HDP Mersin milletvekilli aday adayı Prof.Dr Atilla Güney; hukuksuz ihraçlara karşı sessiz kalanlara 24 Haziran'da cevap vereceğiz

MERSİN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ ABDULLAH ÖZKILAVUZ:

HDP'den milletvekilli olmak için aday adaylığına başvuran Mersin Üniversitesi'nde Barış Bildirisine imza attığı için KHK ile ihraç ilan akademisyen Prof.Dr. Atilla Güney, "Aday olmanın nedeni KHK ile ihraç edilmiş partili bir kamu emekçisi olarak bunca yıldırma ve toplumsal/siyasal linç kampanyasına girişenlere, buna zımnen destek verenlere veya seyirci kalanlara bir mesaj vermektir" dedi.

İsmim Atilla Güney 29 Nisan 2017 tarihine kadar 20 yıldır çalıştığım üniversiteden KHK ile ihraç edildim. İhraç gerekçesi olarak terör örgütleri ile irtibatlı ve iktisaplı olmak gösteriliyordu. Herhalde bundan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” dilekçesine imza atmış olmamı anlamam gerekiyor. Atılmadan önce Mersin Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde siyaset bilimi profesörü olarak mesai eylemekteydim. Siyasete yabancı değilim.

"NEDEN HDP"

Beş yıldır üyesi olduğum Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçimlere girecek olan tek sol parti olarak tanımlayabilirim. Siyasetin en tarafsız yapıldıgı HDP olduğu için buradan aday olmaya karar verdim. Cumhurbaşkanı adayımız sevgili Selahattin Demirtaş’Iın deyimini ödünç alacak olursam. Ben siyasete milletvekili aday adayı başvurusu yaparak girmedim. Her daim siyasetin içindeydim. Her şeyden önce mesleğim gereği sürekli kuramsal düzeyde siyasetin içerisindeydim; üyesi olduğum sendika içerisinde siyaset yaptım, Son on yıldır HDP ve HDK’nin içerisinde partime destek vererek zaten siyaset yapıyordum.

"ZULME SESSİZ KALANLARA CEVAP VERMEK IÇIN ADAYIM"

Bilimin siyasetten bağımsız ideolojiler üstü bir alan olmadığına inandığım için yaptığım her bilimsel çalışma buram buram siyaset kokardı. Milletvekili aday adayı olmam kişisel bir beklenti ya da hesabın ürünü değil. Haksız bir şekilde KHK ile ihraç edilmiş partili bir kamu emekçisi olarak bunca yıldırma ve toplumsal/siyasal linç kampanyasına girişenlere, buna zımnen destek verenlere veya seyirci kalanlara bir mesaj vermektir: Bizleri ihraç da etseniz, açlıkla terbiye etmeye de çalışsanız, yoldaşlarımızı tutuklasanız da bir gider bin geliriz ve bizden daha çok var diyebilmek için adayım. Asaleten aday gösterilip gösterilmemem hiç önemli değil, bizler binlerce yurttaş, yoldaş ve arkadaşımızla yine sokak sokak, mahalle mahalle eve ev gezerek neden bu ülkenin seçime giren tek sol ve demokrat partisi olduğumuzu anlatmaya devam edeceğiz.

"HDP DIŞILAYAN İTTİFAKLARDAN DEMOKRASİ ADINA BİRSEY BEKLEMEK GEREKİR"

16 yıldır memleketi yağmalayan, siyaseten hiçbir yere oturtulamayacak bir yapıyla karşı karşıyayız. Sadece ekonomik yağmadan, doğanın ve çevrenin yağmalanmasından bahsetmiyorum. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, toplumsal barışın yağmalanmasıyla karşı karşıyayız. Artık yağma ve talanın sonuna gelinmiş olacaklar ki baskın bir erken seçim kararı aldılar. Cumhur ittifakı adı altına kurdukları milli cephe de bu paniğin göstergesi olsa gerek Öte yandan bu ittifakı karşına çıkan ve HDP’i dışarıda tutan diğer ittifak da demokrasi anlayışı, toplumsal barışın yeniden oluşturulmasının ilkeleri konusunda cumhur ittifakı ile aynı zihniyet dünyasına sahip. Dolayısıyla bu partilerden de demokrasi adına pek bir şey beklememek gerekir diye düşünüyorum. Zira tek odakları mevcut iktidarı alaşağı etmek olan bu ittifakın bırakın daha iyi bir demokratik toplum tasavvuru olsun, kaybedilmiş kazanımların yeniden yerli yerine oturtulması konusunda dahi ortak bir tasavvurları olduğunu düşünmüyorum.

"MÜCADELE SADECE PARLEMENTO DEĞIL TOPLUMUN HÜCRELERINDE YÜRÜTÜLÜR"

"Cumhur ittifaki" ve "Millet" ittifakkı birbirine karşıt gibi görünen her iki blokun da ortaklaştığı ana eksenin HDP’yi baraj altında bırakarak parlamento dışı tutmak olduğu açıkça görülüyor: Sıfır baraj mantığı bunu açıkça gösteriyor. Bütün bunlara rağmen, adil bir seçim olduğunda barajı aşacağız, hatta 7 Haziran 2015 seçimlerinden daha iyi bir sonuç alacağız. Bizlerin parti olarak milletvekili hesabı gibi bir derdimiz yok. O nedenle bu seçimlerde kaç milletvekili çıkaracağımıza dair bir öngörüde bulunmak da çok anlamlı gelmiyor bana. Zira 7 haziran ve sonrasında kasım seçimlerinde gasp edilen oylarımıza rağmen, son iki yılda tutuklanan gözaltına alınan milletvekillerimize on binin üzerinde il ve ilçe eş-başkanlarımıza, partili aktivistlerimize rağmen oylarımızın düşmek bir yana artması, mücadelenin salt parlamentoda değil, doğrudan toplumun hücrelerinde yürütülmesi gerektiğini gösteriyor.
Editör: Haber Merkezi