İSTANBUL - Bugüne kadar kadın başkanın seçilmediği İstanbul Barosu’nun bu yılki seçimlerinde tek kadın aday olan Özgürlükçü Avukatlar Grubu'nun (ÖDAV) baro başkan adayı avukat Sezin Uçar, “ÖDAV İstanbul Barosu'nu yönetmeye başladığı zaman bu baro gerçekten işçi avukatların, kadın avukatların, stajyer avukatların ve sadece ÖDAV'a oy veren değil tüm avukatların birlikte yöneteceği bir baro olacak” dedi.

JINNEW'ten Marta Sömek'in haberine göre; Geçtiğimiz yıldan bu yana 3 defa ertelenen İstanbul Barosu’nun Genel Kurulu, 16-17 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. İstanbul Baro Başkanlığı için Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu (ÖDAV) her yıl olduğu gibi bu yılda özgün bir listeyle seçimlere katılıyor. ÖDAV, 2014 yılından bu yana İstanbul Barosu için kadınları aday gösterdi. Bu yıl da ÖDAV, Baro Başkanlığı’na Avukat Sezin Uçar’ı aday gösterdi.

Baro başkanlığı seçimlerine dair görüştüğümüz Avukat Sezin Uçar, cins eşitlikçi bir yönetimin uygulanacağının mesajını verdi.

Seçilirse ilk kadın başkan olacak

Başkanlığa seçildiği takdirde İstanbul Barosu'nun ilk kadın başkanı olacak olan Sezin Uçar değerlendirmesinde, baroların cinsiyet eşitlikçi ilkelerden uzak ve statik olduklarını ifade etti. Sezin, “ÖDAV İstanbul Barosu'nu yönetmeye başladığı zaman bu baro gerçekten işçi avukatların, kadın avukatların, stajyer avukatların ve sadece ÖDAV'a oy veren değil tüm avukatların birlikte yöneteceği bir baro olacak” sözleriyle seslendi.

‘Toplumsal mücadeleye yabancılaşmış baro pratiğini eleştiriyoruz’’

Sezin, mevcut yönetim pratiğine dair şu değerlendirmede bulundu: “Bizler Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu olarak baroların temsil etmiş olduğu ulusalcı, militarist ve şoven bir anlayışla inşa edilen ve aslında resmi devlet ideolojisinin de bu yönüyle tamamlayıcı bir pozisyonu olan, aynı zamanda toplumsal mücadeleye bu kadar yabancılaşmış bir baro pratiğini eleştiriyoruz. Özgürlükçü, demokratik, cins eşitlikçi bir perspektifle baroların yönetilmesi gerekir. Çünkü barolar devleti tamamlayan mekanizmalar değil, yönetenlere karşı yönetilenlerin, sermayeye karşı emekçilerin, ezilenlerin, yurttaşların temsilcisidir.”

Sezin, avukatların yargılama karşısında yurttaşların ve halkların temsilcisi olduğu için baroların da avukatların meslek örgütleri olarak böyle bir toplumsal pozisyonları olduğunu kaydetti ve ekledi: “Ama maalesef özellikle son yıllarda baroların içerisinde bulunduğu tutum ve yaklaşım bundan oldukça uzaklaşmış durumda.”

‘Bugüne kadar hiç kadın baro başkanı tarafından yönetilmemiş’

Barolardaki kadın temsiliyeti eksikliğine değinen Sezin, kadın özgürlük mücadelesi bakımından hem barolarda hem de yönetim mekanizmalarında temsiliyetin eksik olduğunu vurguladı. Türkiye ile beraber Ortadoğu’da, Avrupa’da, Latin Amerika’da ve dünyanın her yerinde bir kadın özneleşmesinin söz konusu olduğunu dile getiren Sezin, “Kadınlar artık yaşamlarına, hayatlarına sahip çıkıyorlar ve yönetim mekanizmaları dahil yaşamın her alanında olduklarını ilan ediyorlar. Bunu hem Türkiye Barolar Birliği, hem de İstanbul Barosu yönetimi bakımından söyleyebiliriz. Bu kadar saygın bir kurumun bugüne kadar hiçbir kadın baro başkanı tarafından yönetilmemiş olması ya da kadınlar yaşamın her alanında bu kadar hak kazanırken baroların, hele de İstanbul Barosu’nun bu kazanımları hiçbir biçimde içselleştirememiş olmasını çok büyük bir çelişki olarak görüyoruz” yorumunu yaptı.

‘Eşit temsiliyet ilkesi’

ÖDAV olarak en belirgin özelliklerinden birisinin cins eşitlikçi bir yaklaşımlarının olmaması olduğuna işaret eden Sezin, ÖDAV olarak 2014 yılından beri İstanbul Barosu yönetimine aday olduklarını söyledi. Bugüne kadar ya eşbaşkanlıkla ya da kadın başkan adaylığı ile seçime girdiklerini ya da kadın başkan adaylarını desteklediklerini aktaran Sezin, yönetim kurullarını, disiplin ve denetleme kurullarını da eşit temsiliyet ilkesi doğrultusunda hazırladıklarını belirtti. 2021 yılındaki Genel Kurul’da kadın baro başkanı adayının kendisi olduğunu ifade eden Sezin, diğer grupların adaylarının ise erkek olduğuna dikkat çekti. Sezin, bu tabloyu, “Bunu esasta statik ve çok cinsiyetçi bir yaklaşım olarak görüyoruz. Kadın özgürlük mücadelesi bu kadar etkinken, yaşadığımız coğrafyada bu kadar hak kazanmışken kadınlar hem kendi yaşamları için hem de toplumsal yaşamın her alanında özneleşmişken barolar gibi saygın meslek kurullarında bu denli temsiliyetin az olması hem yönetenler bakımından hem de aday olan kişiler bakımından son derece cinsiyet eşitlikçi ilkelerden uzak ve aynı zamanda statik olduklarının da göstergesidir” sözleriyle eleştirdi.

‘Hukuk araçsallaştırıldı’

Son yıllarda yargının değişen tutumuna da değinen Sezin, “birçok yargı ilkesinin çoktan rafa kalktığını” söyledi. Sezin, “İçinden geçtiğimiz son 6 yıl içerisinde bir rejim değişikliği oldu, ülke artık başka bir rejimle yönetilir hale geldi. Ve hukuk hiçbir dönem olmadığı kadar bu süreç içerisinde araçsallaştırıldı. Yani yargı bağımsızlığı, hakim-savcı teminatı, avukatların mesleğini yaparken kendilerini özgür hissetmeleri, hiçbir baskı altında kalmamaları gibi ilkeler zaten çoktan rafa kalktı” ifadelerini kullandı.

Uygulanmayan yasalar…

Demokratik bir anayasa ve hukuk devletine mutlaka dönülmesi gerektiğinin altını çizen Sezin, bunda da baroların öncü bir rol ve misyon içerisinde olması gerektiği mesajını verdi. Baroların oynayacağı rolün kriz sürecinde oldukça önemli olacağına dikkat çeken Sezin, “Uygulanmayan yasalar üzerinden bir reform söylemleri ortaya atılıyor ama yargı hiç olmadığı kadar krizde. O nedenle baroların oynayacağı rol bu krizde daha önemli” dedi. ÖDAV olarak seçilmeleri durumunda değiştirecekleri çok fazla şey olduğuna değinen Sezin, özellikle avukatların yaşadığı mesleki sorunların her toplumsal kesim bakımından çok fazla olduğunu anımsattı.

‘Kadın avukatlar adliyede cinsel şiddete maruz kalıyor’

Sezin avukatların yaşadıkları sorunları şöyle sıraladı: “Kadın avukatların yaşadığı temel bir sorun var, meslektaşları veya müvekkilleri tarafından mesleklerini icra ederlerken hakim, savcı ya da kalem personeli tarafından cinsel şiddete maruz kalıyoruz, kadın avukatlar olarak. İşçi avukatların yaşadığı çok esaslı sorunlar var, bugün asgari ücretin altında, yoksulluk sınırının katbekat altında, açlık sınırında yaşayan, yaşadığı ekonomik sorunları çözemediği için yaşamına son veren meslektaşlarımız var. İşçi avukatlık olgusuyla doğru temelde bir ilişki kurup esaslı işçi avukatların yöneteceği bir baro yani kendi sorunlarını yine kendilerinin üreteceği çözümlerle çözüme kavuşturması gerektiğini düşünüyoruz. Bir de ruhsat gaspları çok önemli bir sorun, Avukatlık Kanunu’nun 5'inci maddesini de aşan bir şekilde masumiyet karinesini ihlal edecek şekilde ruhsatlarını alamayan meslektaşlarımız var. Bu da aslında mevcut siyasal rejimin, AKP-MHP iktidarının avukatlık mesleğini gayri resmi bir şekilde dönüştürmesinin bir sonucu.”

‘Tüm avukatların birlikte yöneteceği bir baro olacak!’

Ruhsat gasplarıyla ilgili etkin bir mücadele yürüteceklerinin sözünü veren Sezin, “Aynı zamanda ÖDAV İstanbul Barosu'nu yönetmeye başladığı zaman bu baro gerçekten işçi avukatların, kadın avukatların, stajyer avukatların ve sadece ÖDAV'a oy veren değil tüm avukatların birlikte yöneteceği bir baro olacak” dedi.

Genel Kurul’a katılım çağrısı

Meslektaşlarına çağrıda bulunan Sezin, 16-17 Ekim tarihlerinde kime oy vereceklerinden bağımsız olarak mutlaka Genel Kurul'da olmaları gerektiklerini vurguladı. Sezin, meslektaşlarına şöyle seslendi: “Sadece Genel Kurul konuşmalarına ya da Adliyede çok fazla dağıtılan propaganda materyallerine, sosyal medya paylaşımlarına bakarak değil, her grubun kendi pratikleri var; sadece söze değil, eyleme ve pratiğe bakarak bir değerlendirme yapmalarını isterim.”

Editör: Haber Merkezi