HABER MERKEZİ- Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 15 yıl önce bugün, çalıştığı gazetenin önünde, uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.

Devlet görevlilerinin planlayıcısı olduğu ortaya çıkan ve 17 yaşındaki saldırganın gerçekleştirdiği cinayetin azmettiricileri ise cezasız kaldı.

Başına gelecek saldırıyı sezen Dink, cinayetten önce şu satırları kaleme almıştı: “Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”

Dink’in katledilmesi, Türkiye’de çok önemli bir eşiğin aşılmasına sebep oldu. O günden sonra Türkiye’de sadece etnik azınlıklar değil, din, düşünce, mektep, mahalle ayrımı daha da keskinleşti.

Hrant’ın ölümü de, katillerinin yargılanması da bağlamından kopan unsurlarla doluydu.

Önce Hrant’ın Diaspora Ermenilere yönelik eleştirel yaklaşım içeren yazısında yer alan “Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur” cümlesi bağlamından kopartıldı. Bu kopuş, Dink’in katledilmesine giden yolu açtı.

Sonra ise Dink’in katillerinin yargılanması bağlamından kopartıldı. Bozma kararları, kumpas davaları, değişen savcılar, sahte delillerle bağlamından kopartılan davada, kamuoyunu tatmin eden bir cezalandırma hiçbir zaman yapılmadı.

Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Şişli'deki Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Bölgedeki güvenlik kameralarında görüntülerine ulaşılan ve daha sonra kimliği belirlenen 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007'de Samsun Otogarı'nda yakalandı.

Dink’i öldüren Ogün Samast'ın, polislerle kol kola ve espriler eşliğinde, "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" sözünün yer aldığı Türk Bayrağı önünde fotoğraflarla videolarının çekilmesi büyük tepkiye neden oldu.

Samast'la birlikte gözaltına alınan Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender, 24 Ocak 2007'de tutuklandı. Soruşturma ilerledikçe farklı tarihlerde Erhan Tuncel, Salih Hacısalihoğlu, Tuncay Uzundal, Veysel Toprak, Osman Alpay, İrfan Özkan ve Mustafa Öztürk de tutuklandı.

BEBEKTEN YARATILAN KATİLLER

Hrant Dink öldürüldüğünde, katilinin 17 yaşında olmasına ilişkin konuşan eşi Rakel Dink, “Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim” dedi.

Karanlığın sorgulanmasından kaçanlar, Hrant’ın katilinin yargılanmasın da kaçmaya çalıştı. Samast, cinayetin işlendiği sırada yaşının 18'den küçük olması nedeniyle görevsizlik kararı vererek, Dink’in öldüren Samast hakkındaki dosyayı İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Temmuz 2011'de Ogün Samast'ı, "tasarlayarak öldürmek" ve "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı.

MEĞER “KUMPAS”MIŞ!

Açılan ana davada mahkeme, ilk kararını 17 Ocak 2012'de açıkladı. Tutuklu sanık Yasin Hayal'i, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatına karar verdi. Tutuklu sanık Erhan Tuncel'i, "patlayıcı madde imal etmek ve kullanmak" suçlarından 10 yıl 6 ay hapse mahkum eden heyet, "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" ve "tasarlayarak öldürmeye azmettirme" suçlarından beraatını kararlaştırdığı Tuncel'i tahliye etti.

Yargıtay'la yerel mahkeme arasında gidip gelen mahkemede, cinayette sorumluluğu olan kamu görevlilerine hiç dokunulmadı.

Devletin yargı erkinin Dink davasında neden işlemediği ise 17-25 Aralık operasyonlarından sonra anlaşıldı. 2013’teki operasyonlardan sonra iktidar, o zamana kadar “cemaat” dedikleri Fetullahçı yapılanma ile "mücadele" yapıldı. Ardından FETÖ'cü darbe girişimi yaşandı. Bu dönemde Fethullahçı hakim ve savcıların Ergenekon, Balyoz gibi davalarla kumpas kurduğu kabul edildi.

Öte yandan, Hrant Dink'in ailesi, 6 Mart 2014'te, cinayette sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında İstanbul Valiliği’nin soruşturma izni vermemesi ve yapılan itirazın da reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

GİDİP GELEN SAVCILAR, İADE EDİLEN DOSYALAR...

Cinayette ihmali olduğu söylenen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah başta olmak üzere 9 kamu görevlisi hakkında açılan soruşturmaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nce verilen takipsizlik kararı, Dink Ailesi’nin itirazı üzerine 6 Haziran 2014'de kaldırıldı.

Bu kararla birlikte yıllarca davadan uzak tutulan kamu görevlilerinin yargılanmasının yolu açıldı.

Dosya savcı Yusuf Hakkı Doğan'a verildi. Doğan, cinayetten yaklaşık 8 yıl sonra yargılama yolu açılan, aralarında eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da bulunduğu şüpheli kamu görevlilerinin ifadelerini aldı.

Bu süreçte soruşturmayı yürüten savcı yine değişti. Dosya artık Gökalp Kökçü’ye emanetti. Savcı Kökçü, aralarında Celalettin Cerrah'la birlikte, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve eski emniyet müdürü Coşgun Çakar'ın da aralarında bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında, "tasarlayarak kasten öldürmek, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" gibi suçlardan iddianame hazırladı.

Bir dönemin en güçlü polislerinden olan Fethullahçı Ramazan Akyürek 27 Şubat, Ali Fuat Yılmazer de 28 Mayıs 2015'te, bu soruşturma kapsamında tutuklandı.

Ancak kamu görevlilerinin yargılanması engellemek için mücadele verenler de vardı.

Savcı Kökçü'nün kamu görevlileriyle ilgili hazırladığı iddianame, “eksiklikler olduğu” gerekçesiyle iade edildi. İddianame, üçüncü kez yollandığı başsavcılıkça onaylandı.

MAHKEME BAŞKANI: “ROMAN GİBİ OKUSAN, ÖLDÜRÜLECEĞİ BAŞINDAN BELLİ”

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ülkede en büyük değişim geçiren alanlardan birisi de yargıydı. Yüzlerce hakim ve savcı ihraç edilirken, dosyalar yeni heyetlere verildi. Bu değişimden Dink davası da etkilenecekti.

Darbe girişiminin hemen ardından, 8 Ağustos 2018’da görülen duruşmada, Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu bazı sanık avukatları, müdafilikten çekildi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Canel Rüzgar’ın şu sözleri duruşmaya damga vuracaktı:

“Dink’in o dönemlerde, o atmosferde ciddi ölüm tehdidi aldığı belli. Trabzon’da görev yaptığınız dönemde size belgeler getiriliyor. Klasörlerde kronolojik sıraya giderseniz dosya zaten bağırıyor. Diyor ki, 'Bu adam ölecek.' Fiziki takip, yazışma belgeleri var. 'Tedbir alın' deniyor. Roman gibi okusanız, son sayfaya gelmeden, ilk 50 sayfada ne olacağı, Hrant Dink'in öldürüleceği belli”

SON KARAR

Kamu görevlilerinin yargılandığı davada, AKP'nin siyasi davalarına bakan hakim Akın Gürlek’in başkanlığındaki Mahkeme Heyeti, kararını 26 Mart 2021’de açıkladı.

Sanıklardan eski emniyet müdürleri Celalettin Cerrah ve Sabri Uzun hakkındaki "görevi kötüye kullanma" suçundan açılan davanın dosyasının zaman aşımı nedeniyle düşmesine hükmeden heyet, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay hakkında "görevi ihmal" suçundan dosyanın zaman aşımından düşürülmesine, "ihmali davranışla kasten öldürme" ile "resmi belgeyi yok etme" suçlarından beraatine karar verdi.

Eski emniyet müdürleri Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler'in, "ihmali davranışla kasten öldürmek" suçundan beraatine, "görevi ihmal" suçundan dosyanın düşürülmesine karar veren heyet, sanıklardan Ahmet Çetiner, Birol Ustaoğlu, Hüseyin Yılmaz, Ali Poyraz, Hamdi Egbetan, Hacı Ömer Ünalır, Murat Bayrak, Tamer Bülent Demirel, Ercan Demir ve Muhittin Zenit hakkında, kimi suçlardan zaman aşımı nedeniyle düşme, davanın reddi ve beraate yönelik hükümler kurdu.

  • Tutuklu sanıklar eski Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer ağırlaştırılmış müebbet hapis,

  • Ramazan Akyürek ağırlaştırılmış müebbet hapis,

  • Muharrem Demirkale iki kez müebbet hapis,

  • Yavuz Karakaya 12 yıl 6 ay hapis,

  • Ali Öz, Okan Şimşek, Veysal Şahin, Gazi Günay 28 yıl dörder ay hapis,

  • Osman Gülbel 16 yıl 8 ay hapis,

  • Mehmet Ayhan, Uğur Karakaya, Faruk Sarı, Hasan Durmuşoğlu 16 yıl üç ay hapis,

  • Volkan Şahin, 12 yıl 6 ay hapis,

  • Ercan Gün 10 yıl hapis,

  • Mehmet Ali Özkılınç, 10 yıl hapis,

  • Şükrü Yıldız 3 yıl 9 ay hapis,

  • Bekir Yokuş 10 yıl hapis,

  • Önder Arız 3 yıl 9 ay hapis,

  • Mehmet Uçar 3 yıl 9 ay hapis,

  • Metin Yıldız 3 yıl 4 ay hapis,

  • Abdullah Dinç ve Ahmet Faruk Aydoğdu 6 yıl üçer ay hapis,

  • Metin Balta 6 yıl 8 ay hapis,

  • Yakup Kurtaran ve Özkan Mumcu 7 yıl altışar ay hapis cezasına çarptırıldı.

KARAR TEMYİZDE

Ana davanın gerekçeli kararı da 14 Temmuz 2021'de açıklandı. Bu kararda, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli olan sanıklardan Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in cinayetin tasarlama şeklinde tespit edilen eylemlerinden dolayı sorumlu oldukları belirtildi.

Son karara karara cezaların yetersiz olduğunu öne süren Dink ailesi avukatları itiraz etti. Karar şu anda temyiz aşamasında.

Yani geride ise 12 Eylül Dönemi’nde, kendisini ve çevresini korumak için ismini “Fırat” olarak değiştiren, ana dilini konuşmak bir yana, ailesinin kendisine verdiği ismini dahi kullanmaktan imtina eden Hrant Dink'in katledildiği anın fotoğrafı ve yıllardır süren davalar kaldı.

Editör: Haber Merkezi