet HDP bir Türkiye partisi olmuştur bu anlamıyla. Türkiye'nin bütün renklerini bağrında taşıyan bir partidir. İkinci olarak da Mersin'de bir Türkiye mozaiği görüyoruz. Burda farklılıklar bir arada barış içerisinde yaşıyorlar. Bu anlamda Mersin'nin dokusuna da çok uygun bir parti HDP. Mersin'de hem başta sözünü ettiğim siyasi sebeplerle hemde Mersin'in bu anlamda taşıdığı içerik sebebiyle biz Mersin'de son derece iddialıyız zaten bu görülecektir.

Peki Mersin Halklarına bir çağrınız varmıdır?

Söylemek istediğim şu şimdi bir takım dehşet senaryoları piyasaya sürüldü özellikle AKP-MHP faşist koalisyonun biz gidersek bizden sonrası kabustur, dehşettir baabından bir takım mesajları var. Bir defa kimse bunlara kulak asmasın herkes gönlünü rahat tutsun, halkımız kendi kaderini tayin noktasında sandıklara gelecek oylarını kullanacak ve iktidara kırmızı kartı gösterecek. Hiç kimse endişe etmesin kavgasız, dövüşsüz insanların açlıkla terbiye edilmediği işsizlikle terbiye edilmediği bir ülkeyi kurmak gerçekten mümkün. Bu tarihsel dönemeçte Mersin Halkımızdan talebimiz desteklerini değişimden umuttan yani HDP’ den yana kullanmalarıdır. Ülkenin Demokratik değişimi onların elindedir. 25inde yeni bir Ülke' ye uyanmış olacağız.

Son olarak seçime dair eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Seçimin kritikliği ortada üzerine söylenecek çok fazla şey yok ve zaten aslında sonuç belli olmuş durumda. Bir takım provakasyon girişimleri olabilir. Bunlar muktedirlerin iktidarlarını sürdürme çabalarıdır. Savaş'a falan gittiğimiz yok Seçim'e gidiyoruz bütün partilerin seçmenleri bizim açımızdan saygındır onların tabi ki siyasi iradelerini de saygı duyuyoruz kimsenin kimseyi incitmesine gerek yok bundan dolayı incinecek olanlar yıllardan beri bu ülkeyi sömürenler olacaktır. Unutmayalım ki başarı bizimle olacak.
Editör: Haber Merkezi