DİYARBAKIR - Sur 'da daha önce havadan görüntülediğimiz cezaevine benzeyen tek tip yapıları bu kez içine girerek görüntüledik. 

İnce duvarlarla birbirinden ayrılmış dar bir avlu ve avlunun etrafına dizilmiş evler... Tıpkı 2000'li yıllarda açılan F Tipi ve bu yıl inşa edilen S Tipi Kapalı cezaevleri gibi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, "Toledo gibi yapacağız" sözleriyle müjdelemişti. Davutoğlu'nun başbakanlık görevinin sona erdirilmesi sonrası ağzını açan her yetkili de söz konusu evleri, "Diyarbakır Evleri" şeklinde kamuoyuna yansıtıyordu. Ancak inşa edilen evlerin ne "Toledo"yla ne de Diyarbakır'ın evleriyle alakası olmadığı ortaya çıktı. 

KAPLAMA TAŞLAR

Mezopotamya Ajansı'nın (MA) 5 Temmuz'da havadan çekilen görüntülerle "Sur Tipi Cezaevi!" haberiyle gündeme getirdiği cezaevi görünümlü evleri, bu kez de yerinden ve daha yakından görmek için Sur'un yolunu tutuyoruz. Dağkapı Meydanı'ndan Gazi Caddesi'nin sonuna kadar ilerledikten sonra, tarihi Kervansaray Oteli ve Keçi Burcu'nun olduğu aradan, 2015 yılında ilan edilen dünyanın en uzun süreli sokağa çıkma yasağı sırasında yerle bir edilen Hasırlı Mahallesi'ne doğru geçiyoruz. Evler, az biraz ilerledikten sonra hemen solda kalıyor. Geçtiğimiz aylarda sessiz sedasız bir şekilde etrafındaki bariyerler kaldırılan evler, 9 bloktan oluşuyor ve 2 katlı inşa edilmiş. 

Tek tip ve tek renk evlerin ilk katının dış cepheleri, "Diyarbakır Evlerine" benzetilmek amacıyla bazalt kaplama taşlardan yapılmış. İkinci katlarının dış cepheleri beyaz boyayla boyanan evlerin genişliği ve oda sayısı bloktan bloğa değişiyor. Yeni yapılmasına rağmen şimdiden evlerin alt kısımlarındaki laminant parkeler şişmiş durumda. Bazı evlerin lavabosu sallanırken, bazı evlerin ise pencere tahtaları kırılmış. 

CEZAEVİ MİMARİSİ

İçte ve dışta hal böyleyken, evlerin etrafında sıralandığı avluların mimari modeli dikkati çekiyor. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan evler ve avularından eser yok. Her birinin ortasına birer ağacın dikildiği avlular, F ve S Tipi cezaevlerinın avuları gibi inşa edilmiş. Korkuluk takılı pencerelerden avlulara bakınca dört duvar arasında hapsedilmiş hissetmemek elde değil. Her evin ikinci katından, ince duvarlarla bölmelere ayrılmış tüm avluları ve diğer evlerin içlerini görmek mümkün. 

BELİRSİZLİK SÜRÜYOR

Sur'un zengin ve ihtişamlı kültürel mirası üzerine inşa edilmiş, geleneksel mimarisini tamamen aykırı olan evlerin kimlere verileceği ise belirsizliğini koruyor. Şimdilik sadece bir kişinin bekçilik yaptığı ve zaman zaman bazı işçilerin çalışma yürüttüğü evlerin önümüzdeki süreçte ihaleye çıkarılacağı belirtiliyor. Ancak daha önce evleri burada bulunan kent sakinlerine evlerin verilip verilmeyeceği bilinmiyor. 

Benzer bir durum, Alipaşa Mahallesi'nde yapılan tek tip yapılar için de gündeme gelmişti. Yasak döneminde göç etmek zorunda kalan 5 bini aşkın aileye, mülklerine karşılık 3 seçenek sunulmuş; Ya mülklerine karşılık para verilmesi ya borçlandırılarak kentin dışındaki TOKİ konutlarından yer ya da yeni inşa edilen konutlar teklif edilmişti. Ailelerin büyük bir bölümü para seçeneğini kabul etmemiş ve daha önce evleri bulunan yerlerde konut talebinde bulunmuştu. Ancak, teklif edilen konutların metrekaresi için 2 bin TL istenmişti. 

MA / Gökhan Altay

Editör: Haber Merkezi